Birkaç gün önce bir arkadaşımın babasının cenazesine katılmak için Bayraklı Taşkent Camii’ne gittim. Oldum olası cenazeleri sevmem. Kasvetli bir hava, ölenin ardından söylenen sözler. Uzun zamandır gö...
Birkaç gün önce bir arkadaşımın babasının cenazesine katılmak için Bayraklı Taşkent Camii’ne gittim. Oldum olası cenazeleri sevmem. Kasvetli bir hava, ölenin ardından söylenen sözler. Uzun zamandır görülen görülmeyen insanların toplandığı cami avlusundaki tarifi güç atmosfer insana düşünmek için kısa zamanda çokça yol aldırır.
Cenaze namazını kıldıran cami imamının sözleriyle musalla taşında yatan kişinin yerinde siz olsaydınız nasıl olurdu sorgulaması içerisinde sevdiklerimizle daha çok vakit geçirebilmeyi, çevremizdeki insanları kırmamayı, üzmemeyi, gündelik hayatta üzüldüğümüz saçma sağan şeyleri düşünürken bir ara babasını kaybeden arkadaşımın henüz birkaç dakika önce söylediği o söz zihnimde dolaşıp duruyordu.
Babasının kronik rahatsızlıkları nedeniyle ailecek çektikleri zorlukları anlatan arkadaşım, her geçen gün ölüme yaklaşan babasını bazı hastanelerce kabul edilmek istenmediğini, hastanelerin öleceği düşünülen kişileri ‘operasyonel’ sebeplerle farklı hastanelere yönlendirdiğini anlattı. Sözüm ona dışarıdan bakıldığında özel ve yüksek bütçeli hastaların tedavi edildiği özel hastanedeki hijyen sorunundan, hasta bakıcıların ve personellerin umursamazlığından dem vurduktan sonra ‘Babam yaşarken çok eziyet çekti ama en azından öldükten sonra her şey tıkır tıkır işledi’ diye bir cümle kurdu.
Babasını kaybeden bir kişiye bu sözleri söyleten sağlık sistemi insanı gerçekten çileden çıkarır. Hayatınız boyunca en çok değer verdiğiniz insanın elinizden kayıp giderken yaşadığı tramvalar kaybettiğiniz kişiden çok sizi derinden etkiliyor.
Hastane hastane dolaşıp derdinize derman ararken kapanan kapılar, birkaç lira fazla kazanmak için sağlık sisteminin içerisinde dönmedik kapı bırakmayan hastaneler derken gerçekten de yaşarken çok şanssızız dedim ben de kendi kendime.
Bu yüzden en azından sağlıklı yaşadığımız her yeni güne şükretmeyi öğrenmeli, sevdiklerimizle kaliteli zaman geçirebilmeliyiz.
CENAZE HİZMETLERİ
Babasını kaybeden arkadaşımın ‘ölüm hizmetleri tıkır tıkır işliyor’ diyerek özetlediği sistem gerçekten de en azından yaşadığımız şehir olan İzmir’de takdire şayan. Yakınınızı kaybettiğiniz anda İzmir Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nde başlayan çok koşturmalı maratonda ölü yıkaması, cenazenin sevk edilmesi, mezarlığa defin, ölünün evine gönderilen yemek filan derken İzmir Büyükşehir Belediyesi acısı olan ailenin yanında işleri zorlaştırmadan hizmet ediyor.
Cenazenin kaldırıldığı Bayraklı Taşkent Camii’ne Bayraklı Belediyesi’nin gönderdiği ikram aracı cenazeye gelenlere içecek ikramı yaptıktan sonra, mezarlığa ulaşım konusunda da ilçe belediyesinin yönlendirdiği servis insanları mezarlığa taşıdı.
Sadece Bayraklı Belediyesi değil İzmir’de birçok ilçe belediyesi benzer hizmeti verip, yaşamında büyük sıkıntılar çeken insanları en azından son yolculuklarında rahat ettiriyor. Yaşarken mutlu olup, birbirimizi üzmeden, sağlıklı günleri hep birlikte görelim. Öldükten sonra işler bir şekilde yoluna giriyor zaten.