“Nogoles”.. 

Ne bir şarkı adı. Ne de bir yemek. İzmir’den yaklaşık 11 bin kilometre uzakta
dünyanın öteki ucunda Amerika-Meksika sınırında bir şehir. Dur!! Hemen benimle ne alakası var deme. Anlayacaksın. Nogoles ortasından bir tel örgüyle ikiye ayrılmış. O tel örgünün kenarında durup kuzeye bakarsan Arizona eyaletine bağlı Santa Cruz Country’deki Nogoles’i görürsün.
Bizden az zenginler. Şehrin yıllık ortalama hane halkı geliri 30 bin dolar civarında. Okumuş çocuklar. Yetişkinlerin hepsi en az lise mezunu.
Güvenlik sıkıntısı yok. Hırsızlık, gasp filan pek yaşamazsın yani.
Nufusu sağlıklı. Dünya standartlarına göre gayet uzun ömürlüler. Bi de istersen kafanı çevir güneye bak. Vuu.. Nagoles Sonora’da yaşam bambaşka. Eski Teksas’tan hallice. Uyuşturucu kartelleri. Gasplar Cinayetler. Tabi ki fakirlik.
Hane halkı geliri 10 bin dolardan daha az. Gençlerin yarısı bile okula gitmiyor.
Rüşvet vermeden hiçbir iş hallolmuyor. Sağlık sistemi berbat. Bebek ölüm oranı yüksek. Şimdi biraz beyin cimnastiği zamanı. Bu farkı yaratan sence nedir?
Halk mı? Yoo İki tarafta aynı ırktan. Coğrafya mı? Hayır. İklim de aynı ?
Hatta kültür, din, inanç herşey masa üstünde aynı. Çok kafa patlatmaya gerek yok. Demokrasi kültürü ve kuvvetler ayrılığına dayanan yerleşmiş demokratik kurumlar. Ve o kurumların yarattığı güven ortamında yeşeren ekonomi ve bilime dayanan, akılcı eğitim sistemi. 

CEHALETLE SAVAŞ

Öncelikle cehaletle savaşını kazanacaksın kardeşim. Kazanacaksın ki, demokrasi kültürün yerleşsin, bozulmasın. Diplomadan bahsetmiyorum. Ne mezunu olursan ol. Cehaleti kutsarsan, eğitime ideolojik bakarsan, seneler geçer bi arpa boyu ol alamazsın. İşte Almanya örnek. 
2. Dünya Savaşı’ndan sonra 50 yılda nasıl ayağa kalktı? Ya Japonya. 1945’te tepesine 2 atom bombası yedikten sonra, nasıl dünyanın teknoloji devi oldu.
Hurafelerle mi?  Bilimsel eğitim ile mi? Narin vahşeti hepimize son örnek.
Cehaletin hüküm sürdüğü topraklarda her şey olur kardeşim. “Muhtar” korkusu Allah korkusuna baskın da gelir. Koca köy de avaz avaz susar, kimseden çıt çıkmaz. Konuşan kim? Akşama kadar enişte, baldızla ne yapmış, Küçücük köyde kim kimle takılmış, “Reyting” uğruna etik değerleri çoktan çuvala koyup, toprağa gömen medyamız. Yayın yasağı neymiş. Bu belge ilk kez bizde. Şok ayrıntılar ilk kez az sonra. Utanmasalar “savcı” bizden duydu diyecekler.
Ya kardeşim. Bırakın günlük “reyting” savaşlarını filan. Uyanın artık. Bu cehalet, bu eğitimsizlik olduğu sürece,  Bu yozlaşma devam ettiği sürece 
Narin son olmayacak. Bu milletin geleceği ne acıdır ki böyle solup gidecek.