Hamas Lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da suikasta uğraması sonrası, Filistin davasına büyük önem veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye de bir gün “yas” ilan etmişti. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas da kendi ülkesinde bir gün “yas” ilan etti. Ama bu yas ilanı ülke ve insanlar arasında resmen kınandı. Mahmut Abbas’ın siyaseti kimlere hizmet ediyor? sorusunu akıllara getirdi. İnsanlar bu şekilde düşünmekte haklı değiller mi?

       Eğer son anda yine bir kaçamak senaryosu olmazsa, Ankara’nın, bu hafta, 14-15 Ağustos’ta beklediği bir Abbas var: Bu kişi, Rumlara yakınlığıyla bilinen, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas… Uzun süredir Türkiye Cumhuriyeti’nin TBMM’de konuşması adına yaptığı daveti çeşitli gerekçelerle savsaklayan Mahmut Abbas, Türkiye kamuoyundan yükselen tepki üzerine, bu ziyaret tarihini ancak Hamas Lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da suikasta kurban gittiği gün netleştirebildi…

       Anımsayalım şimdi: Soykırımcı Benjamin Netanyahu Amerikan Temsilciler Meclisi’nde “kahraman” muamelesi görüp 40 dakikalık konuşmasında 38 defa ayakta alkışlanırken, o yankılar arasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın da neden Türkiye de TBMM’ye davet edilmediği sorusu ile geldi gündeme…
       Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu bağlamdaki sorulara verdiği sert ve net yanıtta, Abbas’ın davet edildiğini, ama davete yanıt bile vermediğini, o nedenle Türkiye’den özür dilemesi gerektiğini açıklamıştı…

       Bu aşamada anımsamamız gereken daha başka durumlar da var hiç kuşkusuz. Kıbrıs meselesi bağlamında: Filistin davasını en fazla ve en somut biçimde destekleyen Türkiye’ye karşı bu tür davet savsaklama gibi tavırlar içinde olan bu Mahmud Abbas, soykırımcı İsrail’in müttefiki Güney Kıbrıs’a ise davet bile beklemeden her fırsatta koşmakta ve Rum liderlerle kucaklaşıp, koklaşıp onların siyasetlerine destek vermektedir…

       Bu Abbas, başını çevirip KKTC’ye bakmıyor bile… Rum-Yunan dostlarını gücendirmekten korktuğu için mi bu tavırları takınıyor? Yoksa asıl beklediği, İsrail’in kendilerine yaptığı gibi, Rum Temsilciler Meclisi’ne davet edilmek mi bekliyor?

       Neden olmasın?.. Bir seferinde Kıbrıs Rum kamuoyuna “İkimiz de yabancıların işgaline uğradık, aynı kaderi paylaşıyoruz” diye seslenen adamdır o Abbas. Türkiye bunu da hiç unutmadı… Bana sorarsanız, mağdur ve mazlum Filistin halkının başına gelen en büyük talihsizlik olan bu adam da iz bırakmayan bir Abbas yolcu gibi tarih sahnesinden çekilip gitmeli ve gerçek Filistin liderlerinin yolunu açmalıdır…

       Filistinliler gerçekten göz yaşartan ve vicdanları isyan ettiren bir trajedinin korkunç sarmalındadırlar. Ama Filistinlilerin trajedisi zaten, İngiliz casusu Lawrence’in peşine takılıp Türk askerlerini çöllerde sırtlarından vurdukları anda başlamıştı… Tarih bunu böyle yazmıştır. Filistinliler o günlerden bu yana hâlâ sağduyu yoksunu liderlerin basiretsizliğine mahkûm oldular…

       Festival alanını basıp İsrail’e aylardır süren bu trajik mi trajik soykırımı başlatma fırsatını tanımak nasıl bir akıl tutulmasıydı? Bunu fırsat bilen Netanyahu Rejimi iki yıla yakındır amansız bombardımanlarla Gazze’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamaya devam ediyor…

       Büyük olasılıkla Filistinlilerin aralarında yaşattıkları MOSSAD ajanlarının marifetiydi bir kırılma noktasına dönüştürülen bu festivali basma olayıdır. İsrail, kendisine yaratılan fırsatla nasıl da canavarlaşarak en ölümcül biçimde devreye girdi!

       İsrail halâ tüm acımasızlığıyla nasıl da cehennemi yaratacak biçimde devrede. ABD’nin yardımıyla, savaşın alevleri nasıl da Gazze’nin dışına Lübnan ve İran’a taşırılmaktadır…