Depremler sonrası bina dayanıklılık testine talepte yüzde 100'ü aşan artış görülürken, detaylı rapor bir ayda çıkıyor ve bina başına maliyet en az 20 bin lira.
Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkiley...
Depremler sonrası bina dayanıklılık testine talepte yüzde 100'ü aşan artış görülürken, detaylı rapor bir ayda çıkıyor ve bina başına maliyet en az 20 bin lira.
Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından özellikle eski binalarda yaşayan vatandaşların çoğu, binasının sağlam olup olmadığını merak etmeye başladı. Başta İstanbul olmak üzere fay hatları üzerinde bulunan Türkiye’nin birçok ilinde vatandaşlar depreme karşı bina dayanıklılık testi yaptırmak için arayışlara girdi. Binasının riskli olduğunu düşünen veya depreme karşı dayanıklı olup olmadığını öğrenmek isteyen vatandaşlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca belirlenen kurum ve kuruluşlara başvurarak bu testi yaptırabiliyor. Kahramanmaraş merkezli iki deprem 10 ilde yıkıma neden oldu. Kahramanmaraş depremi sonrası İstanbul depremi için uzmanlar alarm üstüne alarm verdi. Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul depremi için "Aşağı yukarı 30 sene içerisinde depremin beklendiği söyleniyordu, 23 senesi geçti" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde yapılan incelemelerde 90 bin çok riskli bina olduğunu ancak mülk sahipleri karşı çıktığı için o çürük binaların yıkılamadığını açıkladı... Bu durumda muhtemel bir depremde can kaybının yüzbinleri bulmasından endişe edilirken, çözüm arayışları hızlandı...
‘BUGÜN OLSA ŞAŞIRMAYIZ’
"İstanbul'da 7'den büyük deprem olacak mı?" diye sorulan Yıldız Teknik Üniversitesi'nden jeoloji profesörü Şükrü Ersoy, "Asıl soru İstanbul'da güçlü bir depremin olup olmayacağı değil, İstanbul'u ne zaman vuracağı... Geçmiş depremlerle ilgili elimizdeki veriler ve bazı modellemelerle İstanbul depreminin yakın olduğunu söyleyebiliriz ve bugün şehri vurursa şaşırmayacağız..." dedi.
RANT İÇİN
İstanbul'da 7 şiddetinden büyük deprem beklenirken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 90 bin çok riskli binanın yıkımının yapılamadığını belirterek, "Vatandaşımızın da bazı reflekslerini rehabilite etmesi lazım. 'İstediğimi kazanamıyorum' diye imza atmayıp bir binanın yenilenmesini engelleyen vatandaşlarımız, bunun bir rant meselesi olmadığını anlamalı. Acilen yol almamız gerekiyor" dedi.
90 BİN CANLI TABUT
Depremde ilk yıkılacak 90 bin binada bugün kaç kişinin yaşadığı bilinmiyor. Kimi çok riskli binalar halen alınıp satılırken, kimi çürük binalar yüksek fiyatlarla kiralanıp, insanlar diri diri tabutların içine sokuluyor. Bazı riskli binalarda ise bina sahipleri de oturmaya devam ediyor.
KİME BAŞVURULUR?
Bakanlığın internet sitesinde, risk tespit raporu için başvurulabilecek belediyeler, meslek odaları, kamu kurumları, üniversiteler ile özel kuruluşlar ve firmalar yer alıyor. Özellikle belediyeler tarafından ve sadece betondan numune alınarak yapılan tarama işlemi sonrası risk tespit raporu kısa sürede çıkabiliyor. Ancak binanın farklı yerlerinden karotların alındığı, farklı işlemlerin yapıldığı ve numunelerin laboratuvarlarda incelendiği detaylı tarama için daha uzun vakite ihtiyaç duyuluyor. Riskli yapı tespitlerinin maliyetini kat malikleri öderken, söz konusu testi yaptırmak için bina sakinlerinden bir kişinin başvurması yeterli oluyor.
İLK İŞ PROJE
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan, detaylı bir raporun ortaya konduğu ve başvuran kişiye bir yol haritası niteliğinde raporun hazırlandığı bina dayanıklılık testinin nasıl yapıldığını anlattı.
