Sürekli problemlerimizden, hayatta karşılaştığımız sıkıntılardan ve çözüm yollarından bahsedip duruyoruz. Aynı zamanda terapide problemlerle nasıl çalışıldığından ve çözüm yollarını aradığımızdan da b...
Sürekli problemlerimizden, hayatta karşılaştığımız sıkıntılardan ve çözüm yollarından bahsedip duruyoruz. Aynı zamanda terapide problemlerle nasıl çalışıldığından ve çözüm yollarını aradığımızdan da bahsediyoruz. Zaten köyün delisi olarak terapinin içeriğinden ve neler olduğundan çok fazla örnekler vermeye çalışıyorum. Ancak bugün bahsetmek istediğim nokta yaşadığımız olayları nasıl problem gözlüklerinden bakarak farklılaştırdığımız ve gerçek problemlere dönüştürüyor olduğumuz.
İnsanların farklı farklı ve kendine has, özel olduğunu biliyoruz. Hepimiz bunu içimizde hissediyoruz zaten. O zaman problemlerimizin de kendimize özgü olması çok olağan.
Birimiz için yeteri kadar yemek bulamamak problem iken, anoreksiya bozukluğuna sahip biri için yemek olduğu halde yiyememek bir problem olabilir. Başka birisi belirli bir maaş ile geçinemediği için problemler yaşarken arzu ettiği parayı kazanan bir başkası daha fazla para kazanamadığı için üzülüyor olabilir. Üç çocuklu bir anne için çocuklarıyla baş etmek bir problem haline dönerken hiç çocuğu olmayan birisi için çocuk sahibi olmaya çalışmak bir problem oluyor olabilir…
Problemler çeşit çeşit, elinizi nereye atarsanız atın mutlaka bir sıkıntı yakalayabilirsiniz.
Aslında problem sandığımız şeyler bizim ‘ o ‘ olaylara bakış açımızın yarattığı sıkıntılardan kaynaklanıyor, öncelikle burayı yakalamamız lazım. Ortada duran bir olaya farklı bakış açılarından bakarak olayı aydınlık ya da karanlık görmemiz mümkün. Yapılan araştırmalarda ve yaşanan gerçeklerde, en basitinden kendi hayatınızda bunu görebilirsiniz.
Acaba, gerçek problemlerin yaşadıklarımızda değil de bizim onları görüş biçimimizde olduğunu söylersem ne düşünürsünüz?
Hadi şimdi hepimiz bugün itibariyle hayatımızdaki problemleri düşünelim… İş, evlilik, eş, çocuklar, para, arkadaşlar, maneviyat, kayıplar, sarpa sarmış ve çözülmeyen olaylar…
Problem olarak olayları değil de bizim kendi gözlüklerimizi görmeye başladığımızda bir şeyler değişmeye başlıyor. En azından o çözüm üretemediğimiz ya da deneyip elimizde kalan çözüm yollarımız farklılaşmaya başlıyor. Çünkü problem olarak gördüğümüz olayların aslında başkaları için neler ifade edebileceğini anlamaya başlıyor ve farklı algılamaya başlıyoruz. Gözlüklerinizi değiştirdiğinizde akıştaki bir sıkıntınız için çok farklı yollar açılması muhtemel, hem de herhangi bir yerde. Örneğin gittiğiniz bir kuaförde, bir maçta, arkadaşınızla kahve içerken ve ya bir terapi oturumunda..
Çünkü gözlüklerimizi değiştirmek bize farklı bakış açılarının varlığını hatırlatıyor ve beraberinde o bakış açılarına da saygı duymaya başlıyoruz. En iyisinin her zaman bizimki olamayabileceğine dair inancımız artıyor ve denemeye daha istekli hale geliyoruz.
Ah şu kafamızdaki kalıp yargıları da bir kırabilseydik…
Bu yüzden herhangi bir olay için ‘problem’ diye düşünmeden önce gözünüzdeki problem gözlüklerini düşünün ve farklı insanların bu olaya nasıl yaklaşacağını hayal etmeye çalışın. Belki de çözüm en başından beri olayın içinde, baktığınız çerçevede saklıdır…