Yıllarca süren savaş sona ermiş, bitkin halk yaralarını sarmaya çalışırken aklı selim devlet adamları halklarının huzuru için çözümün kalıcı barıştan geçtiğini kabullenmişti. Bu alanda örnek olacak adımları atmaktan çekinmeyen liderler, iki ülke arasında dostluk anlaşmaları imzalıyor, karşılıklı ziyaretler düzenliyordu.
Venizelos, 1934'e gelindiğinde Milletler Cemiyeti'ne yazdığı mektupla Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermişti. Atatürk seçilmemişti; ama Türkiye-Yunanistan arasındaki dostluk pek çok ülkeye örnek olmuştu.
Yıllar geçti, Türkiye'de de dinleyici kitlesi bulunan Yunan şarkıcı Despina Vandi, Atatürk düşmanlığıyla şaşırttı. Çeşme'de vereceği Türk Eğitim Vakfı konserinde ülkenin bayrağından ve kurucusundan rahatsız olan Vandi, Atatürk'e çirkin ithamlarda bulunması nedeniyle Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli tarafından ilçeden kovuldu. Yaşananların ardından sahnede İzmir Marşı okundu.
Hayal kırıklığı, şaşkınlık, öfke... Hepsi bir arada... "Neden Yunan çağırdınız?" diyen de var, Despina Vandi'yi provakatörlükle suçlayan da.
Nihayetinde Ebulfez Elçibey'in "Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla unutmaz." sözlerini hatırlattı sosyal medya kullanıcıları.
Şehitlerimizin kanıyla yazılan Kurtuluş Savaşı destanı ve Kuzey Kıbrıs'ın bağımsızlık mücadelesi kimsenin şımarıklığı için görmezden gelinemez elbet.
Türk topraklarına gelirken ne bekliyordu Vandi, Türk halkı bunu anlamadı. Bu hazımsızlıkla bunca yıl Türklerle nasıl çalıştı? Neden Türklerle bir aradaydı? İkiyüzlülük konserde kendini ele verdi.
Unutulmamalı ki toplumun aydın kesimi olması beklenen sanatçıların attığı her adımın çok iyi düşünülmesi, sonuçlarının iyi hesap edilmesi gerekiyor.
Pek çok Yunan vatandaşının Despina Vandi'nin çirkin provakasyonundan rahatsız olduğuna inanıyorum.