Son günlerin en çok tartışılan konusu Somali Vakası.

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu İstanbul’un orta yerinde üstelik güpe gündüz bir Türk’ü ezdi. Ve elini kolunu sallaya sallaya ülkesine kaçtı.

Her nedense bu vahim olay bana basın tarihimizin güzide mi güzide bir olayını hatırlattı

Churchill Vakası”

Yok be kardeşim.

İngilizlerin efsane başbakanından bahsetmiyorum.

Bu Churchill başka Churchill.

Hem çok daha eski.

1800’lü yılların ilk yarısında yaşamış.

Tüccar-diplomat sonradan da birazcık gazeteci.

Yani ne ararsan var yani.

Az kör ama iyi içiyor benden uyarması!

Bizim Churchill’i basın tarihimizin sözde kahramanı (!!!) yapan olay, elbette içkisi değil. Avcılık yeteneği.

8 Mayıs 1836’da aşırı derece miyop olan İngiliz, içkiyi de biraz fazla kaçırınca birden içindeki av merakı depreşti.

İddialara göre zil zurna sarhoştu ama attığımı da vururum hani diyordu. Kadıköy’ün çayırlarına çıktı. Bıldırcına nişan aldı. Kuzusunu otlatan minik yavrucuğu vurdu.

Defter-i Hakan-i (Tapu Dairesi) katiplerinden Necati Efendi’nin küçük oğlu kanlar içinde yerde yığıldı.

Ahali olay yerine koştu. Öfkeyle bizim İngiliz’i birazcık hırpaladı.

Çok geçmeden zabitler Churchill’i aldı. Karakola götürdü.

Ancak bizimki akıllanıp uslanacak cinsten değildi. Ona tehdit, buna hakaret derken ikinci dayağı da orada yedi.

Haber Konsolosluğa ulaşır ulaşmaz çarşı karıştı.

Elçi Ponsonby özel tercümanını Hariciye Nazırlığına yolladı. Churchill’i de al gel dedi.

Nazır Akif Efendi fazla direnmedi. Bizimkinin salıverilmesine onay verdi. Ancak hapishanede Ahmet Fevzi Paşa’nın aksiliği tutmuştu bir kere. İlle de yazılı emir diye diretti.

Tercüman öfkelenmişti. Şimdi taa Nazırlığa geri gidecek bir sürü evrak işi ile uğraşacaktı.

Hışımla çıktı merdivenlerden. Her basamakta siniri biraz daha arttı. Kapıdan girer girmez de bağırıp çağırmaya başladı. Daha ne olduğunu bile anlamadan kendini kapının önünde buldu.

Londra, olayı diplomatik bir krize çevirdi. Osmanlı’dan özür dilemesini ve Hariciye Nazırını görevden almasını istedi.

Saray, olayı yatıştırmak için devreye aracılar soktuysa da fayda etmedi. Çok geçmeden de teslim bayrağını çekti.

Nazır sağlık sorunları nedeniyle görevden alındı.

Türk çocuğunu vuran Churchill’e pırlanta bir nişan verildi. Gönlü yapıldı.

Parasız pulsuz mu kalsın canım elin İngiliz’i

10 bin katar zeytinyağı alma hakkı ile bir de gazete çıkarma hakkı tanındı.

Ve İşte Churchill bizim basın tarihine o gün adını altın harflerle yazdırdı!

Saray tarafından fonlanan ilk yarı resmi gazeteyi Ceride-i Havadis’i çıkarmaya başladı.

Kendi öldü.

İmtiyazları bitmedi.

Oğlu gazeteyi çıkarmaya devam etti.

Şimdi diyorlar ki

3.5 milyon dolar İMF borcunu ödediğimiz, daha 2 ay önce 30 milyon dolar yardım kararı aldığımız; dost ve kardeş Müslüman kalsıülke Somali’nin Cumhurbaşkanı’nın biricik oğlu ölümlü bir kazaya karışıp, kaçmış.

Dur ya nereye?

Daha madalya verecektik