Plastiğin üretilmesi için petrol ve gazı toprağın altından çıkarmakla başlayan süreç, doğal kaynaklara ve iklime zarar veriyor. Plastik kirliliğinin yarattığı tahribata son vermek için Küresel Plastik Anlaşması’na ihtiyaç var
Küresel Plastik Antlaşması, 1.5 derece limitini aşmamak, sağlığımızı, haklarımızı ve gezegenimizi korumak için plastik üretimini 2040 yılına kadar en az yüzde 75 azaltmayı amaçlamalı. Tüm bunlar, uluslararası hükümetler düzeyinde bir mücadele, karar alıp uzlaşma ve uygulama demektir.
Plastik çok hızlı bir şekilde günlük hayatımızın büyük bir parçası haline geldi. Dünya her yıl yaklaşık 430 milyon ton plastik üretiyor. Plastik birçok yönden çok kullanışlı bir malzeme olsa da, gezegenimizi kirleten plastiğin yüzde 90'ından fazlası plastik çatal bıçak takımı gibi tek kullanımlık plastiklerden ve kozmetik ürünlerine eklenenler gibi mikroplastiklerden oluşuyor. Şu anda, her yıl tahmini 9 - 14 milyon ton plastik atık okyanuslarımıza karışıyor. Plastik atık, en derin denizlerden en ücra dağlara kadar dünyanın her yerinde bulunmuştur. Yaban hayatına ve ekosistemlere büyük zararlar vermesinin yanı sıra milyonlarca insanın geçim kaynağını da bozmakta ve insan sağlığı ve dünya ekonomisi için önemli riskler oluşturmaktadır.
Plastik üretimi ayrıca muazzam miktarda sera gazına da katkıda bulunmaktadır. BM Çevre Programı, her zamanki gibi işimize devam edersek, 2040 yılına kadar plastik üretiminin dünyanın toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 19'unu oluşturabileceğini tahmin ediyor.
Peki bunu nasıl çözeriz?
Plastik kirliliği sınır tanımıyor. Bu, küresel bir yanıt gerektiren küresel bir sorundur ve hiçbir ülke bunu tek başına çözemez. 2022'de BM üye devletleri, plastik kirliliğine son vermek için yeni bir küresel antlaşma müzakerelerine başlamayı kabul etti. Bu, vahşi yaşamı, çevreyi ve insanları plastik kirliliğinin tehlikeli etkilerinden korumak için tarihi bir adımdır. Şimdi, antlaşmanın plastik krizini gerçekten ele almak ve plastik kirliliğini bir kez ve herkes için sona erdirmek için yeterince iddialı ve etkili olmasını sağlamamız hayati önem taşıyor. Bu antlaşma, hangi önlemlerin alınacağını, bunları nasıl ve ne zaman uygulayacağımızı tanımlayan yasal olarak bağlayıcı, uluslararası bir anlaşma olacak. Müzakereler, dünyanın bu tırmanan çevre krizini ele almak için ihtiyaç duyduğu sistemik değişikliğin kilidini açmak için tarihi bir fırsat sunuyor. Müzakerecilerin iddialı bir antlaşma üzerinde anlaşamaması bir seçenek değil.
Sadece iki yıllık müzakere süresi boyunca, okyanustaki toplam plastik kirliliğinin yüzde 15 artacağı tahmin ediliyor. Şu anda, 2.000'den fazla hayvan türü çevrelerinde plastik kirliliğiyle karşılaşmış durumda ve incelenen türlerin yaklaşık yüzde 90'ının olumsuz etkilendiği biliniyor.
