Bu gün pek çoğumuzun ne olduğunu hatırlamadığı bu tarih, yakın tarihimizdeki en önemli tarihlerden bir tanesi. Maalesef birilerinin bu tarihi millete hatırlatmak, milli bilinç uyandırmak gibi bir derdi de yok.

20 Temmuz 1974, Kıbrıs’ta bulunan Türklere yapılan zulmün son bulduğu tarih. 

Bir başka deyişle Kıbrıs Barış Harekâtının 50.yılı. Bugün pek çoğumuzun bir şekilde hatırladığı, şahsımın ise 6 yaşlarında bir çocuk olmama rağmen, babam rahmetlinin “düşman uçakları bombalar” diyerek, hafızamızda yer eden o cümlesiyle gece ışıkları yaktırmadığı, yani tüm ülkede karartmanın uygulandığı bir tarih. 
Kıbrıs Barış Harekâtının ardından tam 50 yıl geçmiş. Hem Türkler, hem de Rumlar için 50 huzurlu yıl. Bugün Kıbrıs’ta yaşanan huzurlu ortam için Kıbrıslı Türkler kadar, Kıbrıslı Rumların da Türkiye Cumhuriyeti Devletine teşekkür etmesi, minnet duyması gerek. Çünkü EOKA adındaki terör örgütü adada bulunan ve Enosis’e karşı olan herkesi düşman ilan etmiş, 1958 sonuna kadar 400 Rum, 109 Türk ve 100 İngiliz’i öldürmüş, 33 Türk köyünde yaşayan Türkleri göç etmek zorunda bırakmış. 

Türkler de güçlerini 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) çatısı altında birleştirmiş, Ada’daki kargaşa ortamı, Zürih ve Londra Antlaşmalarına kadar devam etmiş, 11 Şubat 1959’da imzalanan antlaşmalar neticesinde İngiltere, Türkiye ve Yunanistan devletlerinin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması kararlaştırılmış.

Kıbrıs Türk toplumuna 1960 Anayasası ile sağlanan haklar, 1963’te Rum tarafının tek taraflı kararı sonrası kaldırılmış ve bu tarihten itibaren Türk toplumuna karşı silahlı saldırılar yeniden başlamıştı.

Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen olayda, 20 Aralık 1963 gecesi Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde otomobillerine açılan ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emir alinin şehit edilmesiyle başlayan saldırılarında, 364 Türk şehit olmuş, 103 Türk köyü boşaltılmış, 25 bin kadar insan evlerinden olmuş.
Rum çeteleri, 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs’taki Türk Alayında doktor olan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan banyo küvetinde hunharca öldürülmüş halde bulunmuştu. 
Yaşanan katliamlar neticesinde, Türkiye, 20 Temmuz 1974’te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullanmış, 14 Ağustos 1974’te Ayşe tatile çıksın parolasıyla İkinci Kıbrıs Barış Harekatı ile adaya barış ve huzur getirilmiş.

Elbette Kıbrıs’ta yaşanmış olan onca mezalim, eziyet üç beş cümleyle anlatılmaz. Ancak, geçtiğimiz Cumartesi yani 20 Temmuz 2024 tarihinde tüm ülkemizde kutlanması gereken bir zaferin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki törenler hariç, yurtta sessiz sedasız geçiştirilmesini anlamak mümkün değil.

İzmir ilimizde de milli konularda oldukça hassas olan emekli büyüğümüz Sayın Celal Öcal’ın çabasıyla bir araya gelen bir avuç insan Kıbrıs Barış Harekatının 50. Yılını kutlamak için çırpındı. Sağlık durumu çokta müsait olmayan Öcal ağabeyimizin önderliğinde, birbirinden değerli bir avuç insan.

Kocaman İzmir’de, daha doğrusu 80 milyonluk ülkemizde bir avuç olmaktan muzdarip miyiz, asla!..

Biz bir avuç insan alanda bir şeyler yapmaya çalışırken kenardan bizi izleyen bir ablamıza uzatılan mikrofonda; “Kıbrıs barış harekâtında Ankara’da öğretmenlik yaptığını, henüz iki yıllık öğretmen olduğunu, çocukları ders yaptırmayıp, bahçede marşlar söylediklerini, gözyaşları içinde anlattı. Yine kenardan seyreden bir gencimizin zeybek oynaması çok güzeldi.

Şimdi soruyoruz. Siz bu ülkeyi yönetenler olarak, milli hassasiyetlerimizi öne çıkarmanız gerekirken neden çıkarmıyorsunuz? Milli günlerimiz, bayramlarımız neden sönük geçiyor?

Türkiye için Kıbrıs, Akdeniz'in ortasındaki batmayan bir uçak gemisi. Güvenliğimiz. Milli bekamız. Milli davamız.

Harekatı’nın 50’nci yılında, Kıbrıs Barış Harekatının emrini veren merhum Başbakanlar Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ı, Kıbrıs’taki Türk soydaşlarımızın yaşadığı zulme son veren Kahraman Ordumuzun kahraman şehit ve gazilerini rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.