Türkiye’de siyaseti ve siyasetçiyi anlamak mümkün değil. Söylemlere bakıldığında her şey süt liman. Eyleme geçildiğinde ise tam zıddı olaylar yaşanıyor. “Ya nasıl olur?” demekten kendinizi alamıyorsun...
Türkiye’de siyaseti ve siyasetçiyi anlamak mümkün değil. Söylemlere bakıldığında her şey süt liman. Eyleme geçildiğinde ise tam zıddı olaylar yaşanıyor. “Ya nasıl olur?” demekten kendinizi alamıyorsunuz. “Demokrasi havarisi” kesilenlerin nasıl da demokrasiyi katlettiklerine şahit olmak, 21.Yüzyıl’da çok üzücü. Maalesef bunun partisi de yok!
Hatırlayın… Tarihler 2018’i gösterirken, Selçuk’ta bir demokrasi katli yaşanmıştı. AK Parti İlçe Başkanlığı seçimi vardı ve iki aday yarışıyordu. Adaylardan Osman Başterzi, dönemin İl Başkanı Aydın Şengül’ün muhalefetine rağmen, kongrede delegelerin oyu ile başkan seçildi. Ama sen misin seçilen. Bugün artık AK Parti’de olmayan İl Başkanı Aydın Şengül, Başterzi’den istifasının istedi ve aldı.
İşte bu demokrasinin resmen katliydi. Aydın Şengül, delegelerin oyunu da Başterzi’nin bileğinin hakkı ile kazandığı başkanlık hakkını da hiçe sayarak, adeta siyasi bir darbe yapmıştı. AK Parti bunun acı sonuçlarını bir yıl sonraki yerel seçimlerde aldı. Başterzi bu kez Selçuk Belediye Başkanlığı’na aday olmuştu ama turistik ilçede kazanan CHP oldu.
Şimdi o günden bugüne geliyorum. Çiğli’de bir işçi grevi yaşanıyor. Grev yüzünden, ilçe sokaklarında çöp dağları oluşmuş durumda. İlk bakışta bu eylemi emekçilerin hak arayışı olarak görebilirsiniz. Ancak yaşananlar ve yapılan açıklamalar, madalyonun diğer yüzünde bazı hesapların olduğunu ortaya çıkardı.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP Grup Başkan Vekili Mustafa Özuslu’nun görev süresi dolmuştu. Yerine yeni bir isim seçilecekti. Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü de o koltuğa kendi isteği ile aday oldu. Çünkü herkes biliyor ki Gümrükçü’nün siyasette büyük idealleri var. Bu ideallere ulaşmayı istemek en doğal hakkı elbet.
Ancak siyasette her zaman iki kere iki dört etmiyor. Sizin bir hesabınız varsa, başkalarının da hesaplarının olduğunu hiç unutmamak gerekiyor. İşte tam da bu noktada Çiğli’de başlatılan bir toplu iş sözleşmesi süreci, ortaya konulan taleplerle Başkan Gümrükçü’yü tabiri caizse köşeye sıkıştırıyor.
Adı hep grevlerle ve çöp dağları ile anılan Çiğli’de bu durum, Grup Başkan Vekilliği mücadelesinin stresini iliklerine kadar hisseden Gümrükçü’nün sert söylemlerine yol açıyor. Çiğli’nin Başkanı kamuoyuna bir açıklama yaparak, “şebekeler”den, siyasi ayak oyunlarından söz ediyor. Tabi bununla kimi kastettiğini bir kendisi bir de o oyunları kuranlar biliyor.
Olayın daha da büyümemesi için de devreye arabulucu olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer giriyor. Soyer Çiğli’ye giderek belediye yönetimi ve sendikacılarla görüşüyor. Büyük Başkan’ın müdahalesi, grevi o gün sona erdiremiyor ama Büyükşehir’deki grup başkan vekilliği krizini sona erdiriyor.
Utku Gümrükçü’nün o buluşmanın ardından adaylıktan çekildiği ortaya çıkıyor. Akşamına Büyükşehir meclis toplantısı öncesi yapılan seçimde de Murat Aydın, CHP’nin Büyükşehir Meclis Grup Başkan Vekili oluyor. Böylece CHP için büyük bir sorun ortadan kaldırılmış oluyor.
Elbette partilerin siyaset anlayışları ve yürüdükleri yol kendi camialarını ilgilendirir. Ancak iktidarı hedefleyen bir partide yaşananlar, mutlaka hem kamuoyunda hem de kendi içinde değerlendirilecektir.
Dilerim Türk siyaseti ve demokrasisi bunlardan büyük bir yara almaz.