Hayat, pek çoğumuz için bir denge oyununa benziyor; cüzdanımızdan para çıkarken, bize kalan ise sadece hesap pusulası... Ekonomi deyince aklımıza genellikle karmaşık terimler ve büyük rakamlar gelse de asıl gerçek şu: Ekonomi, çoğumuzun her gün cebelleştiği, tatlı bir stres kaynağı. Bugün hayatın ekonomik çetrefillerinin içine birlikte dalalım istiyorum sevgili okurum… Belki seninle birlikte bir çıkış yolu bile bulabiliriz…

Her market ziyaretimiz bir ekonomist gibi hissettiriyor, değil mi? Yani, cips fiyatının geçen hafta 25 TL, bu hafta ise 30 TL olması nasıl bir planın parçası olabilir? Belli ki enflasyonun bir numaralı stratejisti, market reyonları! Market arabasını doldururken, karton kutular içindeki fiyat etiketleri gözümüzü kanatıyor. Bir an için kendinizi borsa spekülatörü gibi hissediyorum kendimi. “Bugün süt alacağım ama belki yarın fiyatı daha da artacak, ne yapsam?” diye kara kara düşünüyorum. Hele de şarküteri reyonunda düşünceli düşünceli birini görürseniz itiraf ediyorum kardeşlerim o benim… Geçtiğimiz gün sucuklara elim gitti gitti geldi… Bir kilo sucuğun fiyatının 500 liradan başladığını biliyor musunuz? Bilenler iyi, bilmeyenler çoktan o sahillerden ümidini kesti… 

‘KARA DELİK’

Kredi kartı, finansal süper kahramanımız gibi gözükse de aslında küçük bir kara delik! "Biraz borç, biraz faiz" derken, cüzdanınızda döngüye giren rakamlar hayatımızı zorlaştırıyor. Kredi kartınızın limitine baktığınızda, bir anda kendinizi galaktik bir görevde gibi hissedebilirsiniz. “Bu kadar harcamayla galaksi turu yapabilirim” düşüncesiyle, en son yapılan alışverişleri hesaplamaya çalışmak da cabası. Tasarruf etmeye çalışmak, finansal bir arkeolog olmayı gerektiriyor. "Bu indirimli ürünü alırsam, büyük bir tasarruf sağlamış olurum" diyerek, gereksiz şeyleri almak da bir çeşit tasarruf stratejisi mi? Belki, ama kesinlikle cebinizi boşaltacak bir strateji. Her tasarruf planı, bir başka alışveriş tuzağıyla karşılaşıyor. Tasarruf yaparken “Ne almadım ki?” düşüncesiyle dolu bir alışveriş listesi, hepimizin yaşadığı bir durum!

Evde yapılan her türlü harcama, ekonominin göz önündeki gerçek yüzü. Çamaşır makinesinin bozulması, dolapların kapaklarının sıkışması ya da “Buzdolabını neden bu kadar sık açıyorum?” gibi sorular, ev ekonomisinin mütevazı birer parçası; en azından bizim evde öyle. Evde bir şeylerin eksik olduğunu fark ettiğinizde, ev bütçesinin dengesini sağlamak için “Biraz borç alayım, belki sonra öderim” düşüncesi çarpıyor kafanıza.

Sonuç olarak, ekonomi yaşamın her alanında kendini gösteriyor. Her gün küçük ekonomik savaşlar veriyoruz ve bazen kazanan biz, bazen de cüzdanımız oluyor. Yani, hayatınızda ekonomik dengeyi bulmak için kendi stratejinizi oluşturun ve küçük finansal savaşları kazanın. Kim bilir, belki de sonunda bir gün ekonomik dengeyi sağlarsınız ve cüzdanınız sizin en yakın dostunuz olur! Ya da ne bileyim; iyi bir çocuk olursanız belki siz de şirinleri görebilirisiniz!