Küresel kuralları olan küresel bir anlaşmaya neden ihtiyacımız var? Acilen harekete geçmezsek küresel plastik kirliliği 2040 yılına kadar üç katına çıkabilir . Gönüllü önlemler ve ülke odaklı çabalar, plastiğin gezegenimizi kirletmesini ve zehirlemesini durdurmada etkisiz olduğunu kanıtladı. Aslında, durum daha da kötüleşiyor. Son beş yılda, sorunu ele almak için yapılan ulusal ve gönüllü eylemlerin sayısı yüzde 60 artarken, plastik kirliliği aynı anda yüzde 50 artmaya devam etti. Yüksek riskli plastiğin üretimini ve tüketimini düzenleyen yeni bir bağlayıcı ve eşitlikçi küresel kurallara ihtiyacımız var. Küresel bir anlaşmanın benzersiz potansiyeli, tüm ülkeleri yüksek bir ortak eylem standardına tabi tutmaktır. Bu, ulusal eylemleri teşvik eden ve destekleyen eşit bir oyun alanı yaratacaktır. Parçalanmış ulusal planların ötesine geçmenin gücü, diğer başarılı çevre anlaşmalarıyla gösterilmiştir. Örneğin, Montreal Protokolü, küresel yasaklar yoluyla, kuruluşundan bu yana ozon tabakasını incelten maddelerin yüzde 99'undan fazlasını aşamalı olarak ortadan kaldırarak ozon tabakasını kademeli olarak iyileşme yoluna sokmuştur.
Anlaşma nasıl olmalı?
İddialı ve adil bir küresel plastik antlaşması, plastiklerin tüm yaşam döngüsü boyunca etkili önlemler içerecektir. Antlaşma, adil bir geçişi hızlandırmalı ve plastik kirliliğinden en çok etkilenen toplulukların sesleri üzerine inşa edilmelidir.
Kısacası, antlaşma, aşağıdakiler de dahil olmak üzere ortak, bağlayıcı ve belirli küresel kurallar oluşturmalıdır:
*Sorunlu ve kaçınılabilir plastik ürün ve kullanımlarının, ayrıca endişe verici plastik polimerlerin ve kimyasalların küresel çapta yasaklanması, aşamalı olarak kaldırılması ve azaltılması.
* Ürün tasarımı ve sistemleri için küresel gereklilikler, güvenli ve toksik olmayan bir döngüsel ekonominin sağlanması, yeniden kullanımın önceliklendirilmesi, geri dönüşümün iyileştirilmesi ve plastik atıkların çevreye duyarlı yönetiminin sağlanması.
*Düşük gelirli ülkelerde uygulamaya yönelik yeterli mali destek ve kamu ve özel finans akışlarının uyumlu hale getirilmesi de dahil olmak üzere güçlü uygulama destek önlemleri.
Anlaşma müzakere süreci nasıl işliyor?
Mart 2022'de UNEA 5.2'de böyle bir antlaşmanın müzakerelerine başlama kararı, STK'lar, bilim insanları, sivil toplum ve işletmelerin yıllardır yürüttüğü kampanyaların yanı sıra siyasi özveri ve iradenin bir sonucuydu.
Şimdi antlaşma metni dünya çapında bir dizi toplantı aracılığıyla müzakere ediliyor. Hükümetler Arası Müzakere Komitesi (INC), hükümetlerin gelecekteki antlaşmanın içeriğini müzakere etmek üzere bir araya geldiği forumun adıdır ve bu toplantılar müzakere sürecindeki önemli anlardır. Tüm BM üye devletleri katılmaya davetlidir; sivil toplum, hak sahibi gruplar ve endüstrinin gözlemci olarak katılmasına izin verilir.
Antlaşmanın 2024 yılı sonuna kadar tamamlanması ve 2025 yılında resmen kabul edilmesi planlanıyor. Bundan sonra, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Tehlikeli Atık Ticaretine İlişkin Basel Sözleşmesi/Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar için sürece benzer yıllık COP'lar (Taraflar Konferansı) düzenlenecektir.
5 Maddede Küresel Plastik Anlaşması’nın açıklanması
Plastik, fosil yakıtlardan (petrol, gaz) üretildiği için insan sağlığına zararlıdır, sosyal adaletsizliği artırır, çevreyi tahrip eder ve biyolojik çeşitliliği yok eder.
