Kumruyu mu, boyozu mu, denize çıkan sokakları mı, Karşıyaka vapurundan martılara gevrek atmayı mı yoksa şen şakrak müzisyenleriyle kahvesini yudumladığı Hisarönü'nü mü özler uzaktaki İzmirli?

Kuşkusuz hepsinin yeri ayrı; hatta çok daha fazlası var. Ancak bir İzmirli için, milli bayramları, 10 Kasımları İzmir'den ayrı geçirmek, Anıtkabir' de değilseniz, gerçek bir işkencedir. 

İnsan hep İzmir'de ise, yani burada doğmuş, büyümüş, okumuş, çalışmış, aile kurmuş ve dışarıda sadece tatil için bulunmuş bunu da milli bayramlara denk getirmemişse her yeri İzmir gibi sanıyor. 
Sanıyor ki bayramlarda kutlamalardan, yürüyüşlerden bitap düşer, 10 Kasımlarda her yerde hayat durur.
 
Oysa... 

Yazının, içimdekileri tüm açıklığıyla döktüğüm bundan sonraki kısmını maalesef okuyamayacaksınız; çünkü otosansürledim. Ama kibarca şöyle özetleyeyim: çok üzgün ve çok kızgınım. 

10 Kasımlarda saat 9'u 5 geçe siren çalmayı beceremeyenlere, çalan sirene rağmen 1 dakika dik duramayanlara, milli bayramları avaz avaz kutlayamayanlara ve bunu kabullenenlere ne denir, hiç bilmiyorum. 

Bazen birşeyler demeyi deniyorum aslında; ama öyle boş ve bıkkın bakışlarla karşılıyorlar ki, farklı il değil, gezegendeymişiz hissiyatına kapılıyorum. 

Sokaklara taşan okul gösterileriyle, uzun ve renkli konvoylarıyla, bu konvoyları pencerelerden alkışlarla karşılayanlarla, el ele yürüdüğümüz fener alayıyla, uçak gösterileriyle, ay yıldızlı yelkenlileriyle İzmir bayramlarını düşlüyorum. 

10 Kasımları geliyor sonra aklıma, ana kucağındaki bebeden, ancak bastonuna tutanarak ayakta durabilen yaşlısına  kadar herkes; ama balkonda ama sokakta dimdik duruyor, gözleri yaşlı. Etrafa bari bakınsanıza, yok! 

Yaşadığım caddedeki minibüsün ilerleyişini görmezden gelerek, otobüsünü durdurup saygı duruşuna geçmek için aşağı inen ESHOT şoförlerini aklıma getiriyorum; yüzlerce şoför binlerce yolcu ile.

Kaç şehre dokunur bu sihirli değnek, bilmiyorum; ama bunun bir kent kültürü olduğunu, bu kültürün inşasında kent yöneticilerine de büyük görev düştüğünü artık çok iyi görüyorum. 

Anlayacağınız, en çok doğru zamanda doğru yerde olmayı özlüyorum. Anıtkabir'de değilsem, her bayramı İzmir'de kutlamak ve her 10 Kasım'da İzmir'de ağlamak istiyorum. Milli bayramlarımızın coşkusunu havada, karada, denizde görmeyi ve yasımı hakkıyla tutmayı özlüyorum.