Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT), sağlık turizminin gelişmesi için gerçekleştirilen faaliyetlerde ana destinasyon olarak öncelikle Balkan ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ve Türki C...
Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT), sağlık turizminin gelişmesi için gerçekleştirilen faaliyetlerde ana destinasyon olarak öncelikle Balkan ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetleri seçerken, yurtdışında açacağı ofislerinin hazırlıklarını sürdürüyor
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT) tarafından düzenlenen 'Pandemi Sonrası Türkiye Sağlık Turizmi Vizyonu Paneli yapıldı. Bizlerde doğa tutkunları olarak davetliydik. Panel programına geçilmeden önce, BUSAT’ın tanıtım filmi yayınlandı. Bursa Sağlık Turizmi Derneği (BUSAT), 2011 yılında Operatör Dr.Mustafa Keskin, Uzman Dr.Metin Yurdakoş ve Uzman Dr. Ceyhun İrgil önderliğinde 16 kent gönüllüsü tarafından kuruldu. BUSAT, yükselen bir değer olarak sağlık turizmi alanında özelde Bursa’nın, genelde Türkiye’nin sahip olduğu altyapı, imkân ve potansiyellerin araştırılmasına, geliştirilmesine ve bunları yurtiçi ve yurtdışında tanıtımlarının yapılarak ülkemizin ve Bursa’nın uluslararası sağlık turizmi getirisinden daha çok pay almasına katkıda bulunmak için çalışmaktadır.
Panelin açılış konuşmasını yapan Uzm. Dr. Metin Yurdakoş
; Bilindiği gibi salgın, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Pandemi” olarak ilan edildi. İnsanlar daha önce hiç karşılaşmadıkları ve tedavisi bilinmeyen bu hastalık sebebiyle çevrelerindeki hastaları ve vefatları gördüğünü söyledi. Bu durum tüm dünyada belirsizlik, panik ve korku ortamı oluşturdu. Salgın ile birlikte insanlar, kendi ülkelerinde korunma ve hayatlarını idame ettirme telaşına girdi. Tüm seyahatler gibi, tedavi amaçlı seyahatler de ya iptal edildi ya da ertelendi. Bu süreçte virüs bulaşma riski vb. nedenlerle sağlık kurumlarına gitmekten imtina edilerek acil ve hayati öneme sahip olmayan sağlık problemlerinin tedavileri de ertelendi. Sonuçta sağlık turizmi faaliyetleri ani ve dramatik bir şekilde durma noktasına geldi. Alınan tedbirler ve yapılan aşı uygulamaları sonucu belirsizlik azaldıkça, ertelenen tedaviler tekrar gündeme alınmaya başlandı. Pandemi ile birlikte hasta, hasta yakınları ve profesyonellerin sağlık turizmi destinasyonunu belirlerken öncelikleri değişti, farklı bazı parametreler öne çıktı
.
GÜVENLİ SAĞLIK TURİZMİ
Türkiye, salgın ile mücadelede başta sağlık sektörü olmak üzere, genel olarak birçok Avrupa ülkesini geride bırakan başarılı bir performans sergilemiştir. Bu süreçte fedakar sağlık çalışanları başta olmak üzere, pandemi yönetimi ve mevcut potansiyeli ile gücünü kanıtlamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “Güvenli Turizm Sertifikası” ile gelen turist için güvenli alan duygusu oluşturdu. Tesislerimizde enfeksiyon bulaşma riskini belirgin azaltan, Laminer akım benzeri üstten temiz hava, zeminden deşarj temeline dayanan, özel havalandırma sistemlerinin tamamlanması rekabet gücümüzü arttıracaktır. Sağlık turisti; Maksimum hijyen, minimum bulaş riski ve özenli tedavi beklemektedir.
