Hiç kupon biriktirdiniz mi? 90' lı yıllarda gazetelerin kupon vermesi bayağı yaygındı. 30 kupon karşılığı tabaklar, tencereler hatta televizyon bile alınırdı. Gazetelerin amacı tirajlarını artırmaktı ama kimi alıcılar gazeteyi okumazdı bile, kuponu keser, bir ay boyunca biriktirir, sonra uzun kuyruklara girer, kuponlarını tahsil ederdi. Hatta bu o kadar ilerledi ki tahsil edilenlere evlerde yer bulunamaz oldu.

Mutfağınızda kupon karşılığı alınan tabaklarınız var mı bilmiyorum ama eminim biriktirdiğiniz başka kuponlarınız vardır.  Duygu kuponlarından söz ediyorum.

Benim var, ya sizin?  

Yalnız yaşamıyoruz, yaşamamalıyız da zaten. Sürekli bir iletişim içindeyiz, eşimizle, çocuğumuzla, patronumuzla, komşumuzla. Gülümseyerek                ' akşama bir şeyler yapalım mı?' önerinize 'of yaa, daha akşama çok var, bakarız ' yanıtı gelirse ve gülümsemeniz donup kalırsa yüzünüzde, hangi duygunuzu kupon olarak atarsınız yüreğinizin cebine?

Arkadaşınıza telefon ettiğinizde 'canım sıkkın, buluşalı..' daha siz cümlenizi tamamlamadan ' şimdi konuşamam, çok işim var ' yanıtını verip telefonu pat diye kapatırsa zihninizin cebine bir kupon daha atar mısınız? Peki, yüreğinizde, zihninizde biriktirdiğiniz kuponların ağırlığı size ne yapar? 
Önce neden kuponları zihnimizde biriktiriyoruz, ona bir bakalım. Kimimiz karşımızdaki kişiyi üzmemek, sorun yaratmamak, kimimiz de çocukken duygularımızı ifade etmemek gerektiğini öğrendiğimiz için olabilir.  Bazen de güvenemeyiz kendimize, zayıf görünmek istemeyiz, utanırız, yargılanmak istemeyiz, durumun değişmeyeceğine inanırız, tartışmaktan kaçınırız.  

İyi de zihninizde biriktirdiğiniz bu kadar kuponla ne yapacaksınız, kimden tahsil edeceksiniz?  Kapıda sizi gülümseyerek karşılayan eşinizden mi, sarılmak için koşan çocuğunuzdan mı? Hiç tanımadığınız sadece sizinle yolu kesişen birinden mi?  Yoksa kendinizden mi?

Evet, çoğunlukla kendimizden tahsil ederiz kuponları. Kendimizden tahsil ettiğimizde neler yaşarız, bakalım mı? Stres, öfke patlamaları, ağlama krizleri, aşırı yemek yeme ya da hiç yememe, hayata küsme.. Hepsi ya da biri, aslında tercihimiz hiçbiri.

Kendimizden tahsilata başladığımızda neler oluyor bedenimizde, hatırlayalım. Beynimizin en eski bölümlerinden olan limbik sistemin amigdala bölümünde alarm çalar, savaş ya da kaç tepkisi tetiklenir. Önce vücut kasları gerilir, vücut kimyasalları salgılanır, enerji patlaması yaşanır, kalp atışı, solunum hızlanır, kan basıncı artar. Bu metabolik değişimlerin zararı büyük: sindirim sorunları, uykusuzluk, artan kaygı, depresyon, yüksek tansiyon, egzama ve kimi zaman da kalp krizi.. 
Ne yapmalıyız? Birkaç öneri.

Kesinlikle kupon biriktirmekten vazgeçin.  Bunun için de önce düşünce sisteminizi değiştirin. Çünkü duygular düşüncelerle şekillenir. 

Derin bir nefes alın, duygularınızı bedeninizde hissedin. Karşınızdakine 'ben ' kelimesini kullanarak hissettikleriniz söyleyin. 'Üzgün hissediyorum duyduklarım için' deyin.

Karşı tarafı suçlamayın, onu da dinleyin. O anki duygularınızı açıkça, samimi bir şekilde anlatın.

Bazen duyguları gizlemek normaldir ama bu bir alışkanlığa dönüştüyse, bunu hep yapıyorsanız, duygularınızı ifade etmeyi öğrenmek için bir uzmana başvurmalısınız.

Siz siz olun kupon kesmeyin, çünkü zihninizde biriktirdiğiniz kuponların tahsilatından tabak, tencere ya da   kitap almazsınız, sağlığınızı verirsiniz.

Kolay gelsin.