Ne gariptir ki. Uzuvun uzunluğu, kısalığı genişliği darlığı ebatı boyutu ofsayta karar veriyor. Bir de adalet demiyorlar mı, şaşılası durum. Oysa çeşit çeşit insan var. O zaman VAR yoktu, işte tam da o zaman olmalıydı. Hakem, yardımcı hakemler ile dördüncü hakem 'daraldığında' VAR olmalıydı. Sonunda VAR'daki de insan, ne yapacak yani. Uzaktan bakmayla olmuyor bu işler. O maçlarda, böyle maçlarda düdük çalmamış VAR'a oturtuluyor. Görmemiş, yaşamamış ve karar veriyor, yönlendiriyor, eşyanın tabiatına aykırı. Avukat olmadan savcı, hâkim, yargıç olmak gibi. Tee uzaklardan olmaz bu işler. Oooh mis gibi. Yazın klimalı, doğalgazlı buz gibi, kışın da sıcacık. Eşofmanlı, şort bile yok. Mis gibi çayın, kahven, kekin, böreğin hazır. Tuvalet dibinde. Böyle hakemlik mi yapılır, hissetmeden yaşamadan. O beğenmediğiniz futbolcuyu da anlayamazsın, hakemleri de. Koltuk rahat, doğrusu için çırpınmazsın. Dizi keyfi mi bu, patlamış mısır da olsun bari. Tribünler, rüzgâr, güneş, ayaz, sıcak, zemin, kar, yağmur, tipi, dolu. Yaşayanlar sahadakiler, yedek kulübesindekiler, yedekler, antrenörler. Herkes kendine yontsa da. Gözünün önünde, çıplak gözle bakan mı daha iyi görür, ekrandan bakan mı? Bir zamanlar gazetedeki basılmış fotoğrafa, enstantaneye bakıp karar verirlerdi, yazılırdı. 'Verilmeyen penaltı' diye, oysa temas yok. Yandan baksan, aradan bisiklet geçer. Niye, yandan tribünden, saha kenarından görüyorum da ondan. Ne değişti ki, ha fotoğraf. Ha tee onlarca kilometre uzaktan bak. Başka hesap yok ise eğer. VAR AVAR dediğin, sahada yer almalı izlemeli. Hakemlerle birlikte gelmeli, birlikte dönmeli. Sözlüğe bak muhtıra anlamına gelir, memorandum. Herhangi bir şeyi anımsatmak, bir konuda uyarmak için yazılan yazı veya bir devletin başka bir devlete siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota, diye yazar. Oysa hakemlik dilinde memorandum, maç ile ilgili öncesinde istekler, yardımcı olma isteği, şeklidir. Hakem 'Göremediğim, yanlış yaptığım varsa beni ne olur uyarın, kurtarın'dır VAR'ın ilk harfi. Alemi görünce, övüneceğim artık. Bu ukalalık, ego filan değil gerçek hakemliktir. Yardımcı hakem çıktığım maçlarda sahaya dalar hem hakemi kurtarır hem adaleti sağlardım. İşte memorandum sayesinde. Tecrübe, yıllanmışlık yaşamışlık çok olsa da illa konuşmak, çok faydası olur maça. Her maç bir ilk belki de sondur. Oysa şimdi yapılanlar insanlı hava sahası. Tıpkı sahadaki VAR yeri gibi kulübe olmalı, görevliler ayakta olmalı, dolaşmalı biri de sabit. Tıpkı 4.hakem gibi maçı izlemeli. İstek halinde ekrana bakmalı, yardımcı olmalı. Öyle mikrofona 'birader, ofsaytımsı, gel bak' gibi laflar edilmez. Sonuçta adalet kazanır, kaybetmez. Eğer tek istekleri buysa, gerçekten.

KOLU UZUNSA, KABA ETİ BÜYÜKSE?

1. Sayfamıza taşıdığımız fotoğraflara bakar mısınız?  Olacak iş mi, biri bizden biri yurtdışından. Ofsaytmış meğer ikisi de öyle karar verildi. Goller iptal edildi. Valla mı emin misiniz, son kararınız mı? Kolu böyle ise suçu ne? Eline çarpsa penaltı yok, olmaz ama düüüt VAR'a göre ofsayt. 100 metre engelli çıkışı değil ki. Ofsayt başka bir şey. Bekleyip beleş golü önlemek içimdir. Burada avanta gol nerde, hakkıyla. Sporcu kardeşin tıptaki latince adı Gluteus Maximus olan hassas kaba eti rakip kaleye, toptan ve sondan ikinci oyuncudan daha yakın. Haydii bu da ofsayt. Bunların neresi ofsayt. 1.90'lık santrafor mesela, 1.65'likten dezavantajlı. Başka pozisyonlarda harika ama ofsaytta ııh olmaz. Oysa yüzü, cephesi tamamen rakip kaleye dönük ve de bedenin yarısından fazlası önde. VAR'da böyle karar verilmesi gerekmez mi. İtiraf ediyorum, hiç de pişman değilim helali hoş olsun. 30 filan yıl önce güzel ülkemin çeşitli il ve ilçelerinde nice pozisyonlar oynattım. 'Şüphelendiysen oynat', gol olsun bereket olsun seyir zevki artsın, düstur bu idi. Ev sahibi, deplasman hiç fark etmez. Sahadan çıkamadığımız çok oldu, vicdanen rahatım, şükür. Gözlemciler mi, bazıları anladı bazıları anlamadı. Ek rapor yazması gerektiği için, VAR gibi oturduğu yerden ahkam kesen de oldu, notları kırptı. Fark etmez, vicdan en büyük nimet. Ev sahibi kulüp yaygara yapınca, bazı gözlemciler de maç verenlere telefon açtı. Arkamızdan konuştular yani. Canları sağ olsun, dedik ya önemli olan vicdan, ahlak, etik. Unutulan kelimeler. Eskiden 'Yan hakemdi yardımcı hakemlik yapardık' yırtınırdık maç güzel geçsin hak yenmesin diye. Şimdi 'Yardımcı hakem deniyor, yardımcı olunmuyor'. Aslında yan hakem demek gerek. Yan yan koşmaktan başka, bir şey yapmıyorlar, Top yırtık fileden giriyor, öyle bakıyorlar birbirlerine, VAR bile yetersiz kalıyor, anlamadığım bu işte. Oysa memorandum olsa, birbirlerine kem gözle bakmasalar yardımcı olsalar fena mı olur? Yok işte boya posa, tipe, saça başa, sese bakılıp seçilenlerin lastikleri, birer birer patlıyor. Yarı yolda kalıyorlar. Hak etmediler çünkü. Ne FİFA kokartını ne de bu kadar desteği. Önce etik olmak gerek, sonra VAR olsa ne olur olmasa ne olur. O gün gelecek, az kaldı. Drone, robot hakem, işi bitirecek. O zaman göreceğiz, not alın. Buraya da yazıyorum, söz uçar yazı kalır. İnsansız futbol sahası, az sonra.