Türkiye’de kamuoyunun en az güvendiği meslek grupları arasında politikacılar tartışmasız en üst sıralarda. Yerelde muhtarlardan en üst ölçekte milletvekillerine kadar uzanan bu politika silsilesi üzer...
Türkiye’de kamuoyunun en az güvendiği meslek grupları arasında politikacılar tartışmasız en üst sıralarda. Yerelde muhtarlardan en üst ölçekte milletvekillerine kadar uzanan bu politika silsilesi üzerinde vatandaşın güvenini sağlayan, genel kabul gören çok az sayıda isimden bahsedebiliyoruz.
Bugün dediğini yarın yalanlayan, menfaati için kendine saygısını dahi yok etmeyi şiar edinmiş bir kitle ile karşı karşıyayız. Bu sözünü ettiğim durum tüm politikacıları kapsamıyor haliyle ancak sokağa çıkıp 100 kişiye sorsanız en az 90’ı politikacılarla ilgili görüşlerime katılacaktır.
Muhabirliğe başladığım ilk günden itibaren İzmir’de ilçe belediye meclislerini yakından takip ediyorum. İlçe belediye meclislerinde konuşulan konular, belediye meclis üyelerinin yetkinlikleri, yaşadıkları kentle ilgili vizyon ve gelecekle ilgili projelerinin ne durumda olduğuna her meclis toplantısında tanık oldum/olmaya da devam ediyorum.
Eşini dostunu belediyede makam sahibi yapmak, inşaat projesi için imar değişikliklerinde söz sahibi olmak, kendi profesyonel işi vesilesiyle meclis üyesi olduğu belediyeden birkaç ihale olmak meclis üyeliğine talip olan isimlerin en büyük motivasyon kaynağı.
Partisi fark etmeksizin belediyelerin kadro yapıları tarafsız bir biçimde incelendiğinde kaç meclis üyesinin kaç akrabasının hangi belediye kadrosunda ya da belediye iştiraklerinde görev aldığı çok kolay bir şekilde ortaya çıkarılabilir.
Bu yaklaşım devam ettikçe işinin hakkını vererek yapan ve gerçekten vizyonlarıyla yaşadıkları ilçeye hizmet edebilecek politikacılara karşı da önyargılı bir değerlendirme yapmak zorunda kalıyoruz.
Hele ki bazı ilçelerdeki meclis üyelerinin yaşadıkları ve görev aldıkları ilçelerin seçmen profilini asla yansıtmadıklarını açık yüreklilikle söyleyebilirim. İki kelimeyi bir araya getiremeyen, görev aldığı ilçenin yapısal sorunları ile ilgili herhangi bir fikri olmayan bu isimlerle karşılaştıkça siyaset kurumuna olan güvenim de yerle bir oluyor.
PARTİLERİN ÜYE YAPISI
CHP’de önseçim tartışmalarının dorukta olduğu dönem farklı kesimlerin itirazlarına hak vermemek mümkün değildi. Önseçim sürecine itiraz eden kesimlerin en büyük endişesi CHP’nin delege yapısının seçmen yapısını yansıtmadığı yönündeydi. Birçok mahalle delegesinin partideki egemen güçlerin/grupların yönlendirmesiyle sadece oy kapısı gözüyle listelere ailecek yazılmaları parti içi demokrasi için en büyük ayıp. Bu konuda tereddüte düşenlerin mahalle delegelerinin soyadlarına bakmaları yeterli.
Yazının başlığı kalitesiz siyaset. Yaşadığım ilçe Karşıyaka’da uzun zamandır tanıdığım bir esnaf var. Kendisini tanıdığım ilk dönemde Emekli General Osman Pamukoğlu’nun kurduğu HEPAR’da siyasete atılmıştı. Gel zaman git zaman bu kişi İYİ Parti’de ilçe yönetiminde yer aldı. Parti içi tartışmaların ardından sosyal medyada takip edebildiğim kadarıyla İYİ Parti’den istifa edip bu günlerde CHP İlçe Başkanı’nın çevresinde dolaşıyor.
Kişinin geçmişini, yaptıklarını iyi bildiğimden kendisi hakkında çok da söz söylemek istemiyorum. CHP seçmen yapısıyla zerre kadar ilgisi olmayan birinin CHP’de siyaset yapmaya çalışmasını hayretler içerisinde takip ediyorum. Siyasette kaliteye ihtiyacımız var özetle.