Ne demişti ünlü yazar Umberto Eco?
“Modern Üniversiteler, işsizlik probleminin kamufle edildiği park alanlarıdır.
Tarihte ilk defa insanlar 30 yaşına kadar eğitim görüyor.”
Bence kısmen haklı.
Hele ki bizim ülkemizde.
“Üniversite mezunu demek yarı işsiz demek”
Bak şöyle bir etrafına!
Atanamayan öğretmen pazarda “biber” satıyor.
İşletme yüksek lisans mezunu domates tarlası sürüyor.
3 dil bilen mütercim tercümanın durumu daha iyi.
Barda garson. 
Neyse! 
Onlar şanlıları.
Sınıf arkadaşlarının yarısı günlerini evde iş ilanı takip ederek geçiriyor.
Harçlığı hala emekli babasından alıyor.
Allah yazdıysa bozsun.
Üzülme canım.
Koca memlekette hiç mi iş yok?
Bulurlar yakında bir şeyler.
Daha dün internette gördüm.
Kaynakçı aranıyor mesela.
Ahcı. Tekstil ara elemanı. Makineci. Tamirci.
Girip çalışsınlar efendim.
Nasıl çalışsınlar mesela?
Makine mühendisi oto tamir etsin.
Tekstil mühendisi makineci olsun
Gazetecilik okuyan kız da fotografçının birinde düğün çeksin.
Eee adam genetik mühendisliği okumuş.
Hımm.
Okumasaydı canım. 
Ona biz nereden iş bulalım.
Eee maaş?
Asgari ücret.
Sigorta ilk aylarda yok.
Yol yemek bakarız. 
Bi başlasın bakalım.
Az değil mi?
Eee bunlar da iş beğenmiyor canım.
Otursunlar o zaman evde.
İşin şakası bir yana.
Onların da ailelerinin de hayalleri vardı.
Kimi babası gibi öğretmen, kimi mühendis olacaktı.
Aslında teknik olarak oldular da.
Ama yanlış zamanda yanlış mekanda.
Okuma yazma bilmeyenlerin müteahhitlik yapıp, köşeyi döndüğü, 
ilkokul mezunlarının belediye başkanı hatta vekil olduğu memlekette 
onlar dirsek çürütüp, kafa patlatarak diplomalarını aldı.
Ama diploma her şey değil işte!
Üniversite tercihlerinin netleştiği bugünlerde gençler ve aileleri çok dikkatli olmalı. 
AVM’nin üs katında kurulan üniversiteden, apartman dairesinde çalışan fakülteden uzak dursunlar mesela.
Sadece para kazanacakları değil, yaparken mutlu olacakları meslekleri seçsinler.
Ve kim ne derse desin.
Asla unutmasınlar. Üniversite bir kültürdür. O kültürü alabilecekleri yerlere gitsinler.
Yolunuz açık olsun.