W.R. Bion, bir annenin bebeğinin acısını dindirme yetisine “kapsama” adını vermiş. Yanı henüz bilişsel, zihinsel, bedensel gelişimini tamamlayamamış olan bebeğin tüm yaşamsal ihtiyaçlarında kendisine...

W.R. Bion, bir annenin bebeğinin acısını dindirme yetisine “kapsama” adını vermiş. Yanı henüz bilişsel, zihinsel, bedensel gelişimini tamamlayamamış olan bebeğin tüm yaşamsal ihtiyaçlarında kendisine bakım verenine muhtaç olması, kapsama yetisine sahip bir ebeveyne yaşam onun için güvenilir bir alan olabilecekken; bunun mümkün olmadığı bir bakım veren tarafından büyütüldüyse o bebek için belki yaşam dehşet verici olacaktır. Yetişkin hayatında özellikle duygu düzenleme becerisi olmayanların kendisini tetikleyen duyguların kaynağı kendisine bakım veren tarafından kapsanamayan çocuklukta yatar. Özellikle kaygı ve korku gibi duygularla çalıştığım kişilere seanslarda sorduğum bir soru vardır... “Çocukken acı çektiğinde anne ya da babana gidip onlardan destek alabiliyor muydun?”. Kaygı ve korku sorunları ile mücadele eden danışanlarımın çoğu bu soruya hayır yanıtını verirler. Çocuksunuz ve acı çekiyorsunuz, baş etmeye çalıştığınız kendinizi aşan duygularla nasıl mücadele edeceğini bilmiyorsunuz. O kocaman duygularla çocuk başınıza baş etmeye çalışıyorsunuz. Oysa her çocuğun en temel ihtiyacı şefkatli bir kabuldür. Böyle olumlu bir duygusal iklimde büyümek her çocuk için bazen mümkün olamıyor. Eğer ebeveynleriniz sizi büyütürken acımasızca yargılayıp, eleştirdiyse, hata yaptığınızda size sert cezalar verdiyse; yetişkin hayatınızda içinizde sizi sürekli sert bir şekilde eleştiren bir iç sese sahip olursunuz. Bir de bu iç sesin kendi sesiniz olduğuna inanırsanız ihtiyacınız olan şefkati asla kendinize gösteremezsiniz.

ÇOCUKLARA TEHDİT

Çocukluk döneminde büyürken kişiliğimizin gelişiminin en önemli parçası olan benlik böyle bir ebeveynle büyütülen çocuklar için tehdit altındadır. Benlik inşaa edilirken kendini ebeveynlerin gözünden görmeye başlayan çocuk, kendisini onların gözünden gördüğü gibi hatalı, suçlu, yetersiz, beceriksiz, değersiz görmeye başlar. İşlevsiz bir ailede büyüyen çocukların kaderi yetişkin hayatında kendisini tetikleyen durumlar karşısında kolayca regrese olup; kendisini yine çocukluğunda hissettiği gibi olumsuz duyguları hissetmeye başlar. İşlevsiz ailede büyüyen bu çocukların yaşadığı duygusal, fiziksel istismarın sonucu olarak yetişkin hayatında kendini merkeze almayı bir türlü becerememek, istek ve ihtiyaçları ile ilişkilerinde kalamamaktır. Özellikle acı veren olaylarda ailelerinin desteğini almadan büyüyen bu çocuklar, yetişkin hayatında çevrelerinden destek almayı da beceremezler. Bu kişiler için yaşamını iyi yönde değiştirecek en iyi adım, kendileri ile yeniden temas kurmaktır. Duygu ve ihtiyaçlarını daha fazla izleyip suçluluk ve utanç gibi duygular hissetmeden kendi ihtiyaçları ile kendilerini ifade edebilmeyi öğrenebilmektir. İçinde büyüdüğümüz aileyi değiştiremesek de, bu ailelerin bizde yarattığı duygusal tahribatı değiştirmek bizim elimizde… Ailelerimizin davranışlarının bizde yarattığı olumsuz duygularla ile gereken sorumluluğu alarak bunu başarabiliriz. Sevgilerle..