“Plastik vücudumuzda”
Dünyamız kullan-at (tek kullanımlık) plastikler tarafından istila ediliyor. Çöplerde biriken, günlük hayatta sokakta görmeye alıştığımız plastikler her yerde. Orman, deniz kıyısı gibi ücra doğa alanlarında bile sıkça karşımıza çıkıyor. Öyle ki yediğimiz yiyeceklerde, soluduğumuz havada, içtiğimiz suda ve hatta organlarımızda, kanımızda bile plastiğe rastlandı. Üretiminden imhasına kadar geçen yaşam döngüsünde yarattığı tahribatla plastik, iklim krizini de körüklüyor.
Plastik kirliliğinin çevremize, sağlığımıza ve gezegene verdiği zararlara dur demek için hemen harekete geçmemiz gerek. Bu da plastik musluğunu kısmamız demek. Bu amaçla küresel çapta hukuken bağlayıcı bir anlaşmaya ihtiyaç var: Küresel Plastik Anlaşması!
UNEA (Birleşmiş Milletler Çevre Kurulu) 5.2 toplantısından “plastik musluğu” enstalasyonu.
Mart 2022’de UNEA (Birleşmiş Milletler Çevre Kurulu) 5.2 toplantısı sonucunda çıkan kararla, plastik kirliliğinin tüm yaşam döngüsünü ele alan yasal olarak bağlayıcı Küresel Plastik Antlaşması için Hükümetlerarası Uluslararası Müzakereler (INC) süreci başladı.
Neden önemli? Plastiğin üretilmesi için petrol ve gazı toprağın altından çıkarmakla başlayan, kullanılıp atıldığı ve imha edildiği ana kadar olan tüm yaşam döngüsü doğal kaynaklara ve iklime zarar veriyor. Gerçek şu ki, plastiğin yüzde 99’u fosil yakıtlardan üretiliyor.
Küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutabilmek plastik kirliliği ile mücadele etmeden mümkün değil. Bu mücadele de bazı radikal kararlar almayı ve bunları küresel düzeyde uygulamaya koymayı gerektiriyor.
Küresel Plastik Antlaşması, 1.5 derece limitini aşmamak, sağlığımızı, haklarımızı ve gezegenimizi korumak için plastik üretimini 2040 yılına kadar en az yüzde 75 oranında azaltmayı amaçlamalı. Tüm bunlar, uluslararası hükümetler düzeyinde bir mücadele, karar alıp uzlaşma ve uygulama demek. Aksi halde ulusal ve bölgesel çabalar gezegenimizi korumaya yetmeyecek. Bu amaçla küresel çapta hukuken bağlayıcı bir anlaşmaya ihtiyaç var. Küresel Plastik Anlaşması da amacına ulaşacak düzeyde radikal hedeflerle ve tüm hükümetler için bağlayıcı olursa tam bu işlevi görecek bir anlaşma. Bu yanıyla da kaçırılmaz bir fırsat!
Ne aşamada? Birleşmiş Milletler Çevre Programı, bu yıl eylül ayında üçüncüsü gerçekleşecek INC’de görüşülmek üzere Küresel Plastik Anlaşması’nın Sıfır Taslağı’nı yayınladı. Taslak, plastik üretimini ve kullanımını azaltmak için gerekli hükümleri içerse de plastikle mücadele edebilmek için hükümetlerin daha iddialı bir anlaşma için müzakere etmeleri şart.
Müzakerelerin ilki (INC1), 2022 Kasım’da Uruguay’da gerçekleşti. Tatmin edici kararlar çıkmasa da birinci INC’ de kullanılan dilin büyük bir kısmı plastik kirliliğine ilişkin bir söylem değişikliğini yansıtıyordu. Müzakerelere katılan birçok hükümet delegasyonu insan sağlığı risklerine, plastik kirliliğinin tüm yaşam döngüsü boyunca ele alınmasına, kayıt dışı atık sektörünün rolüne ve kirletenlerin ödeme yapması gerektiğine atıfta bulundu.
