Yeni bir hafta ve yeni bir konuyla herkese merhaba… Biliyorsunuz ki uzun süredir çakralardan gidiyoruz, bu haftamızın konusu da taç çakrası yani sahasrara! Haydi gelin, birlikte bakalım bu konuya: ‘Sahasrara’ nedir, ne anlama gelir? Yedinci çakra, yani taç çakranın Sanskritçe karşılığı sahasrara olarak bilinir. Sahasrara kelimesi ise saflığın temsili olan “bin nilüfer” ifadesini vurgulayan “bin katı” anlamına gelir. Ancak “bin nilüfer” temsilinin karşılığı sayısal olarak çokluğunu değil; sonsuzluğu, evren ve evreni yaratan ilahi güçle bağlantıyı anlatır.

Aynı zamanda taç çakra sembolü de bin yapraklı lotus, yani nilüfer olarak karşımıza çıkar. Yedi ayrı çeşidi olan çakralar, fizik beden enerjisini ruhsal enerjiye dönüştürmek üzere harekete geçen enerji merkezleri olarak tanımlanabilir. Her biri bedenin farklı noktalarına yerleşmiş çakralar arasında yedinci ve aynı zamanda sonuncu çakra olan taç çakra, başın tepesinde yer alır. Tepe çakra, çakra sisteminin en üst kısmı olarak bedenin düşünce sistemleriyle ilişkilendirilir.

Başın tepesinde yer alan taç çakra, üst çakralar olarak bilinen boğaz ve üçüncü göz çakrasından sonra gelir. Diğer çakralar, dünyevi konular ile ilgiliyken üst çakralar ve özellikle tepe çakrası; kolektif, ruhsal, sezgisel ve uyanışla ilgili olarak tarif edilir. Elbette her çakra eşit şekilde önem arz eder. Çünkü fizik, zihin ve ruhsal bedenin işleyişi bir bütünden oluşur. Enerji merkezleri olan çakraların dengede olması, enerjilerin bedende serbest bir şekilde akması için oldukça önemli.

TAÇ ÇAKRASININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Evren dahil, evrende var olan her şey ve evreni yaratan ilahi güç ile ruhsal bir bağlantı kurma aracı olan tepe çakrası; saf bilincin idrak edilmesi ile ilişkilendirilir. Taç çakranın dengede oluşu; fizik beden, ego, zihin ve akıl sınırlarından geçilerek sonsuzluğa işaret eden kolektif bilincin farkındalığına uzanan bir yolculuk olarak görülür. Yeniden doğuşu temsil eder. Yeniden doğma döngüsü ile fizik bedenin ötesine geçilmesini sağlar. Günlük yaşama dair sorumluluklar, sıkıntı ve kaygılarla kuşanmış zihinlerin aydınlanması imkansız görünse de taç çakranın dengelenmesine yönelik motivasyon değerli bir hedef olarak görülür. Taç çakra; bireyin ruhsal farkındalığının artmasına, gündelik yaşama ve dünyevi dertlere yönelik farklı bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olur. Arzu, ego ve hırs gibi dünyevi duygulardan arınarak daha şefkatli bir yaklaşım edinmesine aracılık eder.

Taç çakra dengede olduğunda birey, evrenle bir ve bütün olduğunu hisseder. Sakin, sağ duyulu ve saf bir bilince sahip olma hali; ruhsal olarak güçlenir.

Taç çakra ise mor, altın ve beyaz renklerle ilişkilendirilir. Bloke olmamış ve dengeli bir taç çakra, çakranın da renk temsili olan beyazlık ile kuşanır. Karanlığı aydınlatan bir bakış açısı geliştirir. Dünyevi olanla sonsuzluğa dair olanın ayrımı keşfedilir ve ruhsal dünya ile bağlantı artar. Taç çakradaki blokajların kaldırılması ve çakranın dengede olabilmesi adına yapılabilecek birçok uygulama var. Bu uygulamalar vasıtasıyla fizik, zihin ve ruhsal beden arasındaki bağlantı güçlenir.

TAÇ ÇAKRA NEDEN DENGESİZLEŞİR?

Taç çakra açma, tepe çakrasının açılması ya da kapanması ve taç çakra açılma belirtileri; son dönemlerde sıklıkla duyduğunuz kavramlar olabilir. Peki, çakralar açılır veya kapanır mı? Çakra açıklığı olarak tabir edilen şey, aslında çakranın dengede olma hali. Kavramsal olarak çakraların açık ve kapalı olmasından ziyade çakraların dengelenmesine odaklanmak çakra çalışmalarınıza farkındalık kazandırabilir.

Bir çakranın tıkanık olup olmadığını kendinize yönelteceğiniz sorular ile keşfedebilirsiniz. Çakralar, temsil ettikleri konular hususunda farkındalık geliştirmenize yardımcı olur. Bu bağlamda çakralara yöneltilecek sorular da çakranın durumuna yönelik farkındalık geliştirilmesine kapı aralar. Taç çakranın temel ilkesi, saf bir oluş/olma hali, gerçeklik ve sonsuzluk üzerine kurulu. Başın tepesinde yer alan taç, yani tepe çakrasının bedendeki temsili ise doğrudan beyin, bedenle ilişkili olduğu salgı bezi ise ruhun tahtı olarak bilinen epifiz olarak karşımıza çıkar. 

