Üç büyüklerde her zaman yerli, bizim teknik adamların görev almasından yanayım. Yabancı görünce delleniyorum, rahatsız oluyorum zaten ne gerek var ki. Vakti zamanında Derwall, Piontek, Gordon Milne, D...
Üç büyüklerde her zaman yerli, bizim teknik adamların görev almasından yanayım. Yabancı görünce delleniyorum, rahatsız oluyorum zaten ne gerek var ki. Vakti zamanında Derwall, Piontek, Gordon Milne, Datcu, Stankovic geldi Türk futboluna çok yararları oldu, amenna kabul ediyorum. İyi ki de geldiler. Şu dönemde gereksizdir yabancı isimler. Bizimkilerin fazlası var, eksiği yok. Arada bir de tercüman olacak, o buna, bu da şuna anlatacak olacak şey mi. Futbolun dili ortaktır ama bir futbol ruhu vardır unutmamak gerek, dili başka kokusu başkadır onun. Onu da ancak ve ancak aynı dili konuşanlar verebilir. Unutmayın FB küme düşme potasına geldiğinde iki kişi vardı, biri akıl hocası ve çalıştırıcı, ikisi de ecnebi sonuç ortada. FB hala toparlanamadı. Hoş yerli isim Ersun Yanal da FB'de çalıştı çok yıprandı ama en azından zarar vermedi. Fenerbahçe'nin bizim Altaylı gururumuz Tahir Karapınar'ı göreve getirmesi harika bir düşünce, akıl edeni kutlarım. Yılmaz Vural'ı beğendiremedik. Göreve gelse geçen yılkilerden daha mı başarısız olurdu, yoo asla. Tahir kardeşime, hocama üstün başarılar diliyorum, yolu, bahtı, şansı açık olsun. Tahir ilk sınavını Kayserispor önünde verdi, zor da olsa geçti. Bakıyorum da hemen kurulu düzene uyum sağlamış gibi gördüm. Maçtan sonraki basın toplantısında konuşuyor, galibiyetin verdiği rahatlıkla açıldı, coştukça coşuyor konuştukça konuşuyor. O bilinen klasik lafı etmesin mi hoş bulmadım, hatta biraz içerledim, 'sen de mi koca Tahir' dedim. Maç bitmiş, oyuncun ihraç edilmiş o da doğru karar, 10 kişi ile kazanmış takımın, 3 puan cepte, kazanınca her şey güllük gülistanlık olması gerekmez mi. Dediğin lafa bak, 'Hakemler biraz daha dikkatli olmalı'. Destur, bismillah, üç ay yatıştan sonraki ilk maç. Atilla Karaoğlan kardeşim de Allah'ı var çok da güzel maç yönetti, VAR'a gitti de anladı kırmızı kartı o kadar. Kaçı, hangisi, yıllanmış FİFA'lar anladı ki anında VAR'a gitmeden, biraz insaf. Derin nefes al öyle konuş, başka edecek laf mı bulamadın. Oyunu kuralına göre oynuyorsun herhalde, oralarda öyle mi esiyor hava. Camiana, yönetim kuruluna formanın hakkını veririm, görevimin başındayım edasında yaptın bu işi, uyma sen onlara Tahir. 'Kazandık iyi başladık devamı gelecek, hakemi kutlarım doğru kararı verdi' de geç. Akıllı ol, zeki ol, yatırım, yağ çekmek değil ki bu. Böyle yapsan ne olur, ortamı germesen daha ilk günden. Sen bilirsin, Altay formasıyla FB'ye karşısında ne hissediyorsan öyle yapma, bence. Yoksa kaybeden sen olursun. FB'ye bi'şey olmaz. Severim, takdir ederim seni. Dişinle tırnağınla geldin buraya kadar, heba etme, uyma sen önündeki hocalarına. Korona salgını nedeniyle verilen ara nedeniyle tekrar başlayan Süper Lig'deki tüm maçları izledim. Pek bir durgun, mesafeli, zevksiz, heyecansız seyirci de olmadığı için tezahüratsız. Hazırlık maçı kıvamından daha aşağıda hepsi. Forma kapma çabasında oynanan çift kale maçın 10'da biri değil. Avrupa'ya gitmesini beklediğimiz Göztepe'yi hiç de hazır bulmadım, kondisyon, dayanıklılık yok gibi bir şey. 10 kişi kalan rakibe karşı çaresiz, golleri kalesinde gördü üst üste. Aynı beklemede Trabzonspor da kaldı onlar çok iyi değerlendirmişler, arayı. Evde kal'makla kalmamışlar üstüne bir de evde yat'mamışlar, çalışmışlar, bireysel olsa da. Çok net belli oluyor sahada. Korona salgını nedeniyle ara verilen ligin geride kalan kısmı için çok sayıda, önlem alındı. Çöp kovasından tutun, duştaki kimyasallara kadar. Çok güzel şey bunlar tamam da. 2.salgın kapıda. İkili mücadele 3 ay önceki gibi değil, tokalaşma yok, sarılma yok, öpüşme yok. Ama gol sevinci denen bir gerçek var, peki bu ne olacak? İşleri, meslekleri, görevleri bu olmasına, bunun için de para kazanmalarına rağmen illa ki abartılı sevinecekler. Seyirciyi coşturmak için yapılır zaten, ortada seyirci de. Kime bu sevinciniz ki böyle şatafatlı. Direkt olarak orta sahaya da gidemezler ki. FB'nin 88.dakikada kazandığı golden sonraki sevinci gördünüz mü, saha kenarında. Ekranı dondurdum üşenmedim saydım, ekranda, daha doğrusu sahada yaklaşık 1 metrekarelik alanda 15 kişi vardı. Bu nedir, 30 burun deliği, 15 ağız boşluğu demek. Bu ne demek bulaş demek, hastalık demek. Akciğerler bayram edecek. İstediğin kadar test yaptır, negatif çıksın. Gribi, nezleyi yapan da virüs değil mi, hani bitti mi yeryüzünden, geçti mi. Korona nasıl bitsin ki. Bu kadar maskesiz, gamsız kitle var iken. 2.dalga geldi malum, hayırlara vesile olsun. Konuyu iki çubuk, üç çizgiyle anlatan karikatürlere bayılıyorum, destan yazsan anlatamazsın. O apayrı bir sanat, aklıma neler neler geliyor, yeteneğim yok ki çöpten adamdan öteye geçemiyorum ki. Kalender ismiyle müsemma Öznur Kalender harika çiziyor Çarşaf'tan beri, özel bir çizgisi var. Oğuz Sarıcaoğlu - Öznur Kalender imzalı karikatür, konunun düşündürücü özeti. Emeğinize, çizginize sağlık üstatlar. Göztepe'mizin doğum gününü kutladık, mesafeli de olsa. Bunca yıl efsane oldun, sevdirdin, sevindirdin 95. yaşın kutlu olsun Göztepe, nice nice yıllara, koronasız, Avrupa yollarında ol inşallah. Salgın gelir geçer, senin sevdan bitmez, yaşasın İzmir takımları, gönlümüz hep sizlerle. Biz ne koronalar gördük. Geçtiler, gittiler...