Dünyada turizm anlayışı her geçen gün değişiyor. Dünyayı kasıp kavuran pandemiyle birlikte kitlesel turizm anlayışı baştan aşağıya değişti, dönüştü. Büyük tur gruplarının yerini doğayı, kültürü, tarih...
Dünyada turizm anlayışı her geçen gün değişiyor. Dünyayı kasıp kavuran pandemiyle birlikte kitlesel turizm anlayışı baştan aşağıya değişti, dönüştü. Büyük tur gruplarının yerini doğayı, kültürü, tarihi yeme-içmeyi keşfetmek isteyen daha çok bireysel seyahat eden bir kitle aldı.
Instagram’da ya da herhangi bir sosyal medya platformunda tek bir kare fotoğrafın, bir videonun peşine takılıp seyahat eden bir kitle oluştu. Çadırını alıp doğayla baş başa zaman geçiren, kalabalıktan uzak yeni yerler keşfetmek isteyen kitle ağırlıklı olarak gençlerden oluşuyor. Gençleri ve yeni turizm anlayışını algılayamayan destinasyonların turizmden pay alma imkanı maalesef yok.
Ağustos ve eylül ayları ardı ardına yeni destinasyonları keşfettiğim İzmir’e çok az uğradığım bir dönem oldu. Önce doğu komşumuz Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni ziyaret ettim. Hemen ardından da 4 günden fazladır Türkiye’de gastronomi denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri olan Adana’dayım.
Adana kent merkezinde sosyal medya üzerinden gelen önerilere göre gezi rotamı oluşturup ağırlıklı olarak yeme-içme mekanlarını ziyaret ediyorum. Her uğradığım mekanda misafirlere olan yaklaşım, mekanların kendilerini sosyal medyada konumlandırmaları ve tanıtıma yönelik ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaları fazlasıyla hoşuma gitti.
Türkiye’nin dört bir yanından ciğer, kebap, şalgam, şırdan ya da bir tatlı yemek için Adana’ya gelenlerin muhteşem deneyimlerle şehirlerine döndüğüne eminim. Turizmin değiştiği dönüştüğü şu dönemde Adanalıların bu değişime ayak uydurduğuna tanık olmak harika.
İZMİR FARKI
İzmir’de yaşayan bir İzmirli olarak bizim de Adana’dan kalır bir yanımız olmamasına rağmen İzmir hala gastronomi turizminden yeterli olarak yararlanamıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın her bir köşesi onlarca gastronomik zenginliğe ev sahipliği yapıyor.
Başta haritalandırma olmak üzere Türkiye’de bir lezzetin peşinden gidip yeni tatlar keşfetmek isteyen nitelikli turiste devasa bir altyapı sunabilecek Kemeraltı’nı İzmirliler olarak bizlerin daha iyi pazarlaması şart.
TARKEM ve Kentimiz İzmir Derneği gibi odağına Kemeraltı’nı alan sivil toplum kuruluşlarının Kemeraltı ve İzmir lezzetleri konusunda atabileceği adımlarla Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın yılın her dönemi, günün 24 saati yaşayan ve misafir ağırlayan bir merkeze dönüştürülmesi lazım.
Adana, dört bir yanıyla bu alanda muhteşem bir işi başarmışken bizim de iyi örnekler üzerinden gidip İzmir’deki turizm hareketliliğini sonuna kadar değerlendiremiyor oluşumuz acı verici.
İzmir gibi tarih boyunca onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapan bir şehirde İzmir lezzetlerini keşfetmek isteyenlere özel turlar, özel rotalar hazırlayıp bu rotaları kentte yaşayanlar ve esnafla birlikte iyi bir şekilde anlatmamız pazarlamamız şart. İzmir’de tarih, doğa ve deniz, kum, güneş turizmine en iyi alternatiflerden biri gastronomi turizmi kuşkusuz. Umarım bu alanda kentin tüm dinamikleri harekete geçer kentimiz için faydalı olabilecek bu adımı hep birlikte hayata geçirebiliriz.