Türkkan, yüreğimizi yakan depremlerden sonra İstanbul’da da riskin yükselmesinden dolayı vatandaşların panik halinde olduğunu belirterek, herkesin binasının durumunu merak ettiğini söyledi. Türkiye’de şu anda deprem yönetmeliğinin çok açık olduğunu ve her şeyin net tanımlandığını dile getiren Türkkan, vatandaşın oturduğu konutla ilgili tereddüdü bulunması halinde ilk iş olarak belediyeye giderek binanın mevcut projesinin alınması gerektiğini vurguladı. Türkkan, “Mevcut proje alındıktan sonra bununla ilgili binada çalışma yapıp mevcut proje ile binanın uyumlu olup olmadığının tespitini yapıyoruz. Bu çok önemli bir konu. Çünkü resmi projeler ile binalar arasında uyumsuzluk da söz konusu olabiliyor” diye konuştu.
DEMİR KESİLMEMELİ
Sinan Türkkan, projenin incelenmesinin ardından teknik ekiplerin binadaki kolonların ve kirişlerin mevcut projeye uyup uymadığı ile ilgili bir rölöve çalışması gerçekleştirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çalışma gerçekleştirildikten sonra binada karot çalışmaları yapıyoruz. Karot çalışması sırasında betondan numune alma işlemi yapılırken mutlaka daha öncesinde donatı tespitlerinin yapılması gerekir. Düşey ve yatay donatıları tespit edip demir olmayan beton bölgeden karot alınması gerekir. Genelde burada profesyonel ve uzman olmayan bazı ekipler kolonlardaki demirleri de keserek karot alıyor. Bu gerçekten ciddi problemlere neden oluyor. Kolonlardaki donatılar tespit edildikten sonra boşluk kalan kısımda beton numuneler alarak bunları laboratuvarda kırdırıyoruz. Binada kullanılmış betonun taşıma kapasitesini tespit ediyoruz. Daha sonra binadaki, kolonlardaki demir miktarlarını tespit ediyoruz. Bunlar bittikten sonra kırımlar yapıp donatıları da gözümüzle görüyoruz. Yani oradaki donatı gerçekten projeye uygun mu, değil mi, düz donatı mı gibi hususları betondaki pas paylarını kaldırarak tespit ediyoruz. Daha sonra zemin etüdü yaptırıp bina ile ilgili statik analizleri gerçekleştiriyoruz.”
KAPSAMLI RAPOR
DEGÜDER Başkanı Türkkan, deprem dayanıklılık testinin aşamalarını kısaca özetleyerek, sürecin binanın projesinin doğru uygulanıp uygulanmadığının tespitiyle başladığını, kolonlardaki donatı tespitlerinin yapılması, betondan numune alınması, demirlerin pas payının kaldırılarak düz veya nervürlü olup olmadığına bakılmasıyla devam ettiğini, sonrasında zemin etüdü yapılması gerektiğini, son olarak statik analiz ve performans analiziyle binada güçlendirme/dönüşüm yapılıp yapılamayacağı veya güçlendirmenin nasıl yapılacağına karar verildiğini anlattı. Tespitlerin yapılması, numunelerin alınması, laboratuvarlarda inceleme gerçekleştirilmesi ve zemin etüdünün ardından raporun çıktığını dile getiren Türkkan, “Bir vatandaş 6-7 katlı, 20 daireli bir yer için müracaat ettiğinde sonuçların alınması, statik analiz yapılması bir ay sürebilir.” şeklinde konuştu. Türkkan, kapsamlı bir bina dayanıklılık testinin meskenin büyüklüğüne göre değişebildiğini kaydederek, “Böyle bir raporu hazırlamak için binanın tamamını elden geçirmek gerekiyor. Ücret binanın büyüklüğü ve işlemlerin kapsamına bağlı olmak kaydıyla değişebilir. Bina başına test maliyeti 20 bin liradan başlıyor.” açıklamasında bulundu.
KAROT
Sinan Türkkan, deprem sonrası özellikle sosyal medyada bir bilgi kirliliği yaşandığını belirterek, alına karotların binaya zarar verdiği ve bunun yaptırılmaması gerektiği şeklinde söylemin yayıldığını söyledi.