İkinci INC geçtiğimiz mayısta Paris’te gerçekleşti. Pek çok ülke plastik üretiminin azaltılması ve yeniden kullanım tedbirlerinin alınması çağrısında bulunurken, diğerleri yeniden kullanım ekonomisine geçişte adil bir geçişin gerekliliğini ve bu sürece yerel bilginin de dahil edilmesinin önemini kabul etti. Bunlarla birlikte bir sonraki müzakerelerden önce plastik anlaşmasının ilk taslağının hazırlanması kararı olumlu gelişmelerdi.
Greenpeace, sanatçı ve aktivist Benjamin Von Wong ile birlikte, Küresel Plastik Anlaşması’nın tek kullanımlık plastik üretimini ve kullanımını durdurması gerektiğine dair net bir mesaj vermek üzere Seine Nehri kıyısında #PerpetualPlastic Machine adlı 5 metrelik bir sanat enstalasyonunun açılışından
Nasıl olmalı? Plastik kirliliğinin yarattığı tahribata son vermek için Küresel Plastik Anlaşması’na ihtiyaç var.
Güçlü bir plastik anlaşması için:
1. Plastik üretimi ve kullanımı kısıtlanmalı,
2. Plastik üretiminde kullanılan petrol ve gazın toprak altında kalması sağlanmalı,
3. Tek kullanımlık plastikler yasaklanmalı; yeniden doldurulabilir ve yeniden kullanılabilir seçeneklere odaklanılmalı,
4. Çevreyi kirleten şirketler sorumlu tutulmalı,
5. Plastik üretiminde, kullanımında, ithalatı ve ihracatında tam şeffaflık talep edilmeli,
6. Plastik krizini körükleyen zengin ülkelerin bu krizden çıkışta yoksul ülkeleri desteklemesi sağlanmalı,
7. Atık toplama dahil, etkilenecek işçiler için adil bir geçiş garanti altına alınmalıdır.
Sıradaki adım ne? Bugüne kadar gerçekleşen Hükümetlerarası Uluslararası Müzakereler sayesinde önümüzdeki büyük mücadelenin bir ön izlemesini görmüş olduk. Plastiğin geleceği ayrılmaz bir şekilde fosil yakıtların geleceğine bağlı ve endüstri bunun tamamen farkında.
İklimden BiHaber programı: Küresel plastik anlaşmasıyla ilgili olarak; Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nde deniz biyolojisi ve mikroplastik kirliliği üzerine çalışmalar yürüten Prof.Dr.Sedat Gündoğdu, İklimden BiHaber programında program modülatörü Yasemin Mistikoğlu’na yaptığı röportaj da çarpıcı açıklamalar yaptı.
Yasemin Mıstıkoğlu: Avrupa’nın çöpü bize geliyor diye bir endişe var. Kamuoyunda böyle bir algı var.
Prof.Dr.Sedat Gündoğdu: Doğru bir algı. Biz doğru dürüst kendi çöplerimizi toplıyamıyoruz.Bir başka deyişle çöplerimizi yönetemiyoruz. Toplayamadığımız çöpler üzerine ithal ettiğimizönetemiz de doğru bir mantıktır. Belediyelerin 4 milyon plastik çöp atığımız var. Bunun yüzde 15’ini doğru dürüst topluyoruz. Biz de neredeyse yüzde 50 fazlasını diğer ülkelerden alıyoruz. Dolayısıyla çöpün geri dönüşüm oranında da azalmaya neden oluyor.
Örnek olarak: Biz bu plastik çöpün 1.5 milyonu geri dönüştürecekken 500 binini geri dönüştürüyoruz. Diğer ülkelerden ithal edilen plasik çöpün getirdiği faydadan çok yarattığı zarar var. Türkiye’de plastik çöp artık peyzajın bir parçası haline geldi.
