Canım ülkemde futbol adına o kadar saçma olaylar yaşıyoruz ki. Gündem sürekli değişiyor. Unutuluyor, unutacağız ama. Ya açtığı yaralar geçmiyor, tuz bassan nafile. İki kaleci. Biri bizim oğlan evladımız, çok ünlü ama medyatik değil. Diğeri çok ünlü kolunu kalırsa haber. İkisi de adına süper denen ligde file bekçisi, 1 numaranın vazgeçilmezleri. Çaykur Rizesporlu Gökhan Akkan ile Galatasaray kaleci Fernando Muslera. Yabancılara aşırı tahammül, sabır, hoşgörü, onların her şeyleri doğru, düzgün bir de kaleciyse eğer olur, böyle şeyler kafası. Oysa bizimkilere sıfır tolerans, aşağılama, karakteriyle oynama, gol yiyince anında karalama operasyonu. Yabancı hayranlığını geçtik daha ötesi. Evlatlarımızı küçük görme bunun adı. Kendi gelemedi oralara ya. Mesela İsmail Kartal gitti de ne oldu ne değişti. Buraya yazıyorum. İki hafta önce üstüne basa basa belirttim, sosyal medyada. Beşiktaş bu sene şampiyon. Gözlerinden belli, boş işlerle uğraşmıyorlar. Fenerbahçe'den 5 gol yedi ya hemen çıktı ortaya, geçmişteki maçlar.  Allah'ım aklıma mukayyet ol. 5 maçın 4'ünü kaybetmişler, önce kendilerine bakmazlar. 'İstenmeyen kara hakem' ilan ettikleri gibi. Her FB maçında gol yemiş falan filan. Ayıptır bu kadar çullanmayın Gökhan'ıma. Gol yiyince kaleci, komple ekibin defansın orta sahanın forvetin hiç mi suçu yok ? Atınca kalecinin hiç payı yok, atan ile asist kahraman. Hani öncesi. Genç Erkekler'e Muslera yüzünden elendik, ilk maçtaki gaflet ve dalaleti yok mu ? Ya yedikleri ama Gökhan'ı beğenmezsiniz. Ama o yabancı, vardır bir bildiği. Ya İstanbul'daki maç, kırmızı kart. İlk defa mı gol yedin, yiyeceksin tabi. Gol dediğin yemek ve de atmak için. Derbide olsa yaka paça indirirdi. Atılır mıydı ne olurdu bilemem. 'Aslanlar' gibi golünü atan Alan Virginius. Sevinecek tabi. Sözüm ona taraftarına sahip çıkacak, gitti kendinden 17 yaş küçüğe tekme attı. Adına derbi yılın maçı denenlerde. Sen de az mı yaptın o hareketleri. Maşallah yazan çizen hazır. Pek bir centilmen edaları. Kalecinin centilmeni takımı iyiyse, gol atarlarsa. Ya yiyince hemen U dönüşü. Yenilmeyi hazmedememe. Oysa o olgunluk olmalı. Gemi kaptanın iyisi, fırtınalı havada belli olur. Çarşaf gibi denizde ben de kullanırım. Futbol takımının kaptanı hem de kalecisi gol yiyince belli olur. Bir de örnek alınan insanlar bunlar, alt liglerde devamı gelmese bari.

ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Üst taraf böyle de alt taraf nasıl peki ? Bir alem, bambaşka bir evren. Kalecilerden değil teknik adam, antrenör ve yöneticilerden bahsediyorum. Bilirsiniz Halk Eğitim Merkezleri'nin böyle bir hizmeti var. Genç olmak şart. Ha bir de okul diploması. Futbolu öğretmek bambaşka bir şey, yetenek işi. Hakem akademisinden hakem çıkmaz. Okul bitirmekle de antrenör olunmaz. Belgeyi de yetkiyi de çalışan, bilen, sınavları geçen alır. Çok örnek yaşadım, hangi birini yazayım. Yazdıklarım da epeyce mevcuttur. Sorunları başka da yazan yok. Eski günler bitti, ajans haberi türedi. 'Kes kopyala yapıştır', o kadar. Hep sonuç, o geldi bu gitti. Ya içeriği, yanlış giden şeyler. Yok. Süperde sahaya giren başkan olur da. Amatör kümelerde antrenörlerin işçilerinin yani sahanın takımının patronunu rahat bırakırlar mı ?  Odaya girerler mesela, gereksiz, etik değil. Mahremdir.  Girince taktik verirler, akıl verirler, her şeyi bilirler. Resmi maç oynamamıştır en iyi topçudur, kuralları bilmez süper hakemdir çıksın sahaya valla bundan iyi yönetir. 3-5-2'den başka laf bilmez en iyi hoca kimdir cevap net yine onlardır kendileridir. Geçmişte çok örneklerini gördüm, 15 yıl önce filan. Biri görevi bıraktı mı diğeri de ayrılır, ekip işi bu çünkü. Sadettin Dülger ile Zeki Yalçınkaya ikilisi mesela. Biri ayrıldı, diğeri de eyvallah buraya kadar dedi. Falanca yerde unutmadım. Süper'de ile 1.Lig'de teknik direktör yardımcılığı, 2.Lig ile 3.Lig'de direkt sorumluluk yetkisi olanlar. Kapı gibi diplomaları var, ama işsizler. Karışanları çok her yerde. UEFA A diplomalı ikili, Ergun Kutsal ile Zeki Yalçınkaya yan yana. Birbirini kıskanmadan. Amatör kümede hem de. Beğenmiyorlar, çok lüks geliyorlar. İşi biliyorlar ya, liyakatliler vesselam. Ergun Kutsal efsane Uşakspor'un takım kaptanı, Serol de vardı. Çok maçlarına çıktım. Zeki Yalçınkaya şimdiki adıyla Süper Lig'de Karşıyaka forması giymiş golcü isim. İki dakika izlesin maçı çözen, yetenekliyi bulan insan evladı. Masör, fitness eğitmeni Yavuz Türkmen, 'Bu oyuncu oynayamaz' diyebilen cesur sağlıkçı. Haftaya iğnelerle pat diye sahada. Türkmen ile Kutsal'a güle güle denince 'Bana da müsaade' diyebilen Eşrefpaşalı deikanlı onurlu insan Yalçınkaya. Üst taraf böyle olur da alt taraf nasıl olur, böyle kalmaz ki. Sonra da 'ülkemizden neden çok sayıda çok iyi futbolcu çıkmıyor' deniyor. Neden olacak dilimde tüy bitti, düşünmeyen, okumayan yabancı hayranı bir de işgüzar o kadar çok yönetici var ki. Kursları eğiticileri öğretenleri lisanslı diplomaları da yok. Amatördesin istesinler süper ligde de yönetici olursun. Kurulursun koltuğuna ahkam kesersin. Bu kadar basit. Maalesef bunlar da bizden, yabancı değil. Futbola, spora, insanımıza yabancılar. Mevlam hakkımızda hayırlara vesile olsun. Rahmetle şükranla bu ülkeyi bize hediye ettiler Zafer Bayramımız kutlu olsun. Aylin Suphandağlı hanımın, Kadir Dursun kaptanımın, Zafer Ertem ustamın, İrem Brennan arkadaşımın doğum günü, kutlu olsun. Nice nice yıllara, iyi ki varsınız.