Gün geçmiyor ki 6 Şubat depremlerinden sonra hayatta kalan afetzedelerin o felaket anına dair anlattığı deneyimleri içimizi dağlamasın. Son olarak doktor Ufuk Bayraktar'in deprem olmadan birkaç dakika...
Gün geçmiyor ki 6 Şubat depremlerinden sonra hayatta kalan afetzedelerin o felaket anına dair anlattığı deneyimleri içimizi dağlamasın. Son olarak doktor Ufuk Bayraktar'in deprem olmadan birkaç dakika önce eşinin son "Bir kahve yapsak mı acaba?" sözü hepimizi derinden üzdü. Tıpkı doktor Ufuk Bayraktar'ın eşi ile olan hikayesindeki gibi birbirlerine veda edemeden biten nice hayatlar oldu. Hayatta kalanlar acılarına rahmen yaşamlarına devam ediyor.
14 Mart Tıp Bayramı depremin etkisinde buruk kutlandı.100'ü hekim, 550 sağlık çalışanı depremde hayatını kaybetti. Birçok sağlık çalışanı Tıp Bayramı’nda meslektaşları için saygı duruşunda bulundu, arkadaşları için anıta karanfil bıraktı.
14 Mart 1827'de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet'in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı'daki Tulumbacıbaşı Konağı'nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü 14 Mart, "Tıp Bayramı" olarak kutlanmaktadır.
İlk kutlama, 1919’un 14 Mart'ında işgal altındaki İstanbul'da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın önderliğinde, öğrenciler işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece Tıp Bayramı, mesleğin mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır. Bu hareket o gün bugündür devam ediyor. Pandemi döneminde mücadeleyi en önde sürdüren sağlık çalışanları şimdi de aynı mücadeleyi deprem bölgesinde devam ediyor. Depremin ilk anından itibaren gönüllü olarak bölgeye koşan sağlık çalışanları, kimisi yakınlarını kaybetmiş olmasına kimisi de yaralı kurtulmasına rağmen acılarını yüreğine gömerek görev bilinci ile acıları sarmaya devam ediyor. Bölgedeki sağlık çalışanları ise depremi hastanede yaşamasına, belki en yakın çalışma arkadaşını kaybetmesine rağmen depremzedelerin yaralarını sarmaya devam ediyor. 14 Mart Tıp Bayramı’nda deprem bölgesindeki sağlık çalışanları da unutulmadı. Gün boyunca deprem bölgesinde çalışan sağlık çalışanları ziyeret edildi. Haftalarca sosyal medyada ve blogta depremin etkileri yazıldı çizildi. Bu etkileri bizzat yaşayan sağlık çalışanları zorlanmalarına rağmen insanüstü bir çabayla acılarını dondurarak görevlerine devam etmeye çalışıyor. Depremin ilk anından beri özveri ile çalışan personel, pandemide olduğu gibi en ön safhada hizmet etmeye devam ediyor.
Yaşatmanın ve yaşamanın mücadelesini veren kıymetli sağlık çalışanlarımıza, şiddetin son bulduğu, hak ettiği itibarın gösterildiği, meslegini icra ederken güvenlik sorunu yaşamadığı, devlet tarafından korunan, kollanan bir çalışma şartlarının sunulmasına çok ihtiyacı var. Bu anlamda sağlık sisteminin yeniden inşaa edilmesi dileğiyle tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum.
Ülkemizin kurucu lideri Atatürk " Beni Türk Hekimlerine emanet edin." sözünde bu saygıya ve öneme vurgu yapmıştır.
Hayatini kaybeden tüm sağlık çalışanların ruhu şad olsun. " İyi ki var oldunuz iyi ki varsınız.
Sevgiler.
Melek AYKAÇ