Dünyada hiç alışık olmadığı günler yaşanıyor. Birçok kişinin en başında ‘Nasılsa bizi ilgilendirmez’ diye baktığı virüs Çin’den İran’a, İran’dan Avrupa’ya derken hem ülkemize hem de tüm dünyaya yayıld...
Dünyada hiç alışık olmadığı günler yaşanıyor. Birçok kişinin en başında ‘Nasılsa bizi ilgilendirmez’ diye baktığı virüs Çin’den İran’a, İran’dan Avrupa’ya derken hem ülkemize hem de tüm dünyaya yayıldı. Tüm dünya devletlerinin aldığı önlemlerle sınırlar kapatıldı, ulaşım sınırlandı ve insanlar zor da olsa evlere kapatıldı.
Sokağa çıktığımızda maske ile dolaşan, birbirinden mümkün olan en uzak mesafede yürüyen insanları her gördüğümde yaşananların gerçek olduğunu, şaka olmadığını düşünerek hala zihnimi zorlayarak duruma inanmaya çalışıyorum. Bilim kurgu filmlerinin senaryosunu aratmayacak günlerin ne zaman biteceğine dair net bir öngörü yok. Uzmanların bir kısmı sürecin 2-3 yıl sürebileceğini, bazıları ise 2-3 ay sonra yavaştan da olsa normalleşme sürecinin yaşanabileceğini söylüyor.
Her gün erken saatlerde işe kalkıp gitmeye alışık olup da ‘Evden çalışsak da işe gitmek zorunda olmasak’ gibi sözlerin geçen 2 haftanın ardından ne kadar da sıkıcı olduğu konusunda birçok kişi hemfikir oldu. Sosyal medyada en çok paylaşılan konulardan biri de korona virüs korkusunun bitmesinin ardından insanların yapmak istediği şeyler oluyor.
Kimisi seyahate çıkmak istiyor, kimileri bir türlü göremediği arkadaşını, ailesini, eşini-dostunu ziyaret etmek istiyor. İnsanları zorla evde tutacak bu garip süreç hepimize aslında ne kadar da özgür olduğumuzu hatırlattı sanırım. Parkta birkaç saat vakit geçirmek, deniz havası almak için sahile çıkmak, market rafları arsında özgürce bakınmak, çoluk çocuk pikniğe gitmek aslında ne kadar büyük bir lüksmüş…
Sınırların kapandığı, tüm seyahatlerin sınırlandığı şu günlerde sokağa çıkabilmenin bile ne büyük bir nimet olduğunu anlayabilmemiz şart. Her şekilde önce sağlık gelir ama sokakta yürümek bile ne kadar büyük bir şeymiş diye dua edip, halimize şükretmemiz gerekiyor.
BUNDAN SONRASI…
Korona sürecinin sonrasını görebileceklere bazı önerilerim olacak. Şu virüs salgını ortadan kaybolup özgürce sokaklara çıkıp, sevdiklerimizle görüşmeye başlayabilirsek eğer; öncelikle sevdiklerimizin kıymetini bilip nefes alabilmenin, sokağa çıkabilmenin kıymetini anlayalım.
Gereksiz yere kırgınlıkları, birbirimizi anlamamakta ısrarcı olmanın ne kadar saçma olduğunu fark edelim. Her şeyden öte temiz hava alabileceğimiz, yürüyüşe çıkacağımız günlerde dünyanın hızla eski kötü, karanlık, tüketim çılgınlığı ile dolup taştığı o anlara dönmemesi için elimizden geleni yapalım.
Korona sürecinde birçok ağır sanayi kuruluşu kapılarını kapatıp çalışanlarına zorunlu izin vermişti. Özellikle Çin’den gelen uydu görüntüleri ile ağır sanayi kuruluşlarının çalışmalarına mola vermesiyle dünyanın kısa süre içerisinde kendini toparladığı, derelerin, denizlerin doğal döngüsüne girdiği, Venedik’te yunusların, balıkların görüldüğü o görüntüleri birçoğunuz görmüşsünüzdür.
Dünyanın sadece bize ait bir yer olmadığını, dünyanın birçok canlıyla birlikte yaşadığımız bir yer olduğunu bir kez daha hatırlayıp eski döngüye aynı şekilde başlamayalım.