Her şeyi çocuk yaşta öğreniyoruz: Konuşmayı, yürümeyi, oyun oynamayı, sevmeyi sevilmeyi; şiddeti, nefreti ve zorbalığı… 

Her şeyi çocuk yaşta görüyor, öğreniyor ve uyguluyoruz. Evet, DNA var, bazı kodlar var, genler var ama ben her bebeğin bir melek olarak doğduğuna, beyaz kanatların zamanla kirlenip karardığına inanmak istiyorum tüm kalbimle… Bence biz nefreti bir şekilde öğreniyoruz, diğeri çünkü bana kaldıramayacağım kadar çok korkunç geliyor. 

İşte, bu çocuk yaşta öğrendiğimiz nefret, şiddet ve zorbalığı ilk kime mi uyguluyoruz: Ne yazık ki kendimizden güçsüz gördüğümüz ya hayvanlara ya da akranlara… Bugün o yüzden bu zorbalığı konuşmak istiyorum. Can dostlarımız zaten bu dünyanın sessiz kulları, onlara nasıl kötülük yapıldığını, yapılabildiğini anlamıyorum. Eğer böyle bir durum varsa ve tespit ederseniz hemen müdahale edip gerekli tedavilerin uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu akran zorbalığı için de geçerli. Eğer çocuğunuzun bu tarz şiddet ve nefret eğilimi varsa bence acil müdahale şart ve hayati önem taşıyor.
Ben bugün biraz karşı tarafa geçip ‘Zorbalananlar’ tarafından bakmak istiyorum. Akran zorbalığı, çocukların ve gençlerin karşılaşabileceği en zorlayıcı durumlardan biri. Bu tür bir sorunla başa çıkmak, yalnızca çocuklar için değil, aileler için de duygusal ve psikolojik açıdan büyük bir yük. Aileler, zorbalığın zararlarını en aza indirmek ve çocuklarını korumak için proaktif bir tutum benimsemeli. Bu süreçte en önemli adım, çocuğunuzla açık ve güvenilir bir iletişim kurmak. Bence çocuklar, yaşadıkları zorbalığı anlatırken kendilerini rahat hissetmeli. Bu yüzden, onları dikkatle dinlemek ve yargılamadan, sakin bir şekilde duygularını ifade etmelerine izin vermek çok önemli.

DÜZENLİ KONUŞMA

Aileler, çocuklarının sosyal çevresini ve okul ortamını yakından takip etmeli. Çocuklar, bazen zorbalığa uğradıklarını ya da başkalarına zorbalık yaptıklarını gizleyebilirler. Bu yüzden, okulda yaşananlar hakkında düzenli konuşmalar yapmak, onların sosyal ilişkilerini anlamak ve gerektiğinde müdahale etmek için önemli. Ayrıca, çocuklara kendilerini nasıl savunacaklarını öğretmek de ailelerin bir görevi. Ancak bu savunma fiziksel bir tepki değil, duygusal ve sözlü bir güçlendirme üzerine olmalı. Kendine güvenen, duygularını açıkça ifade edebilen çocuklar, zorbalığa karşı daha dirençli olabilir.

Aileler aynı zamanda, öğretmenler ve okul idaresi ile iş birliği içinde olmalı. Çocuklarının yaşadığı sorunları yalnızca evde çözmeye çalışmak yerine, okulun da desteğini almak, zorbalığın daha geniş bir çerçevede ele alınmasını sağlar. Çocuklar okullarında güvenli bir ortamda olduklarını hissetmeli. Okulda zorbalıkla mücadele politikalarının varlığı ve bu politikalara sıkı sıkıya bağlı kalınması, çocuklara zorbalıkla başa çıkmada güç verecektir. Akran zorbalığı ile mücadelede en güçlü silah, sevgi dolu ve güven verici bir aile ortamı. Çocuklara zorbalığın, kimsenin hak etmediği bir davranış olduğunu ve bu tür durumlardan çıkış yolu olduğunu göstermek, onların hayat boyu karşılaşabilecekleri zorluklara karşı daha güçlü bireyler olmalarını sağlar.