Pandemi sürecinin ardından büyük şehirlerden kırsala doğru kaçanların sayısı arttı. İstanbul, Cumhuriyet tarihinde ilk kez kayıtlı nüfusta düşüş yaşarken, deprem korkusu, daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamak isteyenler alternatif yer arayışına devam ediyor.

Yaşanan göç dalgası en çok Ege ve Akdeniz kentlerini etkiledi. İzmir’in Seferihisar, Foça, Urla, Çeşme, Dikili gibi ilçeleri yaz-kış yaşayan, işini, evini büyük kentlerden taşıyan beyaz yakalılarla doldu.

Bu hızlı geçiş arsa, ev ve emlak fiyatlarını bir hayli artırdı. Köyler beyaz yakalı göçüyle hızla değişti, gelişti ancak bu gelişim tam olarak iyi manada mı oldu bu kısmı hala tartışma konusu.

Zincir kahve dükkanlarından üç harfli marketlere kadar şehir yaşantısının tüm elementlerinin yerleştiği ve geliştiği köy ve kasabalar, adeta küçük şehirlere dönüştü. Köy kimliğinin korunup yerel kalkınma ve ekonominin geliştiği sistem yerine hızla kentleşen ve betonlaşan köylerimiz oldu maalesef.

Seferihisar ve çevre köylerinde bir YouTube projesi çekimi için uzunca bir yol yaptık geçen hafta. Menderes’ten Seferihisar’a inen güzergah boyunca köy köy dolaşıp iyi manzaranın peşine takıldık.

Coğrafyanın ve iklimin şansını sonuna kadar kullanan bölge son yıllarda artan göçten nasibini almış. Pastoral manzaranın içerisinde yerleştirilen özel tasarım taş evler, doğayla bütünleşmiş ve köylerde hareket yaratmış.

Tarihi camiler, eski köy evleri, taş duvarlar, asmalar, zeytin ağaçları derken mis gibi havanın içerisinde, köy sokaklarında şehirden uzaklaşmanın keyfini yaşıyorsunuz.

KİLİT PARKE TAŞ SEVDASI

Bu keyfi bölen ve keyif kaçıran en önemli sorun ise delik deşik köy yolları ve köy mimarisi ve dokusuyla uyuşmayan parke kilit taş düzenlemeleri. 

Türkiye’nin başındaki en estetik karşıtı uygulama olan kilit parke taş düzenlemesi tüm köyleri esir almış durumda. Ağır tonajlı araçların üzerinden geçerken ezdiği, alt yapı çalışmaları ardından yarım yamalak düzeltilen kilit parke taşlar her köyün doğal bitki örtüsüne dönüşmüş durumda. 

Bu tek düzelik ve estetik yoksunu uygulamanın yanı sıra manzarasıyla büyüleyen yollarda koca koca yarık ve çukurlardan geçmek çok mümkün olmuyor. Belediye otobüslerinin kıvrıla kıvrıla ilerlediği yollarda çukurlardan fırsat kaldıkça manzaraya bakabiliyorsunuz.

Seferihisar’a yaklaşık 20, Menderes’e 15 kilometre mesafede kalan Beyler, Orhanlı, Kavakdere köylerini ilçe merkezine taşıyan yolun büyük bölümü unutulmuş, terk edilmiş, kaderi ile yalnız başına kalmaya zorlanmış gibi bir görüntü sunuyor.

Köylerin cazibe merkezi olması, dokusunun korunması, tüketim çılgınlığına kurban edilmemesi için yollardan başlayarak ciddi bir planlamaya ihtiyaç var. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yer alan İzmir Planlama Ajansı’nın kırsal bölgeler için yenilikçi ve köylerin dokusunu koruyan geniş kapsamlı bir vizyon çizmesi, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin işbirliği ile geleceğe güvenle bakılmasını sağlayacak adımların atılması gerekiyor.

Hepimizin gittiği o köyler hızla büyüyüp gelişirken bu gelişim ve değişimin büyük kentlerde olduğu gibi ‘vahşi’ biçimde olmaması için hepimize düşen görevler var.