Dünya savaşlarının insanlık üzerindeki etkileri en kaba tanımla alt alta sıralansa, toplu ölümler, ekonomik buhran ve resesyon, üretimin durması ve gıda sıkıntısı şeklinde sonuçlar doğurduğu ile sıral...
Dünya savaşlarının insanlık üzerindeki etkileri en kaba tanımla alt alta sıralansa, toplu ölümler, ekonomik buhran ve resesyon, üretimin durması ve gıda sıkıntısı şeklinde sonuçlar doğurduğu ile sıralanabilir.
Dünyamızda pandemi yaşanmasaydı da yerine 3. Dünya Savaşı çıkmış olsaydı, ani ve acılı harp ortamı ile yüzleşmek, bittiğinde ise geriye her ne kalmışsa yaralarımızı sarmak ile uğraşıyor olacaktık!
Dünyada yaşanan en büyük krizlerin sonucu ortaya çıkan en büyük felaketler, yakın çağda üst üste 2 dünya savaşı olmuştu. 1948 sonrası liberal ekonomi önderliğinde hızla gelişen dünya “emtia” dediğimiz hammaddeleri hızla tüketmek üzerine şekillenmiş, dünya varlıklarının kısıtlı stoklarına göz dikerek acımasızca varlıklarımızı yok etmeye koyulmuştu. Normal şartlarda dünyamız, yiyeceğimizden çok daha fazlasını üretebiliyor, ancak israf öyle bir kültür yarattı ki, bilim insanları bu süratteki tüketime 8 tane daha küre potansiyelimiz olsa dahi yetmeyeceğini öngörüyor. Pandemi hızını kesmiş ve normalleşme sürecine başlandığı şu günlerde, birçokları belki de farkında olmadan, belki vahameti kavrayamadıkları için veya sadece iyimserlikle, eski düzenin çarçabuk geri geleceğini, olanların bir çırpıda unutulacağını iddia ediyorlar. Salgının analizi elbet ki çok daha fazlaca veri gerektirir. Ortada henüz pandemi bilançosu yok. Batan şirketlerin, batacak sektörlerin, resesyona giren ülkelerin, ekonomideki çöküşün etkileri bütünüyle gün yüzüne çıkarılmadı bile. Yaşadığımız bu pandemi dünyada yüzyıllar içinde olmuş geçmiş salgın hastalıklar yanında aslında oldukça küçük hacimli, çok daha az ölümcül bir salgın hastalıktı. Ancak bugüne kadar geliştirdiğimiz bilim ve teknikler, gelişmiş tıp, hastane, doktor ve ilaç kapasitesi, yoğun bakım üniteleri, diğer büyük ölümcül salgınlara oranla bu kadar küçük bir olayda dahi, çaresiz, hazırlıksız ve son derecede yetersiz kalmıştı. Büyük, güçlü, gelişmiş batı devletleri, halka evlerinizden çıkmayın, hastanelere gelmeyin çağrısında bulundu. Birçok hasta sokaklarda parklarda yatırıldı. Alelacele kurulan sahra hastaneleri yetersiz kaldı. Birçok insan hiçbir tıbbi yardım almaksızın öylece ölüme terkedildi.
Tecrit önlemi salgını hafifletmek üzere kondu ancak azami hijyen koşullarında yaşamanın insanoğluna oldukça olumsuz etkileri de kaçınılmazdır. Bağışıklık sistemleri insanların yeni ve başkaca hastalıklara mukavemetini ortadan kaldıracak, onları çok daha savunmasız bırakacak! Belirttiğimiz üzere, tüm veriler incelenmeden bilanço ve analiz yapılamayacak. henüz pandemi efekti ile açığa çıkacak kriz başlamadı ya da henüz tam olarak hissedilmedi demek çok daha doğru olur! Çünkü pandemi bütünüyle kurduğumuz, kurguladığımız sistemi, son iki yüz yıl devam etmekte olan dünya düzenimizi sorguladı. Bu sorgulama ancak üçüncü bir dünya savaşı ile bu ölçekte yaşanabilirdi. Naif algı ve iyimser bakışın aksine, kendimizi 3. Dünya Savaşı’ndan geçmekteyiz gibi görmek, yenidünya düzenine acilen adapte olmamız gerekeceğini hatırlatmak isterim.
Bu düzenin mottosu kesinle ‘sadeleşmek’ ve mümkün olduğunca süratle ‘doğaya dönmek’ olacaktır!