Ülke korona virüs belasıyla mücadele ederken, malum zihniyet yine dinimize ve kutsal değerlerimize saldırma peşine düştü. Sapık zihniyetli bu kişiler Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş üzerinden dinimiz...
Ülke korona virüs belasıyla mücadele ederken, malum zihniyet yine dinimize ve kutsal değerlerimize saldırma peşine düştü. Sapık zihniyetli bu kişiler Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş üzerinden dinimizi hedef alan açıklamalar yaparken, kendilerinin de ne kadar sapık düşündüklerini de ortaya koydular.
Erbaş’ın cuma hutbesinde eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiyle ilgili sarf ettiği sözlerinden rahatsız olan İzmir ve Ankara barolarının açtığı dava neyin göstergesidir sizlerin takdirine bırakıyorum.
Sizlerin de bildiği gibi Avrupa, özellikle “Eşcinsel Hakları” başlığı altındaki yeni özgürlüklerin peşine düştü. Aslında yapılmaya çalışılan şey özgürlük adı altında bazı şeyleri meşrulaştırmaktır. Ahlaksal çöküntüyü gösteren bu eylemlerin ve olayları desteklemek nasıl bir anlayıştır anlamadım.
Dört kutsal kitabında” eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiyle” yasakladığından haberiniz mi yok?
KURAL TANIMAZLARA DİKKAT!
Geçmişinizi ve geleceğini korumak istiyorsanız lütfen kurallara uyalım.
Eğer şu korona virüsün yok edilmesini ve eski günlere dönülmesini istiyorsanız Sağlık Bakanlığı’nın koyduğu emir ve yasaklara lütfen uyalım, uymayanları uyaralım. Yoksa verilen onca mücadele kendini bilmez bir kişi yüzünden heba olup gidecek. Bizler evde kalalım gerisini sağlık ordusuna bırakalım
Adrese teslim günah hastalığı için ilaç tarifi…
Bayezıd-i Bistami Hazretleri ilaç yaparken rastladığı bir hekime, “Ey hekim! Sende benim hastalığıma da ilaç var mı?” dedi. Hekim, “Hastalığın nedir?” diye sorunca Bayezıd Hazretleri, “Günah hastalığı…” cevabını verdi. Hekim ellerini iki yana açarak, “Ben günah hastalığının ilacını bilmem” dedi.
O esnada orada bulunmakta olan meczub bir genç söze karışıp, “Baba, senin hastalığının ilacını ben biliyorum” dedi. Bayezıd Hazretleri de sevinçle, “Söyle ey delikanlı!” dedi. Halkın meczub gördüğü, ancak hakikatte arif biri olan genç, günah hastalığının ilacını şöyle tarif etti: “On dirhem tevbe kökü ile on dirhem istiğfar yaprağı al! Bunları kalb havanına koy! Tevhid tokmağı ile döv! İnsaf eleğinden geçir! Gözyaşlarıyla yoğur! Aşk ve nedamet fırınında pişir! Böylece oluşacak olan macundan her gün beş kaşık al; hastalığından eser kalmaz!”
Bunları dinleyen Bayezıd-i Bistami, içini çekti ve “Senin gibi ariflere mecnun diyerek kendilerini akıllı sananlara eyvahlar olsun!” dedi.
Hasılı, hata işlemekten salim olmayan insanoğlunun, tevbe ve istiğfarı hiçbir zaman dilinden düşürmemesi, niyetini de amel-i salihlerle tescil ve takviye etmesi zaruridir. İstiğfarlar ve amel-i salihler, Allah’a kul olmanın bir icabıdır.