Türkiye coğrafyasının bulunduğu yer olarak kurulduğu günden bugüne kadar, dünya devlerinin paylaşamadığı Orta Doğu, petrolü, madenleri nedeniyle çevresinde meydana gelen ne savaşlardan kurtulmuş, bazı devletlerin destekleriyle kurulan nede terör örgütlerinin saldırılarından kurtulmuş. Sizin anlayacağınız, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya her an patlamaya hazır pimi çekilmiş bomba gibi hazır duruyor…

       ABD, Irak’a gireceği zaman askerlerini Türkiye üzerinden geçirmeye kalktı Ancak   TBMM’den teskere geçmediğinde, müttefikim dediği Türkiye’ye düşman gözüyle bakmaya başladı. İyi ki o ABD teskeresi TBMM’sinde onaylanmayıp “Ret” çıkmış. Aksi takdirde ABD askeri Türkiye’den çıkmayacaktı. ABD’nin şimdilerde girdiği her ülkenin ne hale geldiğini görüyoruz. Türkiye bugünkü Türkiye olmayacaktı ve izin verdiğimiz ABD askerleri Türk topraklarından kolay kolay çıkmayacaktı…

       ABD ve AB destekli Ukrayna – Rusya savaşı ne hale geldiğini görüyoruz. Yine ABD ve Avrupa ülkeleri destekli İsrail, Gazze, Filistin savaşı başladığı günden beri İsrail Gazze’de resmen soykırım yapıyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Sani haricinde liderleri kulaklarını ve gözlerini kapamış vurdumduymaz davranıyorlar…

       ABD destekli İsrail, Lübnan ve İran’a saldırıyor. Bölge yeni bir savaşı kaldırır mı? Saldırırsa bu hamle bölgedeki tüm aktörleri etkiler mi? Rusya Ukrayna savaşı başka bir aşamaya geçmiş. Rusya nükleer santralinde yangın çıktı ve günlerce yandı? Ukrayna’nın etkisi vardı veya yoktu. Herkes birbirini suçluyor. Hadi, savaşıyorsunuz ama çevreden ne istiyorsunuz? Gelecekle ilgili küçücük de olsa bir umudumuz kalmasın diye mi? Uluslararası güvenlik açısından büyük bir tehlike. Nükleer savaş felaket olur. Değil yaşamak, düşünülmesi dahi tehlikelidir…

       Nükleere güce sahip ülkeler belli. Realist perspektif görüş, iki ülkede de nükleer varsa savaşmazlar, diyor. Nükleerle savaşmazlar diye okursak. En azından şimdilik ona güveniyoruz… Liberal görüş de ekonomik çıkarları olan ülkeler savaşmaz diyordu ama savaşıyorlar görüyoruz…

       Demokrasiler iki demokratik ülke savaşmaz diyen teoriler var ama savaşıyorlar işte… Devlerin destekleriyle, biri, bir ülkeye saldırı yapsın da diğeri de ona saldırsın diye mi bekleniyor? Gazze’de feryatlar susmadı henüz. Her yerden bir dumandır yükseliyor. Bu gece saldıracak iddiası var. Artık kim kime saldıracak bekliyoruz. Bu saldırıları biraz da televizyonlar açık oturumları mı körüklüyor?  

       Dünyada kıtlık var. Kaynakların sonuna geliyoruz. Savaşmaktan bununla bile ilgilenecek mecalimiz kalmadı. Sonralarda farkına varacağız. Kitaplarda okuduk. Televizyonlarda açık oturumda konuştuk. Köşemizde yazdık farkında olamıyoruz. Enflasyon almış başını gidiyor. Ekonomi iyi değil. İnsanlar açlık sınırının altında yaşıyor ama Devlet devlete, insan insana, Yanan veya yakılan ormanlarımız. İnsanlar çevreye, saldırmaktan vazgeçmiyoruz. Saldırmaya devam ediyoruz… Bir ülke diğer ülke için, her gece bu gece vuracak diye bekler mi?

       Geçen sene eylülden bu seneye neler yaşadı bu dünya. Depremler, sel baskınları, orman yangınları, ne acılar çekti. Kayıplar için ne gözyaşları döktü insanlar. Herkes herkesi tehdit olarak görüyor… Hani aynı gökyüzünün altında yaşıyorduk insanca?

       Uluslararası alanda ülkeler ülkelerin işlerine karışınca işte savaşlar başlıyor. Büyükler küçükleri yutmaya çalışıyor…

        Domates tarlada 3 lira, markette 35 lira. Karpuz tarlada kilo bir lira, markette 12 lira. Limon tarlada 5 lira markette 100 lira. Daha neler göreceğiz… Nereden başladık, nerede bitirdik…