Türkkan, “Son günlerde sosyal medyada yayılan mikrotromor sistemle binaların dışarıdan inceleme yapılarak ve yukarıda belirtilen çalışmalar yapılmadan sağlamlığının tespit edildiği söyleniyor. Bu kesinlikle doğru bir bilgi değil. Alınan karotların binaya herhangi bir zararı olmaması için karot alındıktan sonra yüksek mukavemetli harçlarla bunların dolgularını yapıyoruz. Bundan dolayı binanızda herhangi bir hasar meydana gelmesi söz konusu değil” diye konuştu. Yeni yapılan veya güçlendirilen bir depremde binanın hiç hasar almayacağına ilişkin düşüncenin yaygın olduğunu ancak bunun doğru olmadığını dile getiren Türkkan, “Olası büyük depremlerde binalar hasar alabilir. Yapısal olmayan elemanlar yani duvarlar ve kolon ile kirişin olmadığı bölgeler hasar alabilir. Bu, binanızın riskli olduğunu göstermez. Önemli olan taşıyıcı sistemde hasarın meydana gelmemesidir. Güçlendirme veya dönüşümle bunu sağlıyoruz.” açıklamasında bulundu.
İKİ SEÇENEK
DEGÜDER Başkanı Türkkan, bina dayanıklılık testi çıktıktan sonra mesken sahibinin önüne iki seçenek geldiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Binanızı yıkıp yeniden yapabilir ya da güçlendirebilirsiniz. Bu tamamen vatandaşların kendisine bırakılıyor. Raporda güçlendirme kararı varsa güçlendirme yapılabiliyor. Raporda binanın nasıl hasar alacağı, nerelerin zayıf, nerelerin sağlam olduğu, binanın nelerden dolayı problem yaşayacağı çok net olarak gösteriliyor. Binanın kaç şiddetinde depreme dayanacağına ilişkin bir bilgi vermek mümkün değil. Binanın kaç şiddetinde depreme dayanacağı beklenti yerine, yapılan açıklamalarda deprem hesapları binanın bulunduğu yere göre beklenen en yüksek deprem kuvveti dikkate alınarak analiz yapılmaktadır. Bu sosyal medyada çıkan bir konudur. Hiçbir bina için bu söylenmez.”
ANALİZ NASIL YAPILIR?
Adana ve Hatay'ın daha riskli hale geldiğini belirten Prof.Dr.Naci Görür, bundan sonra yapılması gerekenleri sıraladı:
- Bir kent mikro bölgelere ayrılır. Fay sistemi, derinliği, boyu analiz edilir.
- Tehlike-risk analizi ortaya çıkarılır. Yani olası büyüklüklere göre depremde kaç mahalle yıkılır, kaç kişi ölür, ne zarar verir, rapor edilir.
- Vali, belediye ve hükümet her kent için tehlike ve risk analizlerine göre kenti yeniden yapılandırır.
- ‘Şurada bina olmaz’ der, yeşil alana çevirir, ‘şurada çok katlı bina olmaz’ der, ‘Bu alan güçlendirilmeli’ der.
- Afet Bakanlığı kurulmalı ve çok ciddi bütçe ayrılmalı.
- İlk yıl 5 yıllık plan hazırlanmalı, acil devreye alınmalı
- Gerekli tedbirler uygulanırsa 20 senede Japonya gibi oluruz.
7 SENE TAHMİNİ
Kahramanmaraş depremini önceden bilen ve uyaran Prof. Dr. Naci Görür “İstanbul’da durum hiç iyi değil. Nasıl 3 gün önce ‘Maraş’tan endişe ediyoruz’ diye yazdıysam aynı şekilde İstanbul’dan endişe ediyorum. Bilimsel bütün araştırmalar, İstanbul’da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor. Aşağı yukarı 30 sene içerisinde depremin beklendiği söyleniyordu, 23 senesi geçtiğine göre büyük ölçüde yakınlaşmış demek istiyorum. İstanbul'da 7'nin üzerinde deprem olma olasılığı yüzde 80'lere çıktı. İstanbul depremi de Maraş depremi gibi eli kulağında. İstanbul'da deprem olduğunda, Maraş yöresindeki depremden daha fazla hasar alırız" dedi.
https://www.aa.com.tr/tr/asrin-felaketi/bina-dayaniklilik-testi-talebinde-yuzde-100u-asan-artis/2822807