Son birkaç gündür hepimizin vicdanini rahatsız eden kadın cinayetleri haberi, adeta toplumsal bir travma yarattığı gibi şiddetin kontrol altına alınması ve en ağır cezalarla karşılık bulması gereksinimi tekrar gün yüzüne çıkarmıştır.
Artık kadın cinayetlerini besleyen unsurların ciddi anlamda ele alınıp bu unsurlara karşı devlet öncülüğünde toplumun hemen hemen herkesimin bu mücadeleye katılması elzemdir. Bu mücadele öncelikle patriarki kavramına kaşı yapılmalıdır. Patriarki, erkek egemenliğini üreten ve pekiştiren şiddettir. Patriarka, toplumsal normlar, değerler ve sistem üzerinden kadın üzerindeki baskıyı derinleştirdiği gibi kadına yönelik şiddeti içinde yer bulduğu toplumda onaylayan bir iklim yaratır. Kadına şiddeti üreten toplumsal dinamikleri anlamadan kadına yönelik şiddeti önlemek mümkün değildir. Kadınında erkek gibi özerk bir birey olduğu ve sırf bu gerçek üzerinden saygıyı hak ettiği bakış açısı pekiştirilmelidir. Aileden, okulu, kamunun her alanından, tüm yayın alanına kadar motivasyon bu olmalıdır. Sadece birinin annesi, ablası veya kızı olduğu için değil kadına, saygıyı hak eden bir birey olduğu için saygı duyulmalıdır.
Eğitim ailede başlar, ailede şiddet çocuklar için meşru bir kavram haline gelmemelidir. Şiddeti içselleştiren çocuklar, incindiğinde ya da hayal kırıklığı yaşadığında şiddeti bir sorun çözme yöntemi olarak kullanır hale gelecektir. Şiddeti normalleştiren aileler, birbirlerine karşıda çok kolay düşmanca duygular besleyebilirler. Bu durum şiddeti normalleştirerek büyüyen aile üyelerinin sosyal alana girdiğinde de aynı şekilde diğerlerine karşıda düşmanca duygular geliştirmesine yol açacaktır. Şiddetin bir iletişim ve sorun çözme yöntemi olmadığı gerçeği, ailede verilmesi gereken bir eğitim olup; bu eğitimin ailede verilmesi toplumsal değişimi yaratmak için çok önemlidir. Kendi istek ve ihtiyaçlarımızı talep etmenin makul yollarını büyüyerek öğrenmek, hissettiğimiz duygudan dolayı karşı tarafı suçlamamak, bireysel olarak sınırımızın nerede başladığı ve nerde bittiği şiddet eylemine başvurmadan sorunlarımızı çözebilmede çok önemli ilişki ve iletişim becerileridir.
Şiddeti besleyen birçok unsur elbette var ama en önemlisi yasalardaki eksikliklerdir. Yasaların şiddet mağdurlarını koruyacak nitelikte olup; şiddet uygulayanları caydıracak nitelikte olması çok önemlidir. Yasaların her iki taraf içinde yeniden düzenlenmesi önemlidir.
Kadınların en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden alan şiddete karşı mücadele etmek devletten hükümete toplumun bütün kesimlerine kadar herkesin sorumluluğunda olmalıdır.