TEHDİT VE FIRSAT
Dünya tarihi boyunca krizler ve bu krizlerden doğan riskler ülkeler için hem tehdit, hem de fırsat unsurları sunmuştur. Pandemide şu an geldiğimiz noktada, doğru planlama ve stratejilerin belirlenmesi Türkiye için sağlık turizminde yeni fırsatlar doğuracaktır. Son yıllarda yapılan sayısız iyileştirmenin yanında, mevzuatta halen bazı düzenlemelere ihtiyaç vardır. Örneğin; Konaklama tesisi , sağlık kurumu birlikteliği neredeyse imkansız haldedir. Mevcut yönetmeliğe göre; hastane ve tıp merkezleri bağımsız ve müstakil binalarda açılabilmektedir. Sağlık kurumunun otel ile koridor, ara kapı vb. herhangi bir fiziki bağlantısı yasaktır ve ruhsat alamaz. Yani kaplıcadan çıkan bir kişi, tedavisinin devamı amacıyla tıp merkezine girebilmek için, mutlaka dış mekana çıkıp başka bir binaya girmek zorundadır. Otel içindeki tesisler ise otelde konaklamayan hastalara hizmet vermesi yasaktır. Bu durumda modern tıbbi cihaz yatırımları ve kalifiye sağlık personeli isdihdamı rantabl olmamaktadır. Cılız küçük işletmeler olarak kalmaktadırlar” dedi.
BAŞKAN AKTAŞ
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, özellikle termalle ilgili yeni yatırım alanları oluşturduklarını ve bu konuda her türlü işbirliğine açık olduklarını söyledi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, etkilerini hala sürdüren pandeminin her sektörünü etkilediğini ancak en fazla etkilenen sektörün ise turizm olduğunu söyledi. Pandeminin en az hazarla atlatılması noktasında belediyeler olarak önemli çaba harcadıklarını ifade eden Başkan Aktaş, Bursa’nın turizmin tüm parametreleriyle alakalı önemli bir potansiyeli olduğunu ve bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek istediklerini kaydetti. Özellikle pandemi sürecinde turizmle ilgili duraklama ve gerileme sürecine düşen rakamların kısa sürede yeniden yükselişe geçeceğine inandıklarını ifade eden Başkan Aktaş, “Özellikle sağlık turizmiyle alakalı hem kamu hem de özel sektör yatırımları anlamında ciddi bir altyapımız var. Bu altyapıyı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Özellikle termal turizm yatırımlarıyla alakalı alanlarımız var. Farklı arsalar ürettik. Bu konuda daha kurumsal adımlar atabilmek için her türlü işbirliğine hazırız. Aşılanma onarların artması ve tedavi olanaklarıyla sürecin normalleşmesiyle birlikte rakamların da toparlanacağına inanıyorum. Konuyla alakalı her türlü işbirliğine açık olduğumuzu yeniden ifade etmek istiyorum” dedi.
DÜNYANIN EN ZENGİNİ
Sağlık Bakanı Yardımcısı Halil Eldemir de özellikle pandemi sürecinde büyük bir özveriyle çalışan sağlık çalışanlarına övgüler yağdırdı. Eldemir, “10 bin hastaya düşen yatak sayısı, kişi başına düşen hekim sayısı gibi bir takım istatistiki verilere bakıldığında gelişmiş ülkelerin gerisinde gibi görünebiliriz. Ancak pandemi süreci de gösterdi ki dünyanın hiçbir yerinde olmayan büyük bir özveri ve gayretle çalışan sağlıkçılarına sahibiz. Yerüstü kaynağı olarak bu konuda dünyanın en zengin ülkelerinden biriyiz. Büyük bir gayret gösteren tüm sağlık çalışanlarımızı şükranla anıyorum. Allah hepsinden razı olsun" dedi. Sınırların kapanması, seyahat kısıtlamaları gibi nedenlerle çıkış trendinde olan turizm rakamlarının durağan bir sürece girdiğini hatırlatan Erdemir, buna rağmen pandemi sürecinde de sağlık turizmine yönelik çalışmaların kesintisiz devam ettiğini söyledi. Bakanlıktan sağlık turizmi hizmeti sunmaya yönelik yetki belgesi alan sağlık tesisi ve aracı kurum sayısının giderek arttığını ifade eden Eldemir, “2019’da 762 sağlık tesisi ve 87 aracı kurum, 2020’de 315 sağlık tesisi ve 76 aracı kurum, 2021’de ise 262 sağlık tesisi ve 71 aracı kurum bakanlığımızdan bu yetkiyi aldı. Yani pandemi sürecinde de çalışmalarımız devam etti. İyi yetişmiş nitelikli sağlık profesyonelleri ve güçlü sağlık altyapımızla kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Ben bu panelin de pandemi sonrası izlenecek yol haritasının belirlenmesi noktasında çok yararlı olacağını düşünüyorum” dedi.