Taç çakra özelliklerini biliyor olmak, sorulacak soruların doğru seçilmesinde oldukça önemli. Saf farkındalığa erişme ve evrenle bir bütün içinde yaşama üzerine çalışan taç çakraya, “Kendimin daha iyi versiyonuna nasıl ulaşabilirim?”, “Daima zihnimde mi yaşıyor yoksa duygularımı da deneyimleyebiliyor muyum?”, “Dünyayla ve ruhumla olan bağlantım kopuk mu?”, “Hayatımın bir amacı var mı? Amaçsız mı yaşıyorum?” gibi sorular ve bu sorulara verilen cevaplar ile çakranın dengede olup olmadığına dair sezgisel yanıtlar bulunabilir.

Her çakra, evrende frekansları oluşturan farklı titreşimlere sahip. Taç çakra frekansı, bireyin kolektif bilinç ile bağlantı kurmasına yardımcı olur.

Ancak taç çakra için en önemli ses, sessizlik olarak kabul edilir ve tam sessizlik halinde birey uyanmaya başlar. Taç çakrayı dengelemek üzerine kullanılan araçlar ise kendi sessizliğinde evrene kulak vermeyi keşfetmeye yardımcı olur. Bu bağlamda meditasyon, dua etmek, nefes çalışmaları, yoga, taç çakrayı dengeleyen değerli taşlar ve renkleri taşımak araç olarak kullanılabilir. Mor ya da beyaz renkte kıyafetler giyilebilir. Ametist, kaya kristali ya da kuvars gibi doğal taşlar taşınabilir. Taç çakranın manifestosu “Evrenle bir ve bütünüm.” cümlesi çakra çalışmalarının içine dahil edilebilir, günlük hayatın içinde sıklıkla tekrarlanabilir. Taç çakranın mantrası olan AUM (OM) yüksek sesle söylenebilir. Bu araçlar kullanılırken sessizliğe yer açmak, sessizliğin sesini dinlemek ve onu deneyimlemek oldukça kıymetli. Tepe çakrasının dengelenmesi için anda kalarak zihnin akışında geçip giden düşüncelere yalnızca tanıklık etmek önemli. Bu tanıklık için yapılabilecekler arasında öncelikli olarak nefes çalışması (pranayama) ve meditasyon yapmak yer alır. 

TAÇ ÇAKRA DENGELEME MEDİTASYONU

Tepe çakrasının dengelenmesi adına yapılabilecek tepe çakra meditasyonu için omurga dik ve gözler kapalı bir şekilde rahat bir oturuşa geçilir. Meditasyona geçmeden önce dönüşümlü burun nefesi (nadi shodhana) ya da ateş nefesi (kapalabhati) teknikleri uygulanabilir. Bu nefes teknikleri sayesinde meditasyona geçiş kolaylaşır. 

Rahatlayan beden, sessizliğin içinde bir boşlukta süzülmeye başlar. Bu boşluk; meditasyon uygulayıcısının merkezi, enerji merkezlerinin derinliği olarak tanımlanabilir. Tüm çakralar çalışmaya ve birey evrenle bir bütün oluşunu hissetmeye başlar. Meditasyonun bu kısmı, bireyin her şeyin başladığı ve sona erdiği o sonsuz döngünün içine girdiği aşama olarak tarif edilebilir. Fizik, zihin ve ruh; saf farkındalık, yüksek benlik ve kolektif bilinç ile tanışır. Kendisinin evrenin bütününü oluşturan parçalardan biri olduğu hatırlar.

Dik oturun, gözlerinizi kapayın ve meditatif bir faza geçin.

Rahatça nefes alıp verin ve bütün bedeni gevşet.

Dikkatinizi kök çakraya yönlendirin ve kırmızı renge odaklanın. Kırmızı ışık benliğinizi doldursun.

Bedeninizin içindeki, hiçbir şeyin değişmediği, her şeyin sessiz ve sakin olduğu kutsal boşluğa girin.

Burası bedeninin derinliklerinde ve tam merkezinizde. Dönen çakraların tam göbeğinde. Bu merkez kök çakradan tepe çakraya kadar uzanır. Dünyayı cennete bağlar. Sizi yaratana bağlar.

Bu noktaya ulaştığınızda bildiğiniz her şeyin sonuna gelirsiniz. Toprak, su, ateş, ether, ışık var olan her şey biter. Enerjinin hareketi yoktur, sadece şekli ve formu olmayan saf farklılaşmamış enerji vardır. Hepimiz bu noktadan köken alırız, bunu çok iyi biliriz ama unutmayı tercih etmişizdir.

Ruhunuzun evrensel enerji ile birleşmesine izin verin. Hiçliğe dalın, yıldızların ötesine geçin, çemberi tamamlayarak, merkezde huzur içinde bir hayat sürün.

İlahi okyanusun bir damlası olduğunuzu bilin. Hareketsiz kalın ve Tanrı’ya adanın.

Sevgilerimle…

Günün sözü: Bazen zorlamamak lazım; gideni, olanı biteni….