Geçen yıldan bir haber düşüyor sosyal medya videoları arasına: Altın madalyalı çırak!
Nasıl kaçırmışım, inanamıyorum! Genç judocumuz İbrahim Halil Kadak, müsabaka masrafları için yaz tatilllerinde oto tamircisinde çıraklık yapıyor. Kışın okul, yazın iş. Müsabaka döneminde de tatamide mücadele edip madalyaları topluyor!
Genç yetenek şöyle konuşuyor:
"Okul döneminde, okul bittikten sonra judo kursuna gidiyordum. Okul tatil olduğu zaman da oto tamircisinde çalışıyordum. Müsabakalarımız ücretli olduğu için ben de yaz tatilinde oto tamircisine gidip o parayı biriktiriyorum. Ne kadar zor olsa bile başarmaya kararlıyım."
Kadak gibi nice yeteneği keşfeden ise antrenör Selman Süren. Yetenekli öğrencileri spora kazandırmak için kırsal mahalleleri, köy okullarını ve kuran kurslarını gezen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Daire Başkanlığı'nda görevli judo antrenörü ve Milli sporcu Süren’in keşfederek judoya kazandırdığı öğrencileri, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok madalya aldı.
Geçen yıl Romanya'da düzenlenen Minikler Balkan Judo Şampiyonası'na gönderdiği öğrencileri İbrahim Halil Kadak 1’inci, Mikail Göktekin 5'inci, Mehmet Çınar da 7'nci oldu.
Kendisi de Kuzey Makedonya’nın Pirlepe kentinde düzenlenen Veteranlar Balkan Şampiyonası’na katılan Süren, şampiyon oldu.
Böyle güzel hikayeler göğsümüzü kabartıyor da müsabakaya katılacak "çocukların" çıraklık yaparak para biriktirmek zorunda kalması ağarına gidiyor insanın, gitmeli de.
Olimpiyatların hemen ardından yeniden gündeme gelen bu hikaye, yeteneklerin nasıl göz göre göre kaderine terk edildiğini, ülkemizi temsil edeceklerin ilk mücadeleyi imkansızlıklara karşı verdiğini gösteriyor. Hangi sporcuya mikrofon uzatsanız, keşfedilmeyi bekleyen yoksul yeteneklerden bahsediyor. Devlet büyüklerimiz dikkatle dinlemeli, yol haritası belirlemeli.