Her yılın son ayı geldiğinde, “Asgari ücret ne olacak?” tartışmaları başlar…
Bu konuda malum “dört taraf” var…
İşçi, işveren, sendikalar ve “hakem” olan devlet…
İki haftadır oturup, oturup kalkıyor...
Her yılın son ayı geldiğinde, “Asgari ücret ne olacak?” tartışmaları başlar…
Bu konuda malum “dört taraf” var…
İşçi, işveren, sendikalar ve “hakem” olan devlet…
İki haftadır oturup, oturup kalkıyorlar, ama bir sonuç alınamıyor… Henüz üzerinde mutabık kalınan “asgari” bir rakam yok…
Her kafadan bir ses çıkıyor…
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK dün toplanıp, “ağız birliği” ile istedikleri rakamı açıklamışlar: 2 bin 578 lira…
Bu rakam, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın “Bunun altında hiçbir şey oturup konuşmayız” dediği rakam… Mevcutla kıyaslandığında yüzde 27.6’lık bir zammı öngörüyor…
DİSK ise, hatırlarsanız 3 bin 200 lira ile çıktı ortaya…
Hak-İş, bir rakam telaffuz etmekten kaçınmıştı…
Demek ki, şimdi “ağız birliği” yapılmış… Türk-İş’in talebi üzerinde ittifak var… Burada en büyük tavizi veren DİSK. Çok ilginç. Geçmişin devrimcileri, gerçekleri görmeye mi başladı ne!
Türkiye’de milyonların merakla beklediği “o rakam” önümüzdeki hafta açıklanacak…
Bakalım “çalışanları mutlu edecek” bir rakam mı ortaya çıkacak, yoksa “dağ fare mi doğuracak…”
Kimse gücenmesin ama benim tahminim, 2 bin 300 liraları geçmez… Kusuratı olabilir…
Evet; dünya bir krizden geçiyor, Türkiye de bundan etkileniyor…
Ülkede birçok firma, işlerini zor yürütüyor… Çoğu da “konkordato” ilan ediyor…
İşini uyduran tıpkı “simitçi” olayında olduğu gibi, güya kendini kurtarıyor…
“Maaşları bile ödemekte zorluk çeken patronu düşünmek lazım” diye düşünenlerimiz olabilir… Hak veriyorum Ama bir şartla… O patronun da işçisini düşündüğüne inanmalı, bunu görmeliyim…
Nihayet herkes birbirine muhtaç bu dünyada… O patron, borca-derde girip, sıkıntısını çekip o işyerini açmasa nerede çalışacaksın…
Madalyonun diğer yüzüne bakarsak da; o patron, o işçi olmasa, oturup kendi mi çalıştıracak o makinaları…
Geçenlerde sosyal medyada rastladığım ve çok hoşuma giden bir hesap gördüm…
Adam diyor ki; “Diyanet İşleri fitre hesabını yapmış. Kişi başı bir günlük ihtiyaç 23 lira. Asgari ücrette 4 kişilik bir aile baz alındığına göre. 23 x 4 = 92 lira. Çarp bunu 30 ile 2 bin 760 Türk lirası eder… Alın size asgari ücret.”
Diyanet İşleri Başkanlığı bir devlet kurumu… E asgari ücreti devlet belirlemiyor mu? Devletin bir kurumu “şeriaten” bir rakam belirlemiş ise daha neyin hesabı yapılıyor?
Yoksa, “Türkiye’ye şeriat geliyor” yaygaraları yapılır diye mi korkuluyor?
Ne diyeyim, “hayırlı asgari ücretler” olsun!