Havalar ısınıyor, bir gölge arar serinlemek isteriz. "Barajlardaki su bitiyor" haberlerine üzülür yağmur dileriz, çarşı pazarda zeytini, meyveyi uzaktan izleriz; ama zeytinliğimiz, bahçemiz varsa da müteahhit gelse de pazarlığa otursak diye bekleriz.
İnsanoğlu... Ağlar yakınır ama para hep tatlı gelir. En temizinin aklında "çocuklarım kurtulsun" yatar. Güzelim ağaçlar köklenir, dip dibe, bahçesiz, beton yığınları yükseltilir. Çocuklar o binalarda oturur ama nefessizdir. Ara katın sıcaklığına, yüksek tavanın ferahlığı feda edilmiştir. "Bir daire fazla çıksın" cılar yüzünden odalar karanlıktır, balkonlar dar.
Binalar öyle dip dibedir ki, Güzelyalı sahili gibi, bir sokak arkaya geçebilmek için metrelerce yürürsün.
Adımını attın mı apartmandan dışarı, kendini sokakta buluverirsin. Hadi arazin çok büyükse bir otoparka çıkabilirsin hatta şanslıysan 100 kişinin yaşadığı bir konut projesinin 8 kişilik kameriyesinde keyif çatabilirsin.
İzmir'de çarpıcı bir örneği var bunun, mandalina bahçelerini kökleyip lüks apartman daireleri yaptılar. Yeşil olsun diye de önlerine birer saksı koydular. O evleri parası yeten kapış kapış aldı, alamayan hayran hayran baktı.
Şaşmamak elde değil bu yeni yeşil anlayışına. İnsan toprağı terk eder de nasıl tapar betona? Neden ahşap görünümlü plastiği, tercih eder ahşaba?
Sonuç olarak bireyin acımadığına, toplum acır mı? Bu bir kültür işi. Kurumların, yerel yönetimlerin, merkezi yönetimin yeşil anlayışı da "Buradan 2 daire çıkarırız" cılarla aynı yönde değil mi?
Git gide küçülen yeşil alanlar, azalan orman varlığımız feri solan lambalara benziyor. Şehrimizi, dünyamızı, dahası iç dünyamızı aydınlatan bu hazineler yok oluyor.
Bilinçsizce ördüğümüz duvarlar havamızı, suyumuzu, toprağımızı elimizden alıyor. Doğadan kopuş stresi, kaygıyı artırıyor. Kentler büyüyor ama yaşam alanlarımız daralıyor, nefesimiz daralıyor.
Ölmeden uyanalım, bu yeşil gibi modasına, ahşap gibi modasına, bahçe gibi modasına kapılmayalım. Ağacın tepesinde meyveyi, gölgesinde çayı tadalım.
Müteahhitlerin etik olmamasına "Ama yasal!" diyerek cevap verdiği uyduruk ama süslü, herkesin herkesle uğraştığı apartman dairelerini değil, herkesin sadece kendi çocuklarıyla, kendi misafiriyle uğraştığı, o bahçeli evlere dönelim. İnanın ülke olarak buna çok ihtiyacımız var.
Etiketler: Bahçeli ev, zeytinlik, kentsel dönüşüm, yeşil alan.