Yasemin Mıstıkoğlu: Hocam peki ithalat neden arttı?
Prof.Dr.Sedat Gündoğdu: Avrupa Türkiye’ye plastik ihracatı yapmakta ısrarcı bir tutum sergiliyor. Maliyetinden dolayı plastik çöpü yönetmek istemiyor. Avrupa da geri dönüşüm tesisi kurduğunuz da bunun çevre şartları için yatırım gerekiyor. Çalışan işçilere yatırım yani maaş vermek gerekiyor. Avrupa’da işçi maaşları, sosyal güvence ve işçi hakları üst seviye de. Dolayısıyla bir işletmenin maliyeti çok yüksek oluyor. Ortaya çıkan ürün de zaten 3 veya 4’ncü kalite. Türkiye’de işçiye az maaş, çoğunlukla sığınmacıların çalıştığı, hiçbir çevresel kuralın tanınmadığı,sigortanın olmadığı tesislerde için bize göndermeyi tercih ediyorlar. Rapora en çok atık yasadışı yollardan İngiltere’den gelmiş. Aslında yasa dışı yollar ile yasa çercevesinde gelenlerde aynısı ama içeriği değişik. (Etikette yazılan ile gönderilen farklı) Normalde ithal edilmesi yasak olan plastik türleri, gönderilen plastik içine karıştırılıyor. Gelen plastik atıktan yüzde 40 üretim yapabilirseniz şanşlı sayılırsınız. Atık suyunu bertarf edilemez hale getiriyor.Bu durumda hem gönderen ülkede hem de bizde de sorumluluk var.
Türkiye’deki firma plastik atığı kendi topladığı takdirde daha fazla maliyeti oluyor. Atık yönetim sisteminin alt yapısı henüz daha oturmadığı için daha çok mesafe katetmemiz gerekiyor. Atık toplayıcılarından ve firmalardan toparlanması lazım. Lojistik masraflar da söz konusu olunca maliyet yükseliyor.
İthal edilen plastik atıklar çok cüzi veya bedava olduğundan, yaptığı masraf çok az olduğundan kar marjı yüksek olmaktadır. Üstelik bir de KDV teşviği aldığı için bu yol tercih ediliyor. Avrupa’nın çöpünü işleyen firmalara yüzbinlerce dolar yatırım teşviği verilmiş. İhtalatçı haliyle bu yol tercih ediyor.
Yasemin Mıstıkoğlu: Hocam küresel plastik anlaşması bir fırsat mıdır? Türkiye için nasıl değerlendiriyorsunuz? Kısaca bu anlaşması izah edermisiniz ?
Prof.Dr.Sedat Gündoğdu: BM.ler 2022 yılında Kenya’da bir toplantı yaptı. Bu toplantı da plastik kiriliği ilgili olarak bir anlaşma yapalım dediler. Paris anlaşması ile bağlantılı. Yasal bir anlaşmayı bütün ülkeler kabul etti. Bu ayın sonunda da planlanan toplantıların beşincisi yapılacak. Ancak petrol üreten ülkeler sonuç bildirgesinde yasal bir anlaşma çıkmaması için çaba sarf edeceklerdir.
Yasemin Mıstıkoğlu: Kamuoyunda plastik kullanımında geri dönüştürülen plastik kullanılacağı, bunun da plastik ithalatını kısıtlıyabileceği, Türkiye’nin ham madde sıkıntısı çekebileceği söyleniyor. Böyle bir şey var mı?
Prof.Dr.Sedat Gündoğdu: Böyle bir söz konusu değil. Bu dedikodu Avrupa’dan plastik çöp ithal edenlerin çıkarttığı bir konu. Türkiye’nin ham madde sıkıntısı olmaz.
Kaynak: İklimden BiHaber programı