6 Şubat tarihinde 10 ilimizde yaşanan büyük felaket binlerce insanı ve yakınlarını deri...

6 Şubat tarihinde 10 ilimizde yaşanan büyük felaket binlerce insanı ve yakınlarını derinden etkiledi. Binlerce kişi hayatını, yakınlarını, sevdiklerini, yaşadıkları evlerini, içindeki anılarını, hayallerini, geleceğini, kimliğini kaybetti. Geride kalanlar, yaşadıkları onca acıya rağmen bir yandan yasını yaşamaya çalışıp diğer yandan yaşamaya devam etmeye çalışıyor. Yaşadığımız büyük felaketin ardından hem depremi doğrudan yaşayan depremzedeler hem de tüm bu sürece çaresizce tanıklık eden bizler kolektif bir yas sürecindeyiz. Çoğumuz yaşadığımız suçluluk duygusuna rağmen yaşamlarımıza, rutinlerimize geri dönmek zorunda kaldık. Birçoğumuz içtiğimiz bir bardak çaydan, yediğimiz bir kase çorbadan dolayı suçluluk ve utanç duyuyor, depreme dair okuduğumuz bir haber ya da gördüğümüz bir görüntü karşısında kendimizi yine yas sürecimizin içinde bırakıveriyoruz. Gerçek olan bir şey var ki, her ne kadar rutinlerimize dönüp bir süre geçici rahatlık hissettiren aktiviteler yapsak da depremin yarattığı felaketin hepimizi derinden etkilediği ve hepimizin yas sürecinin içinde olduğudur. Yas, sevdiğin birinin kaybıyla ortaya çıkan kişiye göre değişen duygusal acıdır. Berna Köker Poljak, yas sürecinde yaşanılan duyguları okyanustaki büyük dalgalara benzetir. Tıpkı okyanustaki büyük dalgalar gibi yas sürecinde hissedilen duyguların aniden gelip insanı evirip çevirip içine alarak nefessiz bıraktığını, yorduğunu ve üzerinde kontrol duygusunun kaybettiğini söyler. Herkes yasını farklı şekilde yaşar. Kimimiz ağlayarak, kimiz yakınları ile paylaşarak, kimimiz kendi içimizde sessiz kalmayı tercih ederek ama herkes yasını kendine göre yaşar. Yas, kişinin kendine aittir. Tüm bu sürece tanıklık edip yoğun suçluluk ve öfke gibi duyguları ile baş etmeye çalışan bizlerin geride kalanların yas sürecine nasıl destek vereceğimiz sorusunu yanıtlamamız önemlidir. Öncelikle dikkat edilmesi gereken şey, yas sürecinde olan birini rahatlatmak bizim görevimiz olmadığıdır. Yas sürecinde olan kişiye duygularını geçiştirecek şekilde “Hayat devam ediyor”, “Her şey geçecek, iyi olacaksın” gibi tavsiye içeren sözler söylemeyin. Depreme ilişkin merakınızı o kişi üzerinde gidermeye çalışmayın, deprem anının detayını tekrar tekrak anlattırarak kişiyi sorularınızla zorlamayın, sadece yanında bulunup sürecine eşlik edin. Acının büyüğü küçüğü yoktur. Acınızı kimsenin acısıyla kıyaslamayın. Her acı kişinin o acıya verdiği anlam kadardır. Herkesin kendine özgü yas sürecini yaşama şekli vardır. Kişilerin yasını yaşama şeklini eleştirmeyin. Herkesin yasını yaşama şekline şefkatle bakmaya çalışın. Unutmayın ki yas sürecinin bir zamanı yoktur. Sevilen kişinin kaybı kolay atlatılacak bir durum değildir. İnsanlar sevilen kişinin kaybına rağmen yaşamını yeniden inşa ederek hayata tekrar tutunmaya çalışır. Depremde hayatını kaybetmiş bütün vatandaşlarımızın toprağı bol olsun. Sevdiklerini kaybeden herkese acılarında büyük sabır diliyorum. Umarım acılarına rağmen yaşamla yeniden bütünleşmeyi ve devam edebilmeyi başarırlar. Melek Aykaç