“İzmir şu turizm işini bir türlü neden beceremiyor” diye düşünüp duruyorum hep. Hoş neyi becerdi de turizmi becerecek. Baksanıza Körfezi kirli, trafiği berbat, otoparkı yetersiz, kentsel dönüşümünü halledememiş, gökdelenlerin işgali altında, havası kirli, suyu içilemez vasıfta bir metropol kent. Önceki gün ikisi bir arada turizm fuarı açıldı. Ev sahibi bizdik. Antalya ve Manisa’nın CHP’li, Ordu’nun da AK Partili büyükşehir belediye başkanları vardı. Ama bizden Başkanımız Cemil Tugay yoktu. Ev sahibi olmayınca da sanırım Kıymetli Valimiz de gelmedi. Silsile devam edince oda, borsa ve birlik başkanları da hep birlikte yerlerine temsilcilerini gönderdiler.

Buna tepki veren tek isim Ege Turistik İşletmeler Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler oldu. Sayın İşler, bu manzara ile İzmir’in bir üvey evlat, öksüz bir çocuk gibi ortada kaldığını, kendilerinin bunun büyük üzüntüsünü yaşadıklarını kaydetti. Yerden göğe kadar haklı. Hiç kimse kusura bakmasın. Orada Valimiz de İBB Başkanımız da oda başkanlarımız da olmalıydılar. Ziya Antalya, Ordu başkanları ta uzaklardan gelmişti. Manisa’nın başkanını bizden sayar isek, meslektaşım Cihad Taysi’nin Ege Telgraf TV’de Mahir Dinç kardeşimle gündemi yorumladığı programlarında dediği gibi, “Siz hiç evinize davet ettiğiniz misafiri bırakıp gider misiniz?” Bu işler sağlık dışında mazeret kabul etmez. Biraz ciddiyet lütfen.

Bu kenti yönetmek için o koltuklara oturanlara ise artık resmen acıyorum. İşleri harbiden çok zor. Bir yanda iktidarın baskılı siyaseti altında yerlerinden neredeyse kımıldayamayan, sorduğunuz bir iki basit soru için bile validen, bakanlıktan izin almak zorunda kalan bürokratlar, diğer yanda siyasete gömülmüş, iş yapmak yerine ona buna laf yetiştirmeye çalışan başkanlar. En azından başkanlar, sorduğunuz sorulara kerhen de olsa kimseden “izin mizin” almadan konuşabiliyor da ona şükrediyoruz. Ancak orada da sıkıntı var. İstenmeyen bir şey sorulduğunda kaşlar çatılıyor, sesler yükseliyor. Sorduğunuza da soracağınıza da pişman oluyorsunuz.

İşte bu şartlarda, bu “garip” kentin derdine derman olmaya çalışmak, inanın deveyi hendekten atlatmaktan daha zor. Yaptığınız haberleri görüp te “tık” sesi bile çıkarmayan vurdumduymazlar, bu kentte. Konuşmak istediğinde konuşan, ama bunu kendi servis ettiren, sonra da yayınlanmasını bekleyen, eski samimiyeti artacağı yerde kaybolmuş gitmiş bir iş alemi. Artık bu ötekileştirme bitmeli. Bu kentin gerçek gazetecileri samimiyet ve destek bekliyor.

Sonunda Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Cemil Tugay, Körfez’de dip tarama çalışmalarını başlatmış. Harika bir gelişme. Geçtiğimiz hafta düzenledikleri çalıştayın mutlaka faydası olmuştur. Ama ben çalıştay konusu daha gündeme gelmeden, “Bırakın çalıştayı malıştayı, indirin tarama gemilerini Körfeze” diye bu köşeden çağrı yapmıştım. Bu satırlar yazılmadan birkaç saat önce bugünkü 3.sayfamızın manşetindeki haber geldi Büyükşehir’den.

Servis edilen haberde, “Temiz Körfez için dev adım. Başkan Tugay Körfez’de tarama çalışmalarını başlattı” yazıyordu. Öyle mutlu oldum ki. Nihayet benim işaret ettiğim olay gerçekleşti. Şimdi sıra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve paydaşlarında. Büyükşehir bir yandan Çiğli Arıtma Tesisleri’nde 4.fazı tamamlıyor. Eh denizdeki taramaları da başlattı. Geriye iktidarın yapacağı çalışmalar kaldı. Evet Bilim Kurulu var. Ama biz limandaki sığlaşmayı önleyecek ve dev kruvaziyerleri buraya çekecek ve sonuçta körfezi temizleyecek derivasyon kanalının inşasını bekliyoruz. Artık daha çok bekletmeyin.

Benim Cemil Başkan’dan bir talebim daha var İzmirliler adına. Lütfen Körfez’e dökülen derelerin ağızlarına yapılan betonlamaları kırıp parçalayın ve kaldırın. Bunu yaptığınız takdirde koku da gidecektir. Yoksa kokudan kurtulamayız. Ayrıca hep yazdım. Derelere atılan çer-çöp ve arıtılmadan pervasızca deşarj edilen kirli suları engelleyin. Şehir içinde kalan sanayi siteleri ve fabrikalar en büyük kirleticiler. Kurallara uymayana basın cezayı. Basın toplantısı yaparak deşifre edin. Kimsenin bu Körfez’e ihanet etmesine izin vermeyin.