' Asgari ücretliyim abi ya, biraz indirsen. '
'Fiş almazsam kaça olur? '
'Yol parası kalsın bari, biraz indirsen de alsam. '

Gelenektendir pazarlık yapmak, indirim istemek. Önce seçer, göz ucuyla  etikete bakar,  sonra başlarız pazarlığa,hayatlarımızın olmazsa olmazıdır. Yapmayanımızın sayısı azdır. Buna o kadar alışmışızdır ki ilişkilerimizde kendimizden, başkalarından veya durumdanindirim yaparız. Nasıl mı? Önce kendimizden yaptığımız indirimlerle başlayalım. Duygularımızdan, düşüncelerimizden, bedenimizden, becerilerimizden, bilgimizden indiririz, kendimizi küçümseriz. Hatta buna mütevazılık bile deriz.

-Asla yapamam (sürekli yapsanız bile)                        

-Hiç bilmiyorum, sen daha iyi bilirsin (daha iyi bildiğiniz den emin olsanız da)                                         

-Üzülecek, kırılacak bir durum yok, ne demek (içinizde fırtınalar kopsa bile)

Eşimizden, çocuğumuzdan, dostlarımızdan, tanıdığımız tanımadığımız herkesten indiririm yaparız.

-Sen anlamazsın, yaşın kaç başın kaç.                          

-Erkek/kadın değil mi, ne anlar, asla değişemeyecek.              

- Hep böyle, beceremez.'

Durumdan, olaydan indirim yaparız. Önemsemeyiz, ne olup bittiğini görmeyiz.

-Önemli değil, ben hepsini hallederim.      

-Oooo, biz ne sorunlar gördük, bunu mu halledemeyeceğiz            

-Çok içmedim, bana bir şey olmaz.

Peki neden yapıyoruz? Başkalarını, kendimizi,olayları neden küçümsüyoruz? Çünkü, varolan durumu korumak, konfor alanından çıkmamak,kendimizi güvende hissetmek isteriz, dengemizi bozmak, riske girmek istemeyiz. İndirim yaparken, karşı tarafa da bindirim yaparız yani abartırız.

KONFOR ALANI

Neler oluyor bize? Konfor alanımızda kaldığımızda,rahatımızı bozmadığımızda dopamin ve serotonin gibi kimyasallar salgılarız ve mutlu oluruz. Eğer konfor alanımızdan çıkarsak adrenalin ve glumat gibi kimyasallar salgılar, huzursuz oluruz. Çünkü beynimiz var olan durumu korumak ister, yani rahatına düşkündür. Var olan durumu ise öğrendiklerimiz, kaydettiklerimiz belirler.Peki var olan durumun. ne kadarı sizin tercihinizden oluşuyor? Ne kadarı anne/babanızdan, sosyal çevrenizden kültürünüzden geliyor. Yani bu sizin yarattığınız konfor alanınız değil, size dayatılan konfor alanı.

 'Hoşuma gidiyor, rahatım, seviyorum, böyle olmasını istiyorum, neden huzurumu bozayım, neden konfor alanımdan çıkayım ki' dediğinizi duyar gibiyim?  Ama yine de siz konfor alanınızdan bir çıkmayı deneyin derim. Eğer denemezseniz bilemezseniz, neler yaşayabileceğinizi, ne kadar mutlu olabileceğinizi. Zorlamazsanız kendinizi, bir süre sonra rahat olduğunuz alan daralacak sınırlı bir rutine girecek hatta sıkışıp kalacaksınız. Mutsuzluk saracak sizi.
Konfor alanınızdan çıksanız ne olur? Neler olmaz ki? Büyürsünüz, yeni beceriler öğrenirsiniz, yeni deneyimler yaşarsınız, gelecek için B, C planlarınız olur. Elbette başlangıçta biraz huzurunuz kaçabilir, adrenalin salgılayabilirsiniz. Ama yeni kazandıklarınız sizde pozitif öğrenmeyi başlatacak, yeniden serotonin salgılayacaksınız, hem de tahmininizden daha çok.

Peki nasıl yapacaksınız bunu?

    *Konfor alanından çıkmak için 'isteme' ve 'istememe' nedenlerinizin farkına varın.
    *Konfor alanınızdan çıktığınızda neler kazanacağınız konusunda netlik kazanın.
    *Kendinize şefkat gösterin, başaracağınıza inanın
    *Her zamanküçükten başlayın. Küçük adımlar atın. Hatırlayın motivasyonu eylem başlatır.

Şimdi nasılsınız? Kendinizden, başkalarından, ilişkilerinizden indirim yapmamaya var mısınız? Bugün konfor alanınızın dışına çıkmaya başlamak için neler yapacaksınız?

Kolay gelsin.