Küresel ısınma etkileri, iklimlerin değişmesi, kuraklık, kıtlık diye sürekli tekrar ettiğimiz kriz giderek tırmanıyor. Çevre kirliliği ise had safhada. Pandemi ile evlerine kapanan kısıtlanan hayatlar...
Küresel ısınma etkileri, iklimlerin değişmesi, kuraklık, kıtlık diye sürekli tekrar ettiğimiz kriz giderek tırmanıyor. Çevre kirliliği ise had safhada. Pandemi ile evlerine kapanan kısıtlanan hayatlarımız bazı rutin davranışlarımızı sorgulamak zorunda bırakmış ise de değiştirmemiz gereken çoğu alışkanlığımızın hata olarak süregeldiğini, artık daha fazla böyle devam edemeyeceğimizi anlamamış olduğumuz açık. Yenidünya düzenine bir an evvel adapte olmamız gerekiyor. Çünkü dünya yaşam tarzımıza tepki veriyor. Örneğin halen tüketim toplumu olarak yaşamını sürdüren büyük bir kitle var. Alışverişlerimiz, güncel yaşantıda harcamalarımız olarak algılanıyor. Oysa almaya devam ettiğimiz birçok ürün çok ciddi çevre kirliliği ürünü. Örneğin oyuncaklar! Evet, dünya genelinde oyuncak üretiminde, fabrikalarda, ürünlerin satış pazarlama ve nakliye gibi farklı kalemlerinde çalışan, hayatlarını idame ettiren milyonlarca insan var. Fakat diğer tarafta, üretilen birçok oyuncak, bazen neredeyse tek kullanımlık ürünler kadar kısa ömürlü. Temel hammaddeleri başta plastik türevleri. Ve ayrıca çocukların oyun alışkanlığı da değişeli çok oldu. Şimdiki çocuklar tablet ile büyüyor. Yine de hiç oynamadıkları oyuncakları almaya devam ediyoruz. Uzak doğu ülkelerinde kanserojen maddelerle kimyasallarla üretilmiş olmaları da bizleri rahatsız etmiyor. Her yıl kutlama, parti, etkinlik gibi organizasyonları süsleyen katrilyon dolarlık süsleme ürünler kullanılıp, hemen bir gece sonra çöpe atıyoruz.
TÜKETİM TOPLUMU
Devasa ekonomileri bulunan bu sektörler halen son sürat tüketim toplumuna hizmet ediyor. Bunların birçoğu da ayrıca çevre kirliliği olarak doğrudan doğaya, toprağa, suya karışıyor. Diğer bir ürün şeker. Hiçbir şekerleme üzerinde sigara paketleri üzerinde gördüğümüz, dikkat kanser yapar, sağlığı bozar ifadelerini göremiyoruz. Ancak endüstriyel şekerin ciddi olarak insan sağlığına zarar verdiği bilinmektedir. Şekerleme ürünlerde devasa bir sanayi sektörü söz konusu. Üretiminden paketlenmesine, nakliyesinden reklamına bu dev sektör, sağlığa oldukça zararlı ürünlerin çok küçük yaştan itibaren kullanıcısı tüketim toplumuna hizmet ediyor. Gıda denince işin içinden çıkmak zor ama bir diğer çok önemli ürün, et ve türevleri. Henüz bizde yaygın olmasa da, gelişmiş ülkelerde et, çok büyük besi çiftliklerinde üretiliyor. Bu dev çiftlikler, metan gazı salımı konusunda dünyanın yüzde 40’lık büyük payını tek başında elinde tutuyor. Özellikle büyük baş hayvan besi çiftliklerinin çoğu market zincirlerine, et ve türev ürünlerini işlenmiş paketlenmiş hale getirip naklini yaparlar. Çoğu ürünün raf ömrü bellidir ve çoğu zaman büyük bölümü kullanım süresi geçtiğinden zayi olarak tekrar imhaya gider. Besi çiftliklerini ortadan kaldırmanın tek yolu, Tüketim toplumunun tüketim alışkanlıklarını ortadan kaldırmak, üreticiyi daha az üretmeye zorlamaktır. Bu nedenle dünyada son yıllarda vegan beslenme moda olarak empoze edilmekte. Başka bir sıkıntı, seyahat alışkanlıkları ile karşımıza çıkmıştı. Neredeyse dolmuş taksi kıvamına kadar evrim geçirmiş, kıtalar arası seyahatler pandemi ile birlikte ilk frene basılan ilk sektördü. Aşılardan sonra yeniden açılan uçuşlara rağmen pek çok büyük uluslar arası firmanın iflasın eşiğine gelmesi, durumdan doğacak dolaylı etkiler hesaba katılarak, her ne kadar şimdi gevşetilmiş gibi görünse de ileride, günümüz teknolojileri değişmedikçe, gerçekten çok önemli uçuşlar, zaruri durumlar ve yüksek maliyetlere endeksli bir sisteme dönülecektir. Değiştirmemiz gereken alışkanlıklara sonraki yazımızda devam edeceğiz.