Yaşadığımız çevre, evlerimiz, mahallelerimiz, köylerimizin yaşam kalitesini, sağlığını, emniyetini ilgilendiren, en önemli birim yerel yönetimlerdir. Birey ile doğrudan temasta olan, aynı yollarda yürüyen, aynı atmosferi soluyan, bir yangın veya deprem felaketi olsa aynı derecede canı yanacak olan yönetici yerel yöneticidir. Kamu düzenini tesis eden insanların arasında bireye en yakın, ulaşılabilir olan kurumlar yerel yönetim kadrolarıdır. Muhtarlar, azalar, kaymakamlık ve kaymakamlığa ait müdürlükler, ilçe belediyeleri yerel yönetimin temel taşlarıdır. Yaşam alanlarımızın şekli şemali, düzeni, sürdürülebilirliği, emniyeti, kamu düzenini tesis eden kanun ve yönetmeliklerin uygulayıcıları temel olarak bu kadrolara aittir. Ancak bilişim teknolojilerinin de katkısı ile yerel yönetimlerin bu icra makamları, günümüzde, çok daha popülist ve konformist yaklaşımlar içine girmişlerdir. Bu durumu açıklamak için icra makamı tanımına değinmek gerekir. Toplum düzenini sağlayan, üç ana dal yasama yürütme ve yargıdır. Yasama yetkisinin en yüksek makamı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Yürütmenin başında seçilmiş hükümet yer alır. Yargı tüm hukuk düzenini sağlayan birimdir. Bu üst kurumların Anayasa, hukuk ve uluslararası anlaşmalara uygun tesis ettikleri sisteme Hukuk devleti denir. Hukuk devletinde işleyişin doğru olup olmadığını inceleyen en alt bağımsız birim Cumhuriyet Baş Savcılıklarıdır. Yasaya karşı yapılan işler hakkında Savcılık makamına geniş yetki ve sorumluluklar verilmiş, kolluk kuvvetleri ile düzeni tesis edecekleri genişletilmiş haklar tanınmıştır. Bir bölgenin yaşamını ilgilendiren sevk ve idaresinde ise tüm üst kurallara uygun şekilde yaşamı düzenleyen icra makamı ilçe belediyeleridir.

MEVCUT YASALAR

Mevcut yasaların o ilçede uygulanmasını sağlamaktır. Kurucu ilkelere, anayasaya, kanunlara uygun ancak aynı zamanda, bulunulan bölgeye uyumlu yasal düzenlemeler yapmak, yasaların ve düzenlemelerin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek, uygulanmasını sağlamak, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluğundadır. Bu amaçlara dair belediyelerin kendilerine bırakılmış bütçeleri, çeşitli müdürlükleri, meclis kararları kullanılır. Yasada belirtilen iş ve işlemleri yerine getirmek o ilçenin belediyesinin görevidir. Bahsettiğimiz popülist yaklaşım, yerel yönetimlerin yasaya uymak, gereği neyse yapmak yerine, o bölgenin popülasyonunun genel geçer beklentilerine göre hareket etmeyi seçerek, çoğunluğun sempatisini kazanmasıdır. Özellikle sosyal medya yönetimini de etkili kullanarak, kendilerini ilçe idaresinden çok sanki o bölgeye ait bir film yıldızına dönüştürmeleri söz konusu olmuştur. Örneğin, çalışan kesimin azınlıkta olduğu, emekli, orta gelir düzeyinin üstünde standartları bulunan sayfiye ilçelerinde bu durum daha fazla göze çarpmaktadır. Genel yoğunluğa uygun etkinlikler, sosyal faaliyetler tertiplemek, konserler düzenlemek, bu etkinlikler arasında bolca resim çekilip halkın ne denli takdirini topladığını gösteren görseller hazırlamak, bir nevi algı yönetimi yapmak, iyi bir yönetim sergilemek değildir. Ne var ki, giderek daha büyük açmaza giren kamu düzeninde, işini yapmayan veya yanlış yapan ve hatta suç işleyen yöneticilere dahi bir nevi dokunulmazlık süregeldiğinden, yaratılan bu algının tüm uygun zemini de oluşturulmuş olmaktadır. Yani eğer ki, yasama yürütme ve yargı birimleri, siyasetten ve sermayeden bağımsız hareket edebilse, hukuk sistemi herkese eşit mesafede durmayı başarabilse, geniş yetkilerle donatılmış savcılık makamları görevlerine uygun şekilde hareket kabili ile donatılsa, bahsettiğimiz film yıldızı yöneticiler bu rahatlıkta algıya yönelik davranmakta, hatta günlerini gün ederek eylenmeye devam edemezler.