Soğuk bir aralık sabahında Ankara’da dünyaya geldi. Babası Demokrat Parti’nin anlı şanlı milletvekiliydi. Gençlik yıllarında ülkücülüğe merak saldı. “Başbuğ Türkeş” diye sokakları inletti. Gençti. Hırslıydı. Türkiye’yi ben yönetmeliyim diye düşünüyordu. Siyasetin kapılarını zorlamaya karar verdi. İlk durak baba ocağı oldu. Ha “bozkurt” ha “demirkırat” dedi. Bastı gitti genel merkeze.
“Milletvekili olmak istiyorum” dedi.
-Olmaz dediler. Çok gençsin. Biraz bekle.
Elbette bekleyemezdi. Hem o beklese bile Türkiye beklemezdi. Ha “Bozkurt” ha “ Arı” diye düşündü. ANAP’a gitti. Özal’ın meşhur “4 eğilim” pozunu gururla verdi. Fakat ANAP ona göre değildi. CHP’yi yokladı. Cıııkk!! Olmaz.. Olamaz.. Bir süre daha bakındı. Gözüne DSP’yi kestirdi. Lider eski olsa da; kadrolar yeniydi. Burada yükselebilirdi. Hem Ecevit’e hep saygı duymuştu. Hayalleri gerçek mi oluyordu ne? Memleketi Afyon’dan listeye yazıldı. 95’te vekil seçildi. Ama “Akgüvercin’in memleketi yönetecek hali yoktu. Hemen DYP’nin kapısını çaldı. Çiller ile bizzat görüştü. Babadan “Menderesçi, Demirelciyim dedi. Aslında onun kişisel görüşü pek de önemli değildi. Koalisyon dönemlerinde 1 vekil bir vekildi. Seçildikten sadece 7 ay sonra şak! DYP’ye geçti. 3 gün sonra da DYP’den yeniden DSP’ye. 24 gün sonra yeniden DYP’ye. Artık herkes onu tanıyordu. Ama sadece Kubilay Uygun olarak değil.
ANKARA’NIN RÜZGÂRI
Dönemin medyası ona bir de lakap bulmuştu. Fırıldak Kubi!! Bitti mi? Tabi ki bitmedi. Ankara’nın rüzgârı sertleştikçe bizim “Kubi” de hızlandı. 28 Şubat’tan birkaç ay sonra gemiyi ilk terk edenlerden biri oldu. Hem o ülkücü değil miydi? Üç hilalli rozet en çok ona yakışırdı. MHP’ye geçti. “Hep olmak istediğim yerdeyim” dedi. Ama çok geçmeden MHP’den de ayrıldı. DTP’ye katıldı. Oldu mu? Yine olmadı. Bu kez UBP’ ye geçti. Şansı yine yaver gitmedi. Mecliste olduğu kadar halk arasında da artık çok meşhurdu. Onu çağrıştıran kara mizah fıkralar türedi. Milletvekilinin bir gün evden çıkarken eşine seslenmiş.
“Beni ararsan partide olacağım” demiş
“Tamam da hangi partide?”
Vekil durmuş. Bir süre düşündükten sonra dönüp cevap vermiş.
Boşver. Ben seni ararım.
Tabi bunlar işin latifesi. Kubilay Uygun’un yıldızı çabuk sönmüştü. Kuruluş sürecinde AK Parti’yi zorladı. Yüzüne bakan bile olmadı. 2007 seçimlerinde de şansı yaver gitmedi. 2016 da hazin bir şekilde yaşama veda etti. Bugünlerde yeni Kubi’ler ortalıkta. Kimi eski partisine dönmek için her yolu deniyor, sinyal üstüne sinyal atıyor. Kimi gelecek seçimlerde koltuğu kurtarmak için yeni kapıları zorluyor. Ama seçmen rüzgara göre konum belirleyen siyasetçileri pek tutmuyor. Benden söylemesi.