Ülkemizde yediden yetmişe herkesin büyük bir merakla beklediği Kasım ayı enflasyonu açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan veriye göre TÜFE 2024 yılı Kasım ayında, bir önceki aya göre yüzde 2,24, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 42,91, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 47,09 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,45 olarak gerçekleşti. Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup binde 25 ile giyim ve ayakkabı olurken bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 5,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Bu veriler, enflasyonun hayatımızı şekillendiren en temel ekonomik gerçeklerden biri olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Enflasyonun temel nedenleri arasında üretim maliyetlerindeki artış, döviz kuru hareketliliği ve arz-talep dengesizlikleri yer almaktadır ancak enflasyonun sadece ekonomik dinamiklerden değil, toplumsal davranışlardan da beslendiği unutulmaması gereken bir gerçektir.
Son dönemde Türkiye’de, genel girdi maliyetleri artmasa bile ürün ve hizmet fiyatlarının sürekli yükseldiği bir ekonomik ortam oluştu ve oluşmaya devam ediyor. Peki, bu artışların arkasında gerçekten ne yatıyor? Ekonomik zorlukların, enerji, işçilik, hammadde ve ulaşım fiyatlarının üretim ya da hizmet maliyetlerini artırdığı yadsınamaz bir gerçek fakat bazı kesimlerde ortaya çıkan daha fazla kazanç elde etme arzusu, fiyatların yapay bir şekilde yükselmesine de yol açıyor. "Fırsatçılık" olarak adlandırabileceğimiz bu tutum, sadece ekonomik değil, toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Olması gerekenden fazla kâr marjı eklenmesi, gerçek maliyet artışı olmaksızın fiyatların artırılması, kıtlık algısı yaratarak tüketicinin daha yüksek fiyatlara yönlendirilmesi gibi davranışlar enflasyonu körüklüyor.
‘İHTİYAÇ-İSTEK’
Enflasyon, sadece hükümet ve maliye politikalarıyla çözülebilecek bir sorun değil. Üreticiden tüketiciye, iş dünyasından kamu kurumlarına kadar tüm kesimlerin iş birliği içinde olması gerekiyor: Üreticiler ve işletmeler; gerçek maliyet artışlarını şeffaf bir şekilde tüketiciye yansıtmalı, "Fırsatçılık" olarak değerlendirilebilecek fiyat politikalarından uzak durmalı, ürün ve hizmetlerde fiyat istikrarı için uzun vadeli planlamalar yapmalıdır. Tüketiciler; bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirerek"ihtiyaç" ile "istek" arasındaki farkı gözetmeli, birikim yapamamak ve uzun vadeli yatırımlardan fayda sağlayamamak algısından uzaklaşmalı ve lüks harcamalardan kaçınarak tasarrufa yönelmeli ayrıca yerli üretim ürünlerine öncelik vererek yerel ekonomiyi desteklemelidir. Kamu Kurumları ve Denetleyici otoriteler ise; haksız fiyat artışlarını önlemek için denetimleri sıklaştırmalı, tüketicinin bilinçlendirilmesi için aksiyonlar almalı, iş dünyasına düşük faizli krediler ve teşviklerle üretimi destekleyecek politikalar sunmalıdır.
Bazı ülkelerde yüksek enflasyon dönemlerinde işletmeler, tüketicilere güven vermek ve toplumsal dayanışmayı artırmak için fiyat sabitleme kampanyaları düzenlemiştir. Türkiye’de de özellikle büyük perakende zincirlerinin temel gıda ürünlerinde fiyatları belirli bir süre sabitlemesi, benzer bir dayanışma örneği olarak değerlendirilebilir. Geçtiğimiz yıl bazı market zincirlerinin özellikle temel ihtiyaç maddelerinde fiyatları 3 ay boyunca sabit tutma kararı, enflasyonla mücadelede toplumun diğer kesimlerine örnek olmuştur. Bu tür adımların yaygınlaşması, toplumsal güveni artıracak ve enflasyon beklentilerini düşürecektir.
Enflasyon, yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sınavdır. İş dünyası, tüketiciler ve devletin ortak sorumluluk alarak hareket etmesi, bu mücadele karşısındaki en güçlü silah olacaktır. Türkiye’nin bu dayanışmayı göstermesi hem ekonominin iyileşmesine hem de toplumsal huzurun sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Sonuç olarak, enflasyonla mücadele, bireysel hırsların bir kenara bırakılıp ortak fayda için çalışılan bir döneme geçiş yapmayı gerektirir. Her bireyin bu sürece katkı sunması, daha adil ve istikrarlı bir ekonomik düzenin temelini oluşturacaktır.
Ekonomik Veri Takvimi
09Aralık 2024, Pazartesi Japonya Cari İşlemler Dengesi
09 Aralık 2024, Pazartesi Japonya GSYH (Dönemsel-Yıllık)
09 Aralık 2024, Pazartesi Çin TÜFE (Aylık-Yıllık)
10 Aralık2024, Salı Çin Dış Ticaret Dengesi
10 Aralık2024, Salı Almanya TÜFE (Aylık-Yıllık)
10 Aralık2024, Salı Türkiye Sanayi Üretimi (Aylık-Yıllık)
10 Aralık2024, Salı Türkiye İşsizlik Oranı
11Aralık 2024, ÇarşambaJaponyaÜFE (Aylık-Yıllık)
11Aralık 2024, ÇarşambaABDTÜFE (Aylık-Yıllık)
12Aralık 2024, Perşembe Almanya Tarım ÜFE (Aylık-Yıllık)
12Aralık 2024, Perşembe Türkiye Cari İşlemler Dengesi
12Aralık 2024, Perşembe Euro Bölgesi Faiz Oranı
12Aralık 2024, Perşembe ABDÜFE (Aylık-Yıllık)
12Aralık 2024, Perşembe Almanya Cari İşlemler Dengesi
13Aralık2024, Cuma Japonya Sanayi Üretimi (Aylık-Yıllık)
13Aralık2024, Cuma İngiltere Sanayi Üretimi (Aylık-Yıllık)
13Aralık2024, Cuma İngiltereGSYH (Aylık-Yıllık)
13Aralık2024, Cuma İngiltere Dış Ticaret Dengesi
13Aralık2024, CumaEuro BölgesiSanayi Üretimi (Aylık-Yıllık)
Ekonomi ve Finans Sözlüğü
Fiyat İstikrarı: Para politikasının uzun dönemli temel amaçları olan: büyüme ve istihdama yönelik olarak ekonomik birimlerin karar alma süreçlerinde etkili olmayacak ölçüde düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını ifade etmektedir.
Sermaye Koruma Tamponu: Mali ve ekonomikgöstergelerin bozulması durumunda karşılaşılabilecek kayıplar nedeniyle öz kaynakların, sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelere göre yetersiz kalmasının önüne geçilmesi amacıyla bankalarca bulundurulması beklenen ilave çekirdek sermaye tutarıdır.