Bu aralar eldekini yetirememe, yettirse de artıramama sorunlarıyla baş etmeye çalışıyorum. Yahu ne yapsam olmuyor, olmadıkça da bende bir bunalış bir isyan… Geçen gün bu sorunu anlatınca arkadaşım döndü ve dedi ki bana ‘Seni kıtlık bilinci bu kadar yoran…’ Peki ya ne bu kıtlık bilinci? Başımıza şimdi de bu mu çıktı?
Kıtlık bilinci, sanki cebimizdeki bozuk paraların sayısını azaltmak için yarışan bir hırsız gibi; düşüncelerimizde dolanan “Bu bana fazla” veya “Yeterince iyi değilim” gibi cümlelerle yaşamımıza konuk oluyor-muş. Yani biraz kodlarımıza işlemiş bir kavram… Bundan kurtulmak için de bazı şeylere ihtiyacımız varmış. Boş durdum mu, hayır. Araştırdım… Buyurun işte öğrendiklerim:

“Kıtlık bilincinden kurtulmak için öncelikle, hayal gücümüzü bir patlama gibi serbest bırakmalıyız. Zihninizde bir zenginlik tablosu oluşturun. Kendinizi hayal edin; cüzdanınızda paralar uçuşuyor, etrafta gülümseyen insanlar, belki de dans eden tavuklar! Evet, yanlış duymadınız. Görselleştirme, zihnimizdeki kısıtlamaları aşmanın en eğlenceli yolu. Bu süreçte, sadece kıtlık bilincini kırmakla kalmaz, aynı zamanda içsel mutluluğunuzu artırarak stres seviyenizi de düşürebilirsiniz. Unutmayın, dans eden tavuklar, kıtlık bilincinin kapısını çalmayı unutur!” diyor uzmanlar…

“Bir diğer harika yöntem ise kendinize küçük ödüller vermek! Tamam, bu bir dondurma almak kadar basit olabilir. Ama gelin, biraz daha eğlenceli düşünelim. Hedefinize bir adım daha yaklaştığınızda, kendinizi bir şampanya şişesi patlatarak kutlayın (tabii ki gerçek bir şampanya alkolü tercih etmiyorsanız, gazoz da olabilir!). Bu küçük kutlamalar, zihin sağlığınızı beslerken aynı zamanda kahkahalarla dolu anılar biriktirmenizi sağlar. Örneğin, bir gün boyunca sağlıklı beslendiyseniz, akşam yemeğinde en sevdiğiniz pizzayı sipariş etmekte sakınca yok! Kendinizi ödüllendirdiğinizde, başarılarınızı pekiştirmiş olursunuz ve kıtlık bilincine karşı bir zafer kazanırsınız.

Her gün minnettarlık duymak, kıtlık bilincinin kapılarını aralamanın diğer bir yolu. Ama bu sadece klasik “Şükürler olsun!” demekle bitmiyor. Gülümseyerek, sahip olduğunuz şeyler için “Yahu, ben bunların değerini biliyorum!” diyerek dans etmeye başlayabilirsiniz. Bir dostun gülümsemesi, güneşin parlaması ya da belki de sadece buzdolabınızın içindeki dondurma – bunlar hayatın küçük hediyeleri. Şükredin, çünkü bu küçük eylemler, zihin sağlığınıza sihirli bir dokunuş yapar!”
Aslında bu kadar basitmiş hayatın şifresini çözüp yanlış gidenleri yoluna koymak… E, biz de bunları boşuna araştırmadık. Bilmem, belki yararlanırsınız belki de işinize yarar. Tabii sonra da beni hatırlarsınız…

Ve son olarak, kıtlık bilincinden kurtulmak için hayatınıza zenginlik katmayı unutmayın. Bu, yalnızca maddi şeylerle sınırlı değil; yeni deneyimler edinmek, yeni insanlar tanımak ve yeni hobiler denemek gibi manevi zenginlikler de oldukça değerli. Belki de uzun zamandır yapmak istediğiniz bir aktivite vardır; salsa dansı, seramik yapımı ya da belgesel izleme maratonu! Kendinizi bu tür şeylerle şımarttığınızda, kıtlık bilincinizin kapılarını ardına kadar açmış olacaksınız.