‘KALİTE ÜLKESİYİZ’
USHAŞ Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya; yaptığı konuşma da, “Kaliteli hizmet sunuyoruz. Kalite ülkesiyiz. Bütün hizmet sektörlerinde başarılıyız. Gastronomi de, diğer turizm sektöründe ve de sağlık turizminde de başarılıyız. Kaliteli hizmet sunumuyla bir avantaj oluşturuyoruz. Turizm destinasyonuyuz. Dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisiyiz. Dolayısıyla; ülkemizi her anlamda ön plana çıkartıyor. Rakamlara baktığımız zaman 2019’a kadar bir büyüme var” dedi. Kılıçkaya;” Gelen hastaların ülkelerine bakacak olursak; Azerbeycan , Irak , Türkmenistan, Gürcistan var. Farklı branştan gelen hastalara da rastlıyoruz. En çok tercih edilen branşlara baktığımız da; estetik,kısırlık tedavisi, ortopedi, kardiyoloji, onkoloj, noroloji, diş, organ nakli v.b. hastalar geldiğini biliyoruz. Avrupa’dan estetik, diş gibi hastalar gelirken kuzey bölgesinden onkoloji, diğer ülkelerden: organ nakli gibi temel branşların tercih edildiğini biliyoruz. Özel ve kamu alanında başarılı sonuçlar alıyoruz. Özel sektör de estetik ve parfümeri,kamu alanında ise organ naki ve diğer hayati branşlarda alt yapısı bulunmaktadır. Tesislere baktığımız zaman ; Sağlık Bakanlığımızın hastaneler, sağlık merkezlerine verdiği bin 298 tane yetki belgelerinin illere dağılımında başta İstanbul ve Bursa’yı görüyoruz.Doğal destinasyon alanı olması bir avantajdır. Akreditasyon da çok önemlidir.Yetki belgesi bir bazdır.Uluslararası akreditasyon özellikle zengin hastaların tercih ettikleri bir argümandır. Sağlık turizminde karşılaştığımız sorun hemşirelerin dil bilmemesidir.Bı coğrafya da İsrail bizim rakibimiz. Rakiplerimizi bilmemiz gerekiyor ki oyunu buna göre oynayalım” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı Dr. Ebru Aydın
; Sağlık Turizminde Nereden Nereye” konulu oturumda son konuşmacı olarak sağlık turizminin dünyada ve ülkemizdeki gelişim sürecinden ve Sağlık Bakanlığı bünyesindeki yapılanmasından bahsetti. Türkiye’nin sağlık turizmi hedefleri, politika ve tedbirlerini anlatan Dr. Aydın, uluslararası sağlık turizmi ile ilgili hizmet sunumunun yetkilendirmeye tabi olduğunu ve 13.07.2017 ve 30123 sayılı “Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik”te gerek sağlık tesisleri gerekse de aracı kuruluşlarla ilgili yetkilendirmelerin detaylarının yer aldığına işaret etti. Panelin sonunda BUSAT Dernek Başkanı Uzm. Dr. Metin Yurdokoş , Derneğin 10 ncu yıl dönümü nedeniyle katılanlarla birlikte pasta kestiler.