İçinden geçtiğimiz ve hala zaman zaman dönüp ‘şaka mı bu’ diye sorduğum salgın süreci birçok sektörü, 7’den 70’e birçok vatandaşı ve gündelik tüm rutinlerimizi değiştirdi, dönüştürüyor. Teknoloji çağı...

İçinden geçtiğimiz ve hala zaman zaman dönüp ‘şaka mı bu’ diye sorduğum salgın süreci birçok sektörü, 7’den 70’e birçok vatandaşı ve gündelik tüm rutinlerimizi değiştirdi, dönüştürüyor. Teknoloji çağında dünyadaki her şeye hükmeden insanlık korona virüs denilen bir salgınla baş edemedi, tüm dünya kapılarını kapatmak zorunda kaldı. 2019’u sancılı geçirmiş, yeni yeni toparlanmaya başlamışken, 2020’nin bir anda böyle bir umutsuzluk dalgası yaratacağını kim bilebilirdi? İnsanın aklına, mantığına, hayaline sığmayan bir durumla karşı karşıyayız. Okullar kapalı, işyerleri çalışanlarını ücretsiz izne gönderdi, kirasını, borcunu ödeyememe tehlikesini yaşayan yüzbinlerce insan bir an önce sürecin netleşmesini, düzelmesini bekliyor. Uzmanların görüşüne göre en az 18 aylık periyod boyunca devam etmesi beklenen salgın bundan sonraki yaşamamızda alışkın olduğumuz tüm süreçleri temelden sarsacak. Esnek çalışma ve evden çalışma modelleri yaygınlaşacak, sınavların elektronik ortamda yapılmasının önü açılacak belki yıllardır zaman zaman konuşulan seçimlerin elektronik ortama taşınması konusu bile gündeme gelecek. Çin’in Wuhan kentinden yola çıkan ve dünyanın tamamını etkisine alan virüsün dünya düzenini bu kadar kısa sürede değiştireceğini söylesek ‘Dalga mı geçiyorsun’ diye tepki verirdiniz sanırım. İşin ciddiyetini anlamak biraz uzun sürse de gerçekler maalesef acı. Yaşanan süreçte tüm dünya ülkelerinin sınırlarını kapatması, sokağa çıkma yasaklarının uygulanması, seyahat kısıtlamaları derken tam da bahar ve yaz aylarının yaklaştığı önümüzdeki günlerde turizmcilerin beklentisi büyüktü. Yaşadığımız şehrin merkezi noktasına bile gitmemiz kesin bir dille yasaklanırken, kimsenin seyahat planı yapabilecek algı düzeyinde olduğunu sanmıyorum. Turizm açısından 2020 büyük bir felaket yılı olarak anımsanacak. 2021’de ne olur bilinmez. Ekonomik krizin sürüklediği ve peş peşe gelebilecek olumsuz durumlar nedeniyle önümüzdeki yıl da büyük ihtimalle kayıp olacak. Bu arada kimler ölür, kimler sağ kalır, borcu, harcı, kredisi olanlar ne yapar bekleyip göreceğiz. TAHMİN EDİLEMİYOR 2020’de dünya genelinde 1,7 trilyon dolar gelir beklenen turizm sektörü, 50 milyondan fazla insana doğrudan istihdam sağlıyor. Dolaylı katkıları ve harekete geçirdiği sektörler de göz önüne alınınca birçok ülke için çok sayıda kişi ve ailesinin aç kalması, gıda, lojistik gibi sektörlerin de daha az taleple daralmaya gitmesi kaçınılmaz. Uluslararası danışmanlık firmalarının senaryolarına göre virüsün 2-3 ay sürmesi halinde yılın ikinci yarısından itibaren turizm sektörü canlanacak. Bu iyimser bakışa göre bile turizm sektörü bu senaryoda en az yüzde 30 kayıp yaşayacak. Kötü senaryoda ise en yakın tatil ihtimalimiz sonbahar sonrası olarak görülüyor. Sonbahara kadar sürmesi beklenen salgının ardından kimin cebinde parası kalır ve tatile çıkmayı düşünür orası ayrı bir konu ama böyle bir senaryoda dünyada 75 milyon kişinin işsiz kalması, bu kişilerin ailelerini de eklediğinizde ortaya muazzam oranda etkilenen kişi sayısına ulaşılıyor. Türkiye ve dünyada birçok otel ve konaklama tesisi yerel kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak tesislerini sağlık çalışanlarına tahsis etti. New York’ta oteller hastaneye dönüştü, İspanya’da ise yurtlar ve pansiyonlar sağlık çalışanlarının yuvası oldu. Yunanistan’da askeri personel otellerde kalıyor. Konaklama sektörünün farklı senaryoları acilen düşünmesi ve otelleri turizm dışında ikinci üçüncü alternatifler için kullanmaya hazır olması şart. Bu zor zamanlarda en yakınımızdan başlayarak birbirimize destek olma zamanı, en az birkaç ay daha sürmesi beklenen virüs sürecinde intiharlar ve sosyal facia örnekleri görmek istemiyorsak gün dayanışma zamanı.