Sosyal medya Türkiye kamuoyunun yansıması. Havaların ısınmasıyla birlikte sosyal medya gündeminde ağırlıklı olarak tatil ve tatil planlarına ilişkin paylaşımlar yer alıyor.

Ekonomik sorunlar ve düşen alım gücünün her dakika kendini hatırlattığı şu günlerde tatil paylaşımlarının da ekonomiden kopuk yürümesi beklenemezdi zaten.

Yunan Adaları’nda yeme-içme fiyatlarına ilişkin paylaşımlar ise sosyal medyadaki yoğun ilginin üzerine yaygın medyanın manşetlerine de taşındı. Türkiye’de kahvenin 100 TL, pizzanın 500 TL, deniz ürünleri satan restoranda içki dahil kişi başı ücretin 3000-5000 TL maliyetle erişilebilir olduğu piyasamız Yunan Adaları ile karşılaştırılıyor.

Yunan adalarında kahvenin 60 TL, pizzanın 350 TL, restoranda tıka basa doyulan bir yemeğin kişi başı 1000 TL’ye erişilebilir olduğu bir ortamda herkesin yeme-içme fiyatlarını anlatan paylaşımlar yapması çok normal.

Zira sosyal medya paylaşımlarının altındaki bazı yorumlarda yurt dışına giden Türklerin yeme-içme dışında hiçbir şeye ilgi göstermediği, kültürel, sanatsal etkinliklere katılım sağlamadığı, mimariyi bile merak etmediği minvalinde ağır eleştiriler bulunuyordu.

Bu önermenin yanlışlığı konusunda çok sayıda örnek vermek mümkün. Yunan Adaları’na giden kitle ağırlıklı olarak birden çok kez bu adaları keşfetmiş, sezona bağlı olarak her yıl adaları birden çok kez ziyaret eden kişilerden oluşuyor.

Kişileri Yunan Adalarına götüren motivasyon da ağırlıklı olarak ‘Arkadaşlarla keyifli vakit geçirmek, Türkiye’den daha ekonomik bir seçenekle yemek yiyip, yeni lezzetler ve mekanlar denemek ve alışveriş yapmak’ gibi özetlenebilir.

Türkiye’de fiyatların bu denli uçtuğu, ödenen miktar ile alınan hizmet arasında doğrusal bir bağlantı bulunmayan ‘uçuk artışlar’ nedeniyle insanlar daha makul fiyatlarla daha iyi hizmet alma çabasına girişti. 

YUNAN ADALARI REVAÇTA

Bu çaba Türkiye kıyılarından 30 dakikada ulaşılabilen Yunan Adaları’nda kolaylıkla karşılanabilince vize sorunu olmayan, Yeşil Pasaportu olan ve para harcama güdüsüne de sahip Türk turistler adaları daha da çok tercih eder hale geldi.

Türk Lirası’nın Euro ve dolar karşısındaki konumunun piyasa gerçekleri ile uyuşmadığı ve hak ettiği seviyede olmadığı yönünde hatırı sayılır tartışmalar var. Hatta kurun suni biçimde tutulduğu bu nedenle de fiyatların Avrupa’dan bile pahalı hale geldiğini savunan ifadeler üzerinde tartışmaya değer.

Yurt dışında yaşayan Türk kökenli birçok kişinin İstanbul’u tartışmasız dünyanın en pahalı şehri olarak ifade ettiği sosyal medya paylaşımlarını da hatırlatmak istiyorum. Kuver, servis ücreti, KDV tartışması derken piyasadaki bu belirsizlik ve dengesizlik bir fincan kahve keyfi olan vatandaşı daha da üzecek gibi.

Yunan esnafı bizim esnafı yendi ama Yunan’a gitmeye imkanı olmayanlar ne yapacak?