Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan gençler, iklim değişikliğinden ve onun olumsuz sonuçlarından gelişmiş ülkelerde yaşayan gençlere oranla daha çok etkilenmektedir. Olağandışı hava olayları, yüksek sıcaklık, su kaynaklarının kıtlığı, hijyenik olmayan koşullar, tarım ve gıda sektöründe yaşanan olumsuzluklar, doğal kaynakları ele geçirmek amacıyla yaşanan iç çatışmalar gençlerin sağlığını ve güvenliğini tehdit etmektedir. Göç ve çatışmalar da iklimdeki istikrarsızlıkların sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. 


Dünya Ekonomik Forumu/World Economic Forum(WEF) her yıl yaptırdığı ve tüm dünyadan 30 bine  yakın gencin katıldığı bir ankette son 3 yıldır dünyanın en önemli sorunu nedir sorusuna genç katılımcıların “iklim değişikliği ve çevre tahribatı” yanıtını vermesi (yüzde 48.8) gençlerin konuya verdikleri önemin bir işaretidir. Gelecekte yönetici pozisyonunda olacak gençlerin bugünden iklim politikasına katılmalarını sağlamak, gerekli temsiliyet mekanizmalarını yaratmak önemlidir ve acildir. 

KARAR ALMA

Türkiye, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” çerçevesinde küresel iklim değişikliği ile mücadele çabalarına imkânları ölçüsünde katkıda bulunmayı bir hedef olarak belirlemiş; ulusal azaltım, uyum, teknoloji, finansman ve kapasite oluşturma politikalarını ortaya koymuştur. Türkiye’nin genç kuşaklarının iklim değişikliğinden nasıl etkileneceği, kırda veya kentlerde hangi gençlik gruplarının ne şekilde zarar göreceği; sağlık, doğal kaynaklara erişim ve tarım gibi alanlarda gençlerin iklim değişikliğinin sonuçlarından nasıl etkileneceğine dair çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Gençlerin karar alma mekanizmalarında temsil edilmemesi iklim politikalarının planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasında etkinliği azaltmaktadır. 

Bu açıdan bakıldığında sivil toplumdan yerel yönetimlere, üniversitelerden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirveleri’ne kadar birçok alanda genç nesillerin karar mekanizmalarına katılmaları, iklim değişikliği ile mücadele ederken geleceklerini sürdürülebilir bir şekilde yapılandırma imkânı verecektir. 

Türkiye’de gençlik politikası ve iklim değişikliği Gençlik ve spor alanında ortak bir anlayış, vizyon, politika ve hedeflere ulaşma, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşların hizmet ve faaliyetlerinde koordinasyon ve iş birliğini sağlama amacıyla, gençlik ve spor alanında ulusal düzeyde bir kılavuz olacak Ulusal Gençlik ve Spor Politikası Belgesi 2013’te Gençlik ve Spor Bakanlığınca hazırlanmıştır. Bu belgede “Sağlık ve Çevre” başlığında Politikalar, Hedefler ve Paydaşlar belirlenmiştir. Çevre başlığı altında“Farkındalığın Artması” ve “Doğa sevgisinin yaygınlaşması” iki önemli politika olarak belirlenmiştir. 

 Türkiye’nin genç kuşaklarının iklim değişikliğinden nasıl etkileneceği, kırda veya kentlerde hangi gençlik gruplarının ne şekilde zarar göreceği, sağlık, doğal kaynaklara ulaşım veya tarım gibi alanlarda gençlerin iklim değişikliğinin sonuçlarından nasıl etkileneceğine dair çalışmalara önem verilmelidir. 

* Geri dönüşüm hakkında bilgilendirme çalışmaları yapmak, geri dönüşüm noktalarının yaygınlaştırılmasını sağlamak ve kullanımını teşvik etmek. 

* Çevrenin korunmasını ve gençlerde çevre duyarlılığının arttırılmasını sağlayacak uyarıcı mesajlar içeren programlar hazırlanması konusunda medya desteği sağlanmasına yönelik çalışmalar yapmak. 

* Gençleri yenilenebilir enerji başta olmak üzere her türlü (nükleer enerji de dâhil) enerji kaynağı hakkında bilimsel gerçekler ışığında bilgilendirmek, enerji ve çevre arasındaki ilişki hususunda gençlerde gerekli bilinci oluşturmak. 

*Doğa sporları teşvik edilerek gençlerde çevre bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak. 

*Gençlerin çevre ile iç içe olacağı, doğada zaman geçirmelerini ve doğayı sevmelerini sağlayacak çevre eğitim parklarının oluşturulmasını sağlamak. 

* Gençlik merkezleri, gençlik kampları ve gençlere yönelik projelerde gençlerin doğayı tanımalarını ve doğada zaman geçirmelerini sağlayacak faaliyetler düzenlemek. 

*Gençlik doğa kamplarının sayılarını arttırarak daha fazla gencin faydalanmasını sağlamak. 

 * Gençlik merkezleri, gençlik kampları ve gençlere yönelik projelerde gençlerin doğayı tanımalarını ve doğada zaman geçirmelerini sağlayacak faaliyetler düzenlemek. 

* Gençlik doğa kamplarının sayılarını arttırarak daha fazla gencin faydalanmasını sağlamak. 

* İzcilik, dağcılık, bisiklet, kayak, oryantiring vb. branşları teşvik etmek.  

Paydaşlar  

Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre,Şehircilik ve İklim Derğişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Üniversiteler, Medya Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları. 

İKLİM EYLEMİ

Sivil alanda gençlerin iklim değişikliği üzerine girişimleri şu şekilde özetlenebilir: “Türkiye’de İklim Değişikliği Politikalarına Gençlik Katılımı Girişimi, kısaca İklim İçin Gençlik, farklı gençlik gruplarını ve bireyleri biraraya getirerek kritik öneme sahip COP’larda Türkiye’nin adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir iklim politikası yürütmesi için bağımsız, kolektif bir baskı/lobi grubu olmayı” amaçlamaktadır. 

KÜRESEL SORUN MU!

Öncelikle, gençlerin çevre sorunlarını ve küresel ısınmayı dünyanın önemli sorunları arasında telaffuz ederken Türkiye’nin sorunları arasında bunlara yer vermedikleri gözlemlenmektedir. “Gençlere Göre Çevre: Küresel Ama Satırarası Bir Sorun” başlıklı araştırmanın yapısı gereği bunun nedenini irdeleyecek sorular sorulmamasına rağmen, bu ayrıma temel teşkil edebilecek birkaç neden sayılabilir. Özellikle küresel ısınmada çok güçlü olan “küresel” vurgusunu, gençlerin küreselleşme olgusunun etkisiyle küresel ile yerel arasında bir ayrım yap(a)mamalarını, yakın zamana kadar siyasetçilerin ve medyanın Türkiye’nin küresel ısınmada çok az sorumluluğu olduğu ve sonuçlarının Türkiye’de fazla hissedilmeyeceğini vurgulamaları ve Türkiye’de ekonomik ve sosyal sorunların çevresel sorunlara çok baskın gelmesi ileri sürülebilir. 

Çoğu zaman iklim değişikliği politikaları denince akla makro düzeyde, tek tek devletlerin gücünü aşan, sadece uluslararası toplumun ilgilendiği, devletlerin birbiriyle müzakere ederek mücadele etmeye çalıştığı bir alan akla gelmektedir. Hiç şüphesiz iklim politikalarının önemli bir kısmı uluslararası planda cereyan etmektedir. Öte yandan uluslararası müzakereler dışında ulusal, bölgesel, yerel iklim değişikliği politikaları oluşturmak veya var olanları geliştirmek, tabana yaymak yurttaşların ve özellikle genç nüfusun katılımına açık hale getirmek giderek önemli bir hale gelmektedir. Yaşadığı şehrin şekillenmesine fikrî veya idari olarak katılım sağlayamayan gençlerin, o şehrin iklim değişikliği ile mücadelesi veya iklim değişikliğine uyumuna dair politikalara müdahil olması beklenemez. Kent yönetimi mekanizmalarında ne kadar çok genç etkin bir biçimde görünürse, kentsel iklim politikalarında da gençleri içeren politikalara sahip olmak mümkün olacaktır. Yine aynı şekilde enerji politikaları ele alındığında hangi fosil veya yenilenebilir enerji kaynaklarından ne kadar ve ne şekilde enerji üretileceğine dair geliştirilen politikalarda gençliğin sözü veya oyu/onayı yoksa iklim değişikliğine sebep olan fosil yakıt yatırımlarının önüne geçilmesi veya rüzgar, güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan temiz ve yerel enerji üreterek atmosfere daha az sera gazı emisyonu kapsamında gençlerin katkısı az olacaktır. Genç kuşağın hem bu duyarlılığı hem de muhtemel politikleşmeyi daha değişik kanallardan edindiği (medya, internet) ve klasik siyasi akımlarda gözlemlenebilen rol modellerinin (siyasi figür veya kanaat önderi) çevre siyasetinde henüz ortaya çıkmadığı söylenebilir. Bu kuşağın çevre bilinci ve eylemliliği geliştirmesi açısından avantajları; bilgiye ulaşmalarının kolaylaşmış olması, çevre sorunlarının çözümünde etkin olmak isteyenlerin iletişimi kolaylaştıracak araçlara sahip olmaları ve çözüm için kendi örgütlülüklerini de kurabilmeleridir. Odak gruplara katılan gençler, dünyanın önemli sorunları arasında değerlendirdikleri çevre sorunlarını ve küresel ısınmayı, Türkiye’nin sorunu olarak görmemişlerdir ve bu araştırmada kendiliğinden ve bu araştırmada kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Hiç kuşkusuz bu konunun daha yakından incelenmesi ve değerlendirilmesi için niteliksel ve niceliksel veri üreten araştırmalara ihtiyaç vardır. Çevre alanındaki sivil toplum etkinliklerinde gençlerin belirli bir ağırlığı söz konusudur. Fakat çevre politikası ile ilgili karar alma mekanizmalarında henüz yer al(a)mamaktadırlar. Bu da bir kez daha gençlerin politikalar oluşturma sürecine katılabilmelerinin zorluğunu gözler önün sermektedir. Gençler üzerine yapılan farklı gençlik politikası önerilerinde gençliğin karar alma mekanizmalarına katılmasını sağlayacak gençlik politikalarının oluşturulmasının önemi vurgulanmaktadır.  Gençler çevre konusunu sorun boyutuyla ele almakta ve iklim değişikliği tartışmalarının almakta ve iklim değişikliği tartışmalarının etkisiyle çevre sorunlarını küresel planda değerlendirmektedirler. Özellikle çevre alanındaki sivil toplum kuruluşlarında faaliyet gösteren gençler, çevrenin konularının, ülkenin, siyasi ve ekonomik gündeminin arka sıralarında yer alması, hatta marjinalleştirilmesinden yakınmaktadırlar. Çevre konularının çeşitli alanlara sıkıştırıldığını, yüksek siyasetin konuları arasına girmediğini, girse bile öncelik olarak değerlendirilmediğini düşünmektedirler. 

 TOPLUMSAL CİNSİYET

 İnsanların iklim değişikliğinden ne ölçüde etkileneceğini belirleyen faktörler arasında sosyal statü, cinsiyet, yoksulluk, kaynaklara erişim ve kontrol sayılabilir. İklim değişikliğine kadınların ve erkeklerin ne şekilde cevap verdiği, ne ölçüde görüşlerinin alındığı ve desteklendiği ile iklim değişikliğine nasıl katkı sundukları sorgulanır hale gelmiştir. Kadınların karar alma mekanizmalarında temsil edilmemesi iklim politikalarının planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasında etkinliği azaltmaktadır. İklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyumda kadınlar politikaları, programları ve hayatı yakından ilgilendirebilecek kararları etkileyemez durumdadırlar. 
“Enerji Hanım” projesiyle ev içi enerji verimliliği konusunda farkındalık oluşturma hedefi bulunmaktadır. Nitekim bu hedefin geleneksel cinsiyet rollerinden yola çıkarak kadınların ev içi işlerden sorumlu olacağı ön koşuluyla tasarlanması cinsiyetçi bir yaklaşımın ifadesi olmuştur. 

Kaynak : Dr. Barış Gençer Baykan