Sporcu kardeşim. Senin için kimdir efsane?18 yaşında ağır siklet boks şampiyonu olan, 3 gün sonra döndüğü memleketinde, sırf ten renginden dolayı restoranda yemek bile verilmeyen Muhammet Ali’mi?

Henüz 15’indeyken tüm jüriden 10 tam puan alan ilk sporcu olarak Jimnastik tarihine geçen Nadia Comaneci mi? Ya da 23 yıl uzun atlama rekoru kırılamayan Bob Beamon? 68’deki 8.90’lık rekor atlayışın ardından dizlerinin üstüne yığılıp kalan efsane atlet. Sırıkla yüksek atlamacı Segei Bubka?

Rüzgarın oğlu Usame Bold? Farketmez! Seç birini. Hadi onlar senin için uzak.

O zaman “Cep Herkülü” Naim var. 1967’de Komünist Bulgaristan’da doğdu.

Haltere 10 yaşındayken başladı. 14’ünde Bulgaristan, 15’inde dünya gençler şampiyonu oldu. İşin görünen yüzü ışıl ışıldı. Ancak o madalyaların ardında korkunç bir dram vardı. Bulgar rejimi amansız bir asimile politikasına girişmişti.

Türkçe konuşmak yasaklanmıştı. İsimleri zorla değiştiriliyor, ibadet etmeleri engelleniyordu. Cenazelerini bile artık camiden kaldıramaz olmuşlardı.
Mezarlar kırılıyor, evleri basılıyordu. Meşhur “Belene” kampına götürülenler aylarca işkenceye mağruz kalıyor, dönebilenler kendini şanslı sayıyordu.
Onunda kimliğine d “Naum Shalamanov” yazmışlardı.

“Benim adım Naim! Ben Türk’üm” diye haykırmak istiyor, ancak bir türlü yapamıyordu. Ailesi vardı. Ya babasını da alıp götürürlerse! Korku yüreğindeki yangını bastırmaya yetmedi. 86’da Avusturalya’da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası sonrası birkaç vatansever Türk evladının yardımıyla otelden kaçtı. 
Skandal kaçış dünya gündemine bomba gibi düştü. Dünya şampiyonu halterci kayıptı. Bulgarlar, Türkleri suçluyor, Türkler bizde yok diyordu. Birkaç gün sonra arabanın arka koltuğundaki bir şiltenin altında saklanarakTürk konsolosluğuna girdi. Ama iş bitmemişti. Sovyet destekli Bulgar istihbaratı peşini bırakacak gibi değildi. Görüldüğü yerde ele geçirilmesi isteniyordu.

Canlı ya da cansız. Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın talimatıyla harekete geçen MİT, Naim’i önce Londra’ya getirdi. 2. operasyon keskin nişancı söylentileri arasında başladı. Casus filmlerini aratmayan büyük bir gizlilikle uçağa bindi. Pencerede Türk F-16’ları gördüğünde, yüreğindeki mutluluk, gözyaşına dönüştü. Hüngür hüngür ağladı. Sonunda anavatandaydı.

MİLLET KAHRAMANI

Ankara’ya bir milletin kahramanı olarak indi. Yükü daha da artmıştı.

Hastalandı. Güçten düştü. Pes etmedi. Yatak yorganı spor salonuna attı. 

Günlerce hiç dışarı çıkmadan sadece çalıştı. Naim Seul’de silkmede 190, koparmada 152.5 toplamda ise 342.5 kilogram ile 3 altın madalya kazandı. Ayrıca “Cep Herkülü” kendi kilosunun 3 katından 10 kilogram fazla ağırlığı kaldırarak halter tarihine geçti. BM genel kurulunda konuştu. Bulgarların gözlerinin içine baka baka yaptıkları katliamları tek tek anlattı. O artık Türk milletinin gerçek efsanesiydi. Spor hayatına 3 olimpiyat şampiyonluğu, 7 dünya şampiyonluğu, 7 Avrupa Şampiyonluğu, 47 de dünya rekoru sığdırdı. Sen de kardeşim Naim gibi başarılı olmak istiyorsan, menejerlerin gazına gelip, çalışacağın yerde, reklam çekimleri için set set gezersen; 40 yıl sonra sıfırı çeker evine dönersin. Benden sana tavsiye. Aklını başına al.

“Gazoz olma. Efsane ol”