2025 yılının asgari ücretinin belirlenmesi için, Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını bugün gerçekleştirecek.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğindeki toplantıda, işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için TÜRK-İŞ temsil edecek. Komisyonda 5 patron, 5 iktidar, 5 de işçileri temsilen Türk-İş’in belirlediği üyeler olacak.

Geçen yıl bu resmi komisyon üyeleri dışında komisyon toplantılarına farklı iş kollarından 4 asgari ücretli işçi de katılmıştı. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay bu yıl da asgari ücretlileri temsilen 4 işçinin komisyon toplantılarına katılacağını belirtiyor.
Görüldüğü gibi asgari ücret tespit komisyonunda işçilere temsilen 5 üye varken, 5 patron ve 5 iktidar temsilcisiyle demokratik olmayan bir ortamda işçinin lehine bir şeyin çıkmasını beklemek hayalcilikten öteye gidemez. Yani sonuçta işveren ve patronlar ne derse o olacak. Tabi son noktayı koyacak olan her zaman olduğu gibi, yine Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Tabi birde % 3’lük, % 5 lik zam oranları da öyle sanıldığı kadar arada fark oluşturmuyor. Küçük bir hesaplama yaparsak; 2024 Yılı net asgari ücret tutarı 17,002.1 TL.

% 25 zam yapılırsa  21.252 TL, % 30 zam yapılırsa  22.102 TL, % 35 zam yapılırsa22.952 TL, % 50 zam yapılırsa 25.503 TL yani asgari ücretliye % 50 zam bile yapılsa asgari ücretlinin hayatını idame ettirebilmesi oldukça zor.
Gazeteciler, Türk-İş başkanı  Atalay’a  “Asgari ücret için ne diyorsunuz” diye sormuşlar, Atalay komisyona katılacak olan 4 asgari ücretli işçiden söz ederek “Bu 4 asgari ücretli işçi ne derse biz de onu diyeceğiz” demiş. Yetkili işçi konfederasyonun elinde hiçbir ekonomik veri yok mu ki, yetkili konfederasyonun genel başkanı 4 işçinin ifadesiyle asgari ücret talebinde bulunacak.

Asgari ücret konusunda üç büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş, Hak-İş ve DİSK bir araya gelerek ortak mücadele edeceklerini ilan etmişlerdi. Ancak, bir araya gelemediler ve konfederasyonlar tarafından ayrı ayrı  “Geçinemiyoruz!”, “Sesimizi duyun!” temalı mitingler düzenlendi. Yani işçi sendikaları cenahında asgari ücretin işçinin ve ailesinin insanca yaşayacağı bir düzeyde belirlenmesi için, ne işveren bölümünde, ne işçi bölümünde gerekli mücadeleye yönelik girişimler konusunda önceki yıllara göre bu yılda değişen bir şey yok.

Her asgari ücret tespiti döneminde oynanan orta oyunu bu dönem yine oynanacak ve başta asgari ücretle çalışan işçilerimiz başta olmak üzere 80 milyon vatandaş olarak hep birlikte oynanan orta oyununu izleyeceğiz.
Patron örgütleri ve her düzeydeki sermaye sözcüsü siyaset erbabı ve yandaş medya önceki yıllarda asgari ücreti açıkça tartışmaktan kaçınırken bu yıl yerel seçimlerden hemen sonra asgari ücreti de tartışmaya açıp, “Ücret ve maaşlar sebep, enflasyon neticedir” söylemini öne çıkarıp, asgari ücretin yüzde 25’ler düzeyinde tutulması konusunda adeta bir kampanya başlattılar.

TÜSİAD, MÜSİAD, MESS, ATO, İTO… sözcüleri, iktidar sözcüleri ve bazı medya organları  önceki yıllarda görülmedik biçimde AÜTK’nun toplanmasından aylar önceden başlayarak asgari ücretin “beklenen enflasyona” endekslenmesi için bir kampanya yürüttüler. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan bile sanayinin patronlarına kapalı kapılar ardında, “Asgari ücret meselesinde istediklerinizi net olarak söyleyin” diyerek onları düşük asgari ücret propagandası için teşvik ettiği konuşuluyor.

Sonuç muhtemeldir ki, 22.500 TL civarında bir artış. Geçin geçinebilsen.