ABD Başkanı Biden, TV’de Donald Trump karşısındaki kötü performans sergiledikten günler sonra dikkat çeken bir itirafta bulundu: “Tartışmadan kısa bir süre önce dünyayı birkaç kez dolaşmaya karar verdim, ekibimi dinlemeyerek Trump’ın karşısına çıktım. Sahnede neredeyse uyuyakalıyordum.”

       Vallahi, göze son derece batan halleriyle ilgi odağına dönüşen Biden dünyayı dolaşmaya çıksaydı ne olacaktı yani? Bu kez de “uyurgezer” ve düşer-kalkar” halleriyle gündeme gelecekti…  Amerikan teknoloji efsanesi Elon Musk bile ona dair nasıl bir göndermede bulundu? “Birkaç yıldır Amerika’da Başkan yoktur!” Biden ise “ilahi bir emir almadan seçime katılma kararımdan vazgeçmem” diyor…

       Dünya kamuoyunun gözleri önünde sergilenen çeşitli yaşlılık manzarasıyla dikkati çekmekte olan Biden, sonbahardaki Başkanlık seçimine katılma kararlılığını inatla açıklarken, son dakika Beyaz Saray’dan gelen açıklama: “Her an Başkanlık adaylığından çekilebilir.” yanıtı… Aslında ABD’yi yönetmekte olan derin devlete tam da böylesi bir profil gerekir Beyaz Saray’da… Gelin görün ki, Trump’un silahlı suikasta uğrayıncaya kadardı. Suikast sonrası Trump’un şansının arttığı yönünde haberler çıkmaya başladı…

       “Kapalı Kapılar Arkasında Washington” sendromu… Bu sendromun yaydığı mesaj şu ki, dünyanın en güçlü devleti Amerika Birleşik Devletleri’ni yöneten aslında seçilmiş başkanlar değil, onların arkasında demirden kapı gibi duran ve kamuoyunun önünde asla görünmeyen olağanüstü güçlü ve otoriter derin devlettir. Bu derin devletle uyumlu olmayan hiçbir siyasetçi ayakları üzerinde duramaz. İsterse ülkenin en yüksek oyla seçilmiş başkanı olsun…

       Bu nedenle ABD’nin siyasi cinayetler tarihi son derece zengindir… Çevrelerindeki güvenlik ağının da bilinçli olarak gevşetilmesi sonucunda ABD’de bugüne kadar 4 başkan uğradıkları saldırılarda can verirken; 2’si yaralı, 3’ü ise yara almadan kurtulabildi…

       ABD’nin siyasi suikastlar tarihine özetle de olsa bir bakalım:

ABRAHAM LINCOLN (Başkan): 1865’de Washington’da John Wilkes Booth’un suikastıyla öldü. WILLIAM SEWARD (Dışişleri Bakanı): Lincoln’ün vurulduğu gün Lewis Powell’ın suikast girişiminden yaralı kurtuldu. JAMES GARFIELD (Başkan): 2 Temmuz 1881’de New Jersey’de saldırıya uğradı, 19 Eylül’de hastanede öldü. WILLIAM MCKINLEY (Başkan): 6 Eylül 1901’de Buffalo’da kurşunlandı ve 14 Eylül’de hastanede öldü. THEODORE ROOSEVELT (Başkan): Beyaz Saray’da görev yaptıktan sonra, 14 Ekim 1912’de bir seçim kampanyası sırasında kurşunlandı, ölmedi. FRANKLIN D. ROOSEVELT (Başkan): Miami’de 15 Şubat 1933’te uğradığı saldırıdan kurtuldu. HUEY P. LONG (Senatör): 8 Eylül 1935’te Baton Rouge’de vuruldu, iki gün sonra hastanede öldü. HARRY TRUMAN (Başkan): 1 Kasım 1950’de iki Porto Riko bir suikastçının saldırısından yara almadan kurtuldu. JOHN F. KENNEDY (Başkan): 22 Kasım 1963’te Dallas’ta makam arabasında bir sniper kurşunu ile öldürüldü. MALCOLM X (Siyahî aktivist lider): New York’ta 21 Şubat 1965’te öldürüldü. MARTIN LUTHER KING (Siyahî Eşit Haklar Lideri): Memphis’te 4 Nisan 1968’de öldürüldü. ROBERT KENNEDY (Senatör): Los Angeles’te 5 Haziran 1968’de öldürüldü. GERALD FORD (Başkan): 5 Eylül 1975’de ve 22 Eylül 1975’de iki kez suikast girişimine uğradı. Her iki olayda da saldırganlar kadındı. RONALD REAGAN (Başkan): 30 Mart 1981’de Washington’daki bir otelin girişinde Oscar’lı kadın sinema oyuncusu Jodie Foster’a aşkını kanıtlamak iddiasıyla John Hinckley’nin kurşunlarına hedef oldu. Reagan bu saldırıda yaralandı ve uzun bir süre hastanede kaldı.