Geçtiğimiz hafta israf ekonomisinde İzmir’in nasıl ezber bozduğunu gerekçelerimizle açıklamaya çalışmıştık. İzmir’de alışkanlığa dönüşmüş israfı günlük hayatımızın her alanında görmeye ve yaşamaya dev...
Geçtiğimiz hafta israf ekonomisinde İzmir’in nasıl ezber bozduğunu gerekçelerimizle açıklamaya çalışmıştık. İzmir’de alışkanlığa dönüşmüş israfı günlük hayatımızın her alanında görmeye ve yaşamaya devam ediyoruz.
Geri dönüşüme değil de yakmaya gönderilen her çöpler başlı başına israf kültürü göstergesidir. Oysa yakılmaması gereken hatta dönüşüm tesislerince para ile satın alınan çöpler var! İrili ufaklı neredeyse tüm belediyeler ülke genelinde çöp ayrıştırma ve geri dönüşüm çalışmalarına çoktan başlamış ve birçoğu ciddi projeleri hayata geçirmiş olduğu halde, İzmir hammaddelerinin tasarrufu, doğaya ve ekonomiye geri kazandırılması konusunda halen elle tutulur bir çaba sarf etmiş değil.
Kuraklığın ciddi boyutlarda tırmandığı günümüz iklim koşullarında, en hayati yaşam kaynağımız, su hakkında da savurganlık, vurdumduymazlık hat safhada devam ediyor.
İzmir, 30 milyon metreküp kayıp kaçak oranını azaltmak yerine 3 milyon metreküplük hacme sahip yeni barajlar inşa etmek ile uğraşıyor.
Kayıp kaçak miktarı orta ölçekli illerin toplam su kullanım miktarı çok üzerindeki Büyükşehrimizde, suyun geri dönüşümü üzerine radikal bir çaba yok. Aliağa demir-çelik sanayi alanları, Torbalı, Kemalpaşa gibi ciddi sanayi bölgeleri, yer yer 1500 – 2000 metrelerden, çok yüksek maliyetlerle, on binlerce kuyudan tatlı su çekip kirlettikten sonra doğaya salmaya, dereleri, akarsuları, doğayı zehirlemeye devam ediyor.
İzmir kent şebekeleri yıllık ortalama yüzde 30-40 kayıp kaçak oranı bir yanda, arıtmaya hiç ulaşmayan kirletilmiş sular bir yanda, Arıtma tesislerine gönderilen kirli suların aktarma ve arıtılma maliyetleri diğer yanda, yüksek tuz oranı ile milyonlarca metreküp suyun arıtma tesislerinden denize tahliyesi diğer yanda. Bu tablo SU fukarası çağımızda, şehrimizin su israfının boyutlarını ortaya koyuyor.
Gediz deltası, Gediz’i besleyen akarsu ve dereler, hepsini kucaklayan ekilebilir dikilebilir tarım arazilerinden oluşan tüm coğrafyası ile beraber, acilen yapılandırılması gereken ileri biyolojik arıtma tesisleri ve suyun ikinci kez kullanımı umursanmadan, devasa miktarlarda su israfı ve kirlilik altında can çekişmeye devam ediyor.
Yaklaşık 8 milyarlık büyükşehir bütçesi 6 milyarlık zorunlu harcamaları çıktıktan sonra geriye kalan her kuruşunu, günümüz ve geleceğimizi şekillendirecek acil ihtiyaçlar için doğru planlamalıdır.
Sürdürülebilir kaynakların istihdam edilmesi, güneş, rüzgar ve jeotermal gibi doğal kaynaklardan faydalanarak, enerji maliyetlerinin düşürülmesi, atıkların ekonomi ve doğaya geri kazandırılması, kirli suyun tekrar kullanılarak tasarrufunun sağlanması gibi hayati başlıklar stratejik eylem planlarında öncelikli olarak yer almalı.
AYKOME (alt yapı koordinasyon merkezi) kentimiz alt yapı sistemleri yenilenmesinde, kazı maliyetlerini öngörmeli ve bölgelerin tüm altyapısal çalışmalarını etaplara ayırmayı, elektrik, su, kanalizasyon, Telekom vs. tüm yapılacakları bir kerede düzenlemeyi koordine edebilmeli.
Tüm dünyanın iklim krizi, küresel ısınma, kuraklık susuzluk ile savaş vermekte olduğu çağımızda, İzmir’imizin rehavetinden kurtulup bir an önce dünyamız gerçekleri ile yüzleşmesini, gelişen bilim ve teknolojileri, doğamız, kaynaklarımız ve hayatımız menfaatine doğru ve yerindelik ilkesi ile kullanmasını bekliyoruz.