Hiç kendini tekrarlayan başarısız deneyimleriniz oldu mu? Bu hafta terapilerimizde sıklıkla duyduğum bir soru cümlesiydi bu. Yaşamımızda karşımıza çıkan olaylara belirli tepkiler verdiğimizde ve bu olaylar pek de başarıyla sonuçlanmadığında içimizde kırılmaz olarak bildiğimiz inancımızın sarsıldığını ve büküldüğünü görmüşüzdür. Böylesine sert bir şekilde sarsılan inancımızı yerine getirmek bazen o kadar da kolay olmayabilir. Kendimizi bir sonraki olaylarda daha kırılgan, başlangıçta vazgeçmiş olarak bulabiliriz. Bu yüzden bugün öğrenilmiş çaresizlik kavramını burada ele almaya geldim.
Aslında sadece insanlarda gördüğümüz bir durumdan bahsetmiyoruz. Eski zamanlarda filleri yetiştirirken, yavru filleri bir ayağından ince bir halatla bir yere bağladıklarını ve kaçmasını engellediklerini, fil büyüdüğünde de aynı halatla bağlı olduğunu ancak hiç kaçmayı denemediğini gösteren yazılarla başlar genelde öğrenilmiş çaresizlik. Bu bir organizma meselesi.
Bir problemle baş ederken sürekli olarak aynı yolu kullanıyorsanız ve bu yollar pek de iyi bir yere çıkmadıysa, bu problemin hiçbir şekilde çözülemeyeceğine dair bir inanış geliştirme ihtimaliniz yükselmeye başlar. Belki bir parmak şıklaması kadar kolay olabilecek bir çözümü hiç görmediğinizi düşündünüz mü? Problem olarak adlandırdığımız durumların kendine has ve özgü duyguları, hareketleri ve çözümleri yoktur. Olaylara duyguları ve anlamları yükleyenler bizler oluruz. Hatta karmaşık hale getirenler de öyle. Çokça anlam yüklediğimiz ve karmaşık hale getirdiğimiz bir konuyu da sonra çözmeyi bekleriz. Bazen aynı duyguda kalarak ya da aynı hareket yollarını benimseyerek çözemediğimiz olaylar da bize kaos gibi gelir. Halbuki bu kaos bizler tarafından yaratılmış bir durumdan ibarettir.
Ama benim elimde değildi!
Genellikle konu kendi ellerimizle yarattığımız bir probleme geldiğinde bu cümleyi duyma sıklığımız artmış oluyor. Biliyorum, bizim elimizde olmadan da hayatımızda bir problem açılabilir. Ancak burada şöyle bir fark devreye girmiş oluyor. Birinin aynı problemi çözmesi bir saat sürerken diğerimizin aynı problemle uğraşması neden bir haftayı bulabiliyor? Kişisel farklılıklarımız, yaşam örüntülerimiz, travmalarımız, yeteneklerimiz tabi ki bir problemin çözümünde çok etkili. Ancak bambaşka kişiliklerden ve hayatlardan gelip bir konuya aynı çerçeveden baktığımız birçok an da var. Kendi çaresizliğimizden sıyrılıp bir başka yere yüzümüzü çevirmek olduğumuz kişiyi bırakmak, kişiliğimizi değiştirmek ya da bambaşka birine dönüşmek demek olmayabilir. Sadece olayları başka bir pencereden görmenizi ve farklı bir şekilde değerlendirmenizi sağlayabilir. Bu sayede öğrendiğimiz çaresizlik etrafında değil, problemin gerçekçi çözümüne bakmaya başlayabiliriz. Olaylar da daha farklı anlamlara ve bizler de daha farklı duygulara kavuşabiliriz.
Bugün biraz bakalım, siz hangi probleminize farklı bir açıdan bakabilirdiniz?
Keyifli haftalar dilerim!