Çatışmanın yapılmadığı ilişkilerde farklı fikirler konuşulamaz, fikirlerin dile getirilemediği ilişkiler zamanda yok olur. ilişkilerde farklılıkların kunuşulması neden bu kadar önemli?
Bireylerin birlikte olması her an her konuda aynı fikirde olmalarını gerektirmediği gibi hemen hemen her konuda uzlaşmak zorunda oldukları anlamınada gelmez. Çatışmanın yapılmadığı ilişkilerde sorunlar her zaman halının altına süpürülür, görünmesinden rahatsızlık duyulan sorunlar zamanla ilişkiyi çıkmaza sokar. Görünmeyen, konuşulmayan konular adeta tabu haline gelir. Tabu haline gelen konular tarafların giderek ilişkide tarafların kendilerini yalnız hissetmesine neden olur. Çiftler, hissettikleri anlaşmazlıkları içerlemeye başlarsa, içerlediği konu ile ilgili hissettikleri olumsuz duyguları bastırmaya başlar. Aynı evde yaşamaya devam eden ama kendilerini o evde yalnız hisseden çiftler, sesini diğerine duyuramaz. Dolayısıyla tartışma çıkmasın gerilimi yakınlığı ortadan kaldırır.
TARTIŞMA KORKUSU
Tartışma korkusunun içinde karşı tarafın öfke duyduğu zaman sergilediği davranışlara dair geliştirdiği korkudur. Elbette öfke çok normal bir duygudur ama burada belki üzerinde durmamız gereken konu öfke hissettiğimizde öfkemize eşlik eden yıkıcı davranışlarımızın karşımızda yarattığı gerilimdir. Örneğin öfkeli iken sesimiz çok yüksek çıkıyorsa, beden dilimizle karşı tarafa saldırdığımıza dair tehdit oluşturuyorsak, karşı taraf hissettiklerini ifade etmekte çekince duyar. Bu durumda öfkemizle nasıl baş etmeliyiz? En temelde öfke hissettiğimizde bu duyguyu bize hissettiren kişiye yönelip ona bağırıp çağırmak yerine hissettiğimiz duyguları söze döküp ifade edebilmektir. Nasıl hissettiğimiz hakkında sakince konuşmaya başladığımızda öfke duygusu bizi yönetmek yerine o duyguyu biz yönetmeye başlarız. Yani öfkemizi kontrol etmeye başlarız. Öfke hissettiğimizde nasıl ki o öfkeyi birden o kişiye püskürtürcesine ifade etmek yanlışsa, öfke hissettiğimizde o duyguyu sürekli bastırıp yok saymakta bir o kadar yanlıştır. Bastırılarak büyüyen öfke hiç ummadığınız bir anda birden dugusal bir fırtına yaratmasına neden olur. Bu yüzden hissedilen öfkenin zaman zaman ifade edilip bizde yarattığı gerilimini azaltmak en doğru olandır. Öfke haksızlığa karşı hissettiğimiz duygudur dolayısıyla öfke hissettiğimiz için kendimizi suçlu hissetmemiz doğru değildir. Nasıl ki üzgün hissetmek çok normal öfkeli hissetmekte bir o kadar normaldır. Kendimizle veya diğerleri ile olan ilişkilerimizde duyuglarımızı ifade edebileceğimiz bir alan yaratmak önemlidir. Çatışmak, kavga etmek demek değildir. Sorunları uygun bir şekilde ifade edebilme alanlarıdır. İlişkilerde yaşadığımız sorunların bizi öfkelendirmesi o sorunu konuşmamız gerektiği anlamına gelmemeli aksine o konuyu konuşup ilişkiyi daha iyi bir noktaya taşımamız anlamına